16 Temmuz 2010 Cuma Saat 09:25
Hükümetin yeni bir operasyon hazırlığı içinde olduğunu ve son iki hafta içinde cezaevi koşullarının ağırlaştırıldığını kaydeden Öcalan, “Baskıları giderek artıracaklar. Hükümet yeni bir operasyonun hazırlığı içinde. AKP’nin geliştirdiği Kürt imhasıdır. Erdoğan-asker ittifakı daha tehlikeli dedi.
İMRALI’DA ARTAN BASKIN VAR
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla görüştü. Görüşmede cezaevi koşullarına değinen Öcalan, “Buradaki koşullar, son iki haftaki gelişmelerle çok bağlantılı. Dışarıyla orantılı olarak artan bir baskı var. Bir haftadır radyo dinleyemiyorum. Tamir edeceğiz diye aldılar hala vermediler. Aşırı bir havasızlık var. Nefes alamıyorum. Uyuyamıyorum. Ancak mazgalı kaldırdığım zaman başımı dışarı uzatarak soluk alabiliyorum. Mektuplar da artık tam verilmiyor. 15 mektup gelmiş ikisi verildi 13’ü verilmedi. Verilenler Siirt cezaevinden. Verilmeyenler arasında Siirt, Erzurum, İskenderun cezaevlerinden gönderilen mektuplar var. Daha önce veriliyordu mektuplar. Ama şimdi verilmiyor, ne değişti ki verilmiyor! Gelişen süreçle bağlantılı bunlar. Yine buraya konuştuklarımızı yazıya çeviren makine koyacaklarmış. Baskıları giderek artıracaklar. Çok net olan bir şey var, Hükümet yeni bir operasyonun hazırlığı içindedir dedi.
CPT’NİN YAPTIĞI SAMİMİYETSİZLİKTİR
CPT raporuna da değinen Öcalan, şöyle devam etti: “CPT Raporunu açıkladı. Ben İmralı sistemi demiştim. Bunların işbirliğiyle bu sistemi burada yürüttükleri biliniyor. Yaptıkları samimiyetsizliktir. Madem bunları dile getiriyorsunuz, gelin söylediklerinizin arkasında durun. Bunların hiçbiri uygulanmıyor. Bunlar Türk devletiyle işbirliği içinde koordineli olarak çalışmaktadırlar. CPT cezaevi idaresi tarafından görülmemek kaydıyla mektup gönderme hakkına vurgu yapıyor. Neden bahsediyorlar bunlar, bu cezaevi idaresi bunu dinler mi? Elli kere söylesem dahi mektubu açmadan gönderirler mi? Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Böyle bir yol olsa ben her hafta bir mektup gönderirim onlara. CPT’nin bu söylediklerinin burada uygulanma şansı yok. Bunlar el ele verdiler, CPT-Avrupa Konseyi-Türkiye elbirliğiyle yeniden yargılanmamın önünü de kapattılar.
AÇILIM KONSEPTİN ÇARŞAFIDIR
“Öyle görülüyor ki Hükümetin çözme niyeti yok. Demokratik açılım dedikleri kirli imha konseptinin bir örtüsüdür, peçesidir, çarşafıdır. Yürütülen budur. Halkımızın bunu iyi görmesi gerekir, tüm kesimlerin bunu iyi görmesi gerekir. Zaten bu gerçekleştirilen demokratik açılımın aslında bir imha ve inkarın bir kamuflajı olduğu ortaya çıktı. Bu Mavi Marmara olayı aslında göründüğü gibi değildir, Gazze’ye yardım değildir, orada 9 vatandaşın öldürülmesi onların umurunda değildir. O “one minute krizinin nedeni de öyle Gazze ya da Filistin değildir. Gazze ve Filistin bir örtüdür. Asıl amaç İsrail’i sıkıştırarak Kürt imhası için kendi yanına çekmektir. İsrail’i Kürt imhası operasyonuna dahil etme pazarlıklarının bir parçasıdır. İsrail’i yanına çekerek, ABD’yi de yanına alarak Batı’da böyle üçlü bir ittifakla Kürt imhasına ortak etmeye çalışıyorlar. İsrail tabi böyle bir şeye gelmez, sanırım gelmek de istemez. Çıkarlarıyla ne kadar uyuşur bilemem. ABD’nin de zaten oraya kullanacak askeri yok. Irak’ın da yok, Barzani’nin de yok. Zaten Türkiye’nin orada yapacağı tek şey uçaklarla gidip bombalamaktır, onun dışında yapacağı bir şey yok. Türkiye Doğu’da da Türkiye-İran-Suriye ittifakını geliştirmeye çalışıyor. Suriye operasyon yapmaz sanırım. Daha önce de böyle bir haber çıkmıştı. Suriye’yi kullanmak isteyen kesimlerin uydurdukları haberler bunlar. Suriye kolay kolay buna gelmez. İran da buna gelmez sadece sınır ötesinden obüslerle bombalar.
