14 Mayıs 2010 Cuma Saat 17:35
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
” ”
Öcalan, “Dört yıl önce elimi birçok şeyden çekmiştim, ancak
barışçıl bir çözüm ihtimali için yine elimden geleni yaptım. Bundan sonra bunu
yapmayacağım. 31 Mayıs’a kadar bekleyeceğim. Bu zamana kadar olumlu bir gelişme
olmazsa artık hiç bir şeye karışmayacağım dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla görüştü.
Edinilen bilgilere göre görüşmede sağlık sorunlarına değinen Öcalan, “Sağlık
durumuma ilişkin gözlerim de ağrı var, sürekli yaş akıyor, alerji gibi bir şey
olabilir, mikrop kapmış olabilir. Göz için verilen bir ilacı kullanıyorum
dedi.
Son günlerde tutumunu sertleştiren İran’a da değinen Öcalan,
“Basından öğrendiğime göre İran’da 4 PJAK’lı idam edilmiş ve 5 gerilla da
zehirlenmiş. Tüm ölenlerin ailelerine başsağlığı diliyor, acılarını
paylaşıyorum. İran’ın durumunu bilmek gerekiyor. Oradaki mollaları küçümsememek
gerekir. Bunlar çok güçlü ve baskıcıdırlar. Bunlar çok acımasızdır. Molla
rejimi çok baskıcı, gerici bir rejimdir, vicdansızdır, vahşidir. Bunların öyle
bilindiği gibi acıma macımaları da yoktur. İran daha fazla sert de yönelebilir.
Ben İran’ın bu şekilde yönelebileceğini tahmin etmiştim. Daha öncesinden de
söylemiştim, Bradost hattında halkın savunmasını yapabilecek bir hat
oluşturulabilir. Aksi halde İran kadın, çoluk çocuk demez, hepsini tarar,
katliam yapar, bu tarihsel olarak da böyledir, çok tehlikelidir İran, bunun
bilinmesi gerekir. Bu konuda çok dikkatli olmak gerekiyor. İran’da farklı,
köklü kesimler, örgütler de var. Beluciler, Acemler, Azeriler, bunlarla ittifak
yapılabilir. Bunlarla ilişkilenilebilir. Ancak İran rejiminin karakterini de
bilmek gerekir. dedi. Öcalan, şöyle devam etti:
SURİYE ARABULUCULUK YAPABİLİR
“İran ve Türkiye arasında ittifak var. İdamlar, İstanbul’da
gerçekleştirilen ittifak toplantısından sonra gerçekleşti. İran bu ittifaktan
da güç alarak bu idamları gerçekleştirdi. Suriye Devlet Başkanı Esad’ın bir
açıklamasını da öğrendim basından. Esad, sorunların bölgesel müzakerelerle
çözülmesini istiyor. Biz bu mesajı aldık. Bu bize yönelikti. Beşar Esad bu
mesajıyla İran ve Türkiye’nin sertlik politikalarına bir şekilde ortak olmak
istemediğini söylemeye çalışıyor. Bu açıklaması önemlidir. Türkiye ve İran’ın
bu imha politikalarına ortak olmayabilir. Suriye’nin rolü önemlidir.
Türkiye’nin Suriye’yle İsrail arasındaki arabuluculuk rolü gibi Suriye’nin de
Türklerle Kürtler arasında arabuluculuk rolü ve misyonu olabilir. Ben 20 yıl
Suriye’de kaldım. Suriye’yi tanırım. Hafız Esad ve Cemil Esad anısına da Beşar
Esad önemli rol oynayabilir. Bunlar bizim yaklaşımımızı biliyorlar. Beşar
Esad’ın sorunların bölgesel müzakerelerle çözülebileceği yaklaşımı, bizim
yaklaşımımızla örtüşüyor. Böyle bir rol oynarlarsa, bu, Türkiye ile aralarını
bozmaz, Türkiye ile ilişkilerini geriye götürmez, hatta ilişkileri daha da
ileriye götürür. Demokratikleşmeye de yardımcı olur.Aynı şekilde Güney’deki
güçler de Türkiye, İran ve bizim aramızda, daha doğrusu sorunun çözümü
konusunda arabuluculuk rolünü üstlenebilirler.
TÜRKALİ DEVRİM ABİDESİDİR
“Kürtler ve Türkiye devrimci-demokratik hareketi arasındaki
ilişkinin romanlaşması önemlidir. Bunu en iyi yapabileceklerden biri de Vedat
Türkali’dir. Kürt Özgürlük Hareketi ile Türkiye devrimci-demokratik hareketi
çok daha önce biraraya gelmiş olsalardı, Türkiye’nin şu andaki hali çok başka
olurdu. Kürt Özgürlük Hareketi’nin geldiği konum ile Türkiye
devrimci-demokratik hareketinin bulunduğu konum bellidir. Bunun en canlı
örneği, abidesi Vedat Türkali’dir. Kürtlerle komünistler, sosyalistler,
devrimciler, demokratlar arasındaki manevi bağı, ilişkiyi, birlikteliği, umudu
ve bunun gerçekleşeceğini yazabilir. Bunun yüzde ellisi gerçekleşmiştir. Devrim
konusunda umutlu olmak gerekir. Mutlaka gerçekleşecektir devrim. Şu an
gerçekleşiyor zaten ve ardı arkası da dalga dalga gelecektir. Bu konuda umudumu
koruyorum.
81 İLDE AKADEMİ KURULMALI
“Birçok şeyde geç kalınıyor. İşte siyaset akademilerinde,
bölge ülkelerinde temsilciliklerin açılmasında da geç davranılıyor. Oysa 81
ilde akademi kurulmalıydı. Komünal bir yaşamın örnek alınması önemlidir.
Komünal demokratik yaşama inanan, bunun pratiğini iyi yapabilen birkaç kişi
bunları pratikleştirebilir. Yaşamımın büyük bir bölümü o topraklarda geçti. Ben
on bin yıllık komünal yaşamı önemsiyorum. Mesela ben şimdi dışarıda olsam,
büyük şehirlerde, İstanbul’daki plazalarda yaşamam. Gider, bir köyde ya da on
bin nüfusluk bir yerleşim biriminde doğa ile iç içe komünal bir hayatı
gerçekleştirerek yaşarım. Dışarıda olsam benim tercihim böyle olur.
ÇETE ANLAYIŞI İLE MÜCADELE ETTİM
“15 Ağustos’a gerillaları ben hazırladım. Bunu
savunmalarımda da yazdım, kabul ettim. 15 Ağustos için gerillaları yurt içine
gönderdim. Ancak gelişen gerilla anlayışı tam benim istediğim gibi gelişmedi.
Benim gerilla anlayışım bu değildi. Bazen bir korucu için on tane çocuk öldürdüler.
Ben başta böyle olayları gerçekleştirdiklerine inanmıyordum. Hatta ilk birkaç
ay bunlara inanamıyordum. Ancak sonra anladım ki, gerillaların bir kısmı farklı
ilişkiler gerçekleştirmişler, çete anlayışını geliştirmişler, devletin bazı
unsurlarıyla ortak şeyler yapmışlar. İşte Çürükkayalar, Dörtlü Çete, Hogir,
Şemdin onlar farklı bir anlayışı, çete anlayışını geliştirdiler. Benim
istediğim gerilla anlayışı bu değildi. Bunlar bizi çok zorladılar. Bunlar bir
de yaptıkları bazı şeyleri benim adıma yaptıklarını söylüyorlardı. Ben
kesinlikle bunlara bu konuda talimat vermedim, bunların yaptıklarını tasvip de
etmedim.
HALKIMIZA SOYKIRIM TEHLİKESİ VAR
“Öcalan ismi kullanılarak kahramanlık yapılmamalıdır. Ben
dört yıl önce elimi birçok şeyden çekmiştim, ancak barışçıl bir çözüm ihtimali
için yine elimden geleni yaptım. Bundan sonra bunu yapmayacağım. Benim
zihniyetimde ucuz şeylere yer yoktur. Ben 31 Mayıs’a kadar bekleyeceğim.