AKP KÜRT İMHASI GELİŞTİRİYOR
“AKP’nin geliştirdiği budur, Kürt imhasıdır. Bütün kesimlerle bu yönde ittifak yapmaya çalışmaktadır. Askerle pazarlığı da bu temeldedir. Tarihi Dolmabahçe görüşmesi bir dönüm noktasıdır. Ben o zaman bu görüşmenin konusunun Kürtler üzerinde pazarlık olduğunu belirtmiştim, bu netleşti. Erdoğan bu görüşmenin içeriğine ilişkin olarak bir açıklama yapmayacağını, bu görüşmede konuşulanların kendisiyle mezara gideceğini belirtmişti. Erdoğan bu görüşmede askerle uzlaşarak, Kürt imhası karşılığında iktidarını sağlama almaya çalışmaktadır. Son üç genelkurmay başkanıyla da bu yönde mutabakatları vardır. Düşünüyorum da Eski Ergenekon mu daha tehlikeli yoksa AKP’nin yeni Ergenekonu mu daha tehlikelidir. Hatta şunu da söyleyebilirim. ’93’teki Çiller-Güreş ittifakı mı daha tehlikeli yoksa bugünkü Erdoğan-asker ittifakı mı daha tehlikeli? Net olmamakla birlikte bugünkünün daha tehlikeli olduğunu söyleyebilirim.
SAVAŞ TARZIM KİTAPLARIMDA VAR
“Ben burada savaşın da savaşmayın da diyemem, koşullarım maddi ve manevi olarak buna elvermiyor. Ben sadece görüşlerimi belirtiyorum. 1999’da benim önümde iki yol vardı Dağ ve Avrupa. Neticede şu an buradayım. Avrupa’yı seçtiğim sıralarda çok ciddi bir ikilem yaşamıştım, daha önce buna ilişkin değerlendirmelerim olmuştu. Bunu tarih nasıl yazar bilemem ama ben böyle karar verdim. Dağa gitmiş olsaydım büyük bir operasyonla belki beni imha da edebilirlerdi. Eğer imha olmasaydım da belki bu arkadaşlar kadar ne cesur ne dayanıklı olabilirdim. 1984 atılımı öncesinde ben arkadaşları hazırladım, ülkeye yolculadım. Ben onları eğitirken işte gidin çoluk, çocuk, kadın öldürün demedim. Benim savaş anlayışım böyle değildir. Benim savaş tarzım kitaplarımda var, orada yazmıştım. Ancak gidip bir korucu yüzünden bir köyü cezalandırmak gibi eylemler daha önce de bahsettiğim üçlü, dörtlü, beşli çetelerin işiydi. İşte bahsettiğimiz Hogir, Şahin Baliç, Kör Cemal ve Şemdin’in işleridir. 1984 atılımından sonra onların savaş tarzlarını hep eleştirdim. Ben bunu buraya beni sorgulamaya gelenlere de söylemiştim, benim savaş anlayışım bu değildir, demiştim. Onlar da hak vermişti, “sizin savaş anlayışınız değil ama sizin adınıza bunları yaptılar demişlerdi. İşte bazıları yanlarına kadınları kızları alarak kaçma olayları Şemdin’de de Osman’da da yaşandı.