Önümüzde iki-üç hafta var. Bu zamana kadar olumlu bir gelişme olmazsa artık hiç
bir şeye karışmayacağım. Kim, ne yapacaksa, kendi kararlarıdır. Orta
yoğunluktaki bir savaştan söz ediliyor,bunun şöyle bir tehlikesi var: böyle bir
savaş gelişirse bu sadece öyle dağla da olmaz, şehirlerde de bunun etkisi çok
büyük olur. Şehirlerdeki serhıldanlar kent isyanlarına dönüşebilir. Her şehirde
büyük katliamlar da gelişebilir. Halkımız bunu bilmeli ve buna hazırlıklı
olmalıdır. Savaştan beslenenler büyük bir şiddet uygulayabilir. Bu şiddette
birçok genç, kadın, çoluk, çocuk ve halkımızdan birçok insan da ölebilir.
Devlet çok daha sert ve acımasızca Kürtlere yönelebilir. Herkes tedbirini
almalıdır. Benim için bir şey yapmasınlar, ne yapıyorlarsa kendileri için
yapsınlar. Halkımızın üzerinde soykırım, bir tehlike ve tehdit olarak duruyor.
Onun için ne yapıyorlarsa kendileri için yapsınlar. Benim buradaki durumum
gerekçe yapılmamalı. Ne yapıyorlarsa kendi onurları, kendi kaderleri, kendi
hakları için yapsınlar.
AKP TÜCCAR KÂRI İÇİN SAVAŞ ÇIKARIYOR
“Eğer bu şiddette bir çatışma gelişirse, gerisini AKP, MHP,
CHP ve PKK düşünsün. Burada sorumluluk onlara aittir. Baykal kaçıyor,
sorumluluk AKP ve MHP’ye kaldı. Durumun ciddiyetini herkes bilmelidir. Herkes
elini taşın altına koymalıdır. AKP, MHP, CHP teşhir edilmelidir. Aslında devlet
içinde çözüm isteyenler var, siyasiler istemiyor, AKP istemiyor. Marks’ın ünlü
bir sözü var “sermaye bir günlük kârı için babasını bile asar . AKP de
tüccarlarının bir yıllık kârı için tüm orduyu savaşa sürüklüyor. Bunlar kendi
sermayeleri için her şeyi yapar. Onlarca, yüzlerce askerin, polisin ölmesi
bunların umurunda değildir. Bunlar için asıl olan kârdır. Sınıra tonlarca
yığınak yapmışlar. Bir milyon askeri kendi kârı için sınıra yığmışlar. Ben daha
önce Konya-Kayseri merkezli sermayeden bahsetmiştim. Aynı şekilde TOBB’un
sermayesinden de bahsetmiştim. AKP de bu sermaye için sorunları çözmüyor.
Demokratik açılımı bu tüccarlarının bir yıllık kârına kurban ettiler.
ÇÖZÜM İSTEYENLER BAYKAL’A MÜDAHALE ETTİ
“Devlet dediğimiz de iki kesimdir. Birinci kesimi Kürt
sorunun çözümünden yana olan bir kesim. Diğeri de çözümü istemeyen mevcut
durumdan memnun olan bir devlettir. Bunlar da kendi içlerinde çatışma
içindedir. Baykal, Kürt sorununun çözümü önünde engel olduğu için, yaşanan
olay, devlet içinde çözüm isteyen kesimin Baykal’a müdahalesidir. Baykal öyle
tek başına bir kişi değildir, güçlüdürler. Devlet Baykal’ı durduramadığı,
engelleyemediği için böyle bir şeye başvurdu. Ama Baykal, hodri meydan diyor,
savaşa devam edeceğini, durmayacağını söylüyor. Bunda başarılı olup
olmayacağını da bilmiyorum. Baykal dediğimiz bir kişi değildir. Bunlar geniş
bir ekipten oluşuyorlar. Baykal’ın yaptığı da bir tecavüz kültürüne dayanıyor.
Üstte Baykal böyle davranıyorsa altında ne olabileceği de tahmin edilebilir.
AKP de açılım ve anayasa ile kendisini kurtarma çabası içerisindedir. Anayasa
değişiklik paketinin içerisi boştur.
‘AKP ÇÖZMEK İSTEMİYOR’
“Bugün artık çok net anlaşılıyor ki AKP de en az CHP ve MHP
kadar Kürt sorunu önünde engeldir. AKP Kürt sorununu çözmek istemiyor. CHP,
Deniz Baykal’ın tasfiye edilmesiyle şimdilik kenarda duruyor. Bir müddet
sorumluluk AKP ve MHP’de olacak. 8 yıldır Erdoğan, Baykal ve Bahçeli Kürt
sorunu konusunda bir ittifak içerisindedirler. Birbirlerinden farkı yoktur.
Anayasa değişiklikleri de bir oyundan ibarettir. Şu anki anayasa değişikliği
paketinde Kürtler yok, Kürtlerin hakkı yok, demokratikleşme yok, insan hakları
yoktur. 8 maddeyi de AKP çekmiştir, orada bir oyun var hem 8. maddeyi çekti
hem de bunu bizim boynumuza bırakmaya çalıştı. Dolayısıyla referandum Kürtleri,
demokratları ilgilendiren bir husus değildir. Ancak yüzde yüz baraj var,
yüzlerce çocuğun tutuklanması var, tecavüzler var, Kürt özgürlük mücadelesinin
1500 siyasi tutuklusu var. Bu anayasa, mevcut 12 Eylül anayasasından daha ileri
değildir.
KÜRT SOYKIRIMI DEVAM EDİYOR
“Kürtlerin üzerinde fiziki soykırım, kültürel soykırım ve
her türlü soykırım devam ediyor. Ermeni sorunu bile 220 kişinin tutuklanmasıyla
başladı. Ama Kürtlerde şu an 1500 siyasi tutuklu var. Kürt özgürlük hareketinin
en aktif çalışanı tutuklu durumundadır. Bu idamlara karşı Kürtler duruşunu
netleştirmelidir, eğer netleştiremezlerse yarın onları da idam ederler. Yarın
Kürtlerin başına Ermenilerin başına geleni getirirler 1913’lerde 250 Ermeni
aydınını İstanbul’dan sürüyorlar, buna karşılık bugün Kürtlerin biri parti
genel başkanı olan iki milletvekilini tasfiye ettiler. Sekiz belediye başkanı,
1500 den fazla kadrosu, ikibin üçbine yakın kadın, çocuk, halktan insan
cezaevinde. Milletvekillerini safdışı ediyorlar, diğerlerini içeri alıyor. Bu
açılım falan değil, bu AKP’nin Kürt Özgürlük mücadelesine karşı imha
politikasıdır. Türkiye’de siyasette bir kilitlenme yaşanıyor, bu durum 31
Mayısa kadar devam ederse ben artık karışmayacağım. Güneydeki halkımızın, KDP
ve YNK’nin de bu durumu görmesi gerekiyor. Eğer bizi tasfiye ederlerse sıra
size gelir, Kuzeyi tasfiye edip daha sonra sizi tasfiye edecekler, bu tüm
Kürtler için geçerli. Burayı halledip oraya gelecekler. Eğer ulusal bir birlik
sağlanırsa, buna karşı bir güç oluşturabilir, bunun önüne geçilebilir eğer
ulusal birlik oluşursa bir çözüm geliştirilebilir.
CİDDİ YAKLAŞMIYORLA
R“Burada bana öyle teröristtir diyorlar, eylem, savaş,
anayasaya değişiklik paketine red talimatı veriyor diyorlar. Bizim çözümümüz
demokratik anayasadır. Otoriter anayasa değil, oligarşik anayasadan değil
demokratik anayasadan yanayız tek ulustan değil demokratik ulustan yanayız.