DONKİŞOTVARİ EYLEMLER TARZIM DEĞİLDİR
“Ben son karakol baskınlarını Donkişotvari tarzda eylemler olarak görüyorum. Yel değirmenlerine karşı kılıçla savaşan Donkişot var. Burada bu kadar güçlü teknolojiyle korunmuş karakollara karşı iki-üç gencin gidip açık alanda normal bir arabayla saldırı yapmaları benim onayladığım bir tarz değildir. Doğru bir tarzın yakalanması gerekir. Ben askerlerin öldüğü bir eyleme de sevinmiyorum. Ne asker ne gerilla ölmesin istiyoruz. İşte anaların çektiği acıları görüyorsunuz. Gerçi ölen askerlerin yarısı da Kürtmüş, burada Türk-Kürt ayrımı yapmıyorum tabi ki, kimsenin ölmesini istemiyoruz, çözüm için çabalıyoruz. Üç aşamalı çözüm planımızı ortaya koyduk, buna karşılık hiçbir şey yapılmadı. Bizim bu çabamıza karşı devletten-Hükümetten bir adım gelmedi. Devletin mevcut çözüm anlayışı en ağır imhadır.
İNTİHARVARİ ŞEYLER YAPMAYACAĞIM DİRENECEĞİM
Benim buradaki konumum da iyi anlaşılmalıdır. KCK vardır, BDP vardır bir de ben varım. Buradan her zaman söylüyorum, beni taklit etmesinler. Benim konumumla onların konumu farklıdır. Benim maddi ve manevi olarak pratik önderlik yapmam mümkün değildir. Ben burada görüşlerimi açıklıyorum. Benim burada yaptığım onurlu bir direniştir, bu direnişi göstermeye devam edeceğim. İntiharvari şeylere girişmeyeceğim, sonuna kadar direneceğim. Çatışmaların sonlandırılması için bölgede STK’ların yapmış olduğu işte o 99 STK’nın açıklaması bana gelir gelmez ben uyacağımı söyledim. Şimdi diyorum ki bakın ben sizin çağrınıza anında uydum, üzerinden bir hafta geçti, ama devlet hala bu çağrıya uymadı, bir şey yapmadı, aksine operasyonları arttırdı. Peki siz devletin ne yaptığını takip ettiniz mi, devletten hesap sordunuz mu? Anlaşılıyor ki devletin bize yönelik imha politikası devam edecek ve bunlar bize yönelik çağrılarla, bizi kurban edecekler ama devletten bir hesap sorulmayacak. İşte Erdoğan bugünkü gazetede “dünyanın neresinde görülmüş dağda eli silahlı adama devletin bir şey yapmaması diyor. Gerilla cesetlerine yapılanlar ortada, sağ yakalananlar infaz ediliyor. Bunlarla rencide ediliyoruz. Biz diyoruz ki gerillayı BM güvencesi altındaki bir yere çekmeyi dahi teklif edip siyasetin önünü açmaya çalışalım ama buna dahi gelinmiyor, toptan imha dayatılıyor. Hükümet büyük bir operasyon hazırlığı içinde. Kültürel, ekonomik, sosyal, siyasi, askeri her alanda büyük bir operasyon içinde.
BOYKOT ÖNEMLİ VE OLUMLUDUR
Biliniyor basına da yansıyan yargılaması süren ikiyüz kişinin tecavüzüne uğrayan bir Mardinli kız var. Ben ona çok özür dileyerek Mardinli mağdure diyorum, olay Mardin’de gerçekleştiği için. Kendisi diyor ki ben bu işe para kazanmak için, zengin olmak için göz yumdum. Bu şekilde zengin olunmaz. Şimdi bu açıklamayı yapan STÖ’lere, baroya söylüyorum: Ticaret Odaları, iş adamlarının zengin olmayı planlamadan önce tecavüzü durdurmaları gerekiyor. Ben zengin olmayın demiyorum, zengin olabilirsiniz ama önce tecavüzü durdurun. Bu sorun çözülmeden ne avukat avukatlığını yapabilir, ne doktor doktorluğunu yapabilir, ne de işadamı işadamlığını yapabilir. Referandum konusunda da şunlara değineceğim. Boykot kararını olumlu ve önemli buluyorum. “Demokratik bir anayasaya kadar kesin boykot dememiz lazım.
Muş, Diyarbakır, Hakkari’deki halkımıza selamlarımı iletiyorum. Ayrıca hayatını kaybeden gerilla ailelerine başsağlığı diliyorum, özel selamlarımı iletiyorum. ANF
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info