Oligarşik bir cumhuriyetten değil demokratik bir cumhuriyetten yanayız. Tekçi
vatandan değil demokratik vatandan yanayız. Ben buradan Başbakan’a
sesleniyorum. Sayın Başbakan! Demokratik çözüm için ciddi yaklaşın. Önümü
açarsanız ben, etkimin olduğu bütün kesimleri silahların susması konusu dahil,
bir hafta içerisinde ikna etmezsem bana ne derseniz deyin, bana ne yaparsanız
yapın. Ben bunu yapma gücümün olduğuna inanıyorum ve bunu yapabilirim.
Yapmazsam o zaman haklısınız derim. Ama ciddi yaklaşmıyorlar, ciddi değiller,
çözüme yaklaşmamaktadırlar. Ciddi yaklaşsınlar, ben bir hafta içinde silahlı
güçleri bir yerde toplarım, çatışmalı süreci bitirebilirim, buna gücüm vardır.
Bunun için öncelikle Hükümetin ve Büyük Millet Meclisi’nin önümü açması
gerekir. AKP de demokratik çözüme ciddi yaklaşmalıdır.
KÜRTLERE YAKLAŞIMLARI TECAVÜZDÜR
“Siirt’teki tecavüz olayıyla ilgili iddianame açıklanmış
olaya içinde AKP’lilerin, polisin, jandarmanın ve müdür yardımcısının bulunduğu
birçok kişinin katıldığı belirtiliyor. Bu bir devlet politikasıdır. Seçimden
sonra Kürtlerden intikam alınıyor, bu şekilde intikam alınıyor. “Sana her türlü
soykırımı, tecavüzü uygulatırım diyor. Bunu bilinçli olarak yapıyorlar, “benim
Kürtlere yaklaşımım budur diyor. Bunu yapan, devletle bağlantılı bir çete
vardır. Urfa’da da çocuklarla ilgili uygulanan politikalar var. Siirt’ten
Urfa’ya kadar, Mardin’den Bingöl’e, Hakkari’ye, Ağrı’ya kadarki hat üzerinde bu
çete faaliyetlerini sürdürüyor. Toplam beşyüz kişiden bahsediliyor. Baykal’ın
yukarıda yaptığı, çeteler eliyle burada yapılıyor. Bu korkunçtur, Kürtlerin
onurlarıyla oynamaktır. Kabul edilemez. Kürtlerin burada anlaması gereken
şudur: Bunlar seçimden sonra oldu değil mi? Bununla Kürtlere şunu demek
istiyorlar “siz ne yaparsanız yapın, belediyeyi de kazansanız, seçimi de
kazansanız, bizim tecavüzümüzden kurtulamazsınız. Bunun böyle anlaşılması
gerekir. Bu tecavüz kültürünü açığa çıkaramamak, zavallılıktan başka bir şey
değildir.
“Batman’da iki haftada on’a yakın çocuğun kaybolması da bu
devlet bağlantılı çetelerin işidir. Yoksa tek başına bu yapılamaz. Jitem, şimdi
Ergenekon diyorlar, kontrgerilla, ne derseniz deyin, bunlar devletin işidir.
Devletin bilgisi olmadan bunlar gerçekleşemez. Çocukları bu şekilde
kaçırıyorlar, çocuklara tecavüz ediyorlar. Amaçlanan, halkı hazırlıksız,
örgütsüz bir isyana teşvik etmektir. Bu şekilde halkı hazırlıksız yakalayıp
taramaktır. Daha korkunç şeyler de olabilir. Bu kontrgerilladır. Midyat ve
Diyarbakır, Batman ve diğer birçok cezaevinden gelen mektuplar var. Birçoğu 1
Mayıs’la ilgili. Teşekkür ediyorum. Hepsine selamlarımı iletiyorum. Tüm
halkımıza da selam ve sevgilerimi sunuyorum. – ANF