19 Ağustos 2015 Çarşamba Saat 10:45
Bir halkın en doğal hakkı kendi
ana toprakları üzerinde özgür iradesiyle kendisini yönetmesidir. Kendisini
yönetemeyen bir halka köle veya sömürge ülke, halk denir. Kürdistanlılar bu
onursuz ve köle durumuna son vermek için birçok ilçede demokratik özerklik
ilanları yapmıştır. Çünkü artık halkımız böyle bir yaşamı reddetmektedir.
Halkımız hem bu bilince ulaşmış hem de bilinci hayata geçirecek bir iradeye
kavuşmuştur.
Kürdistan Halkı yıllardır Türk
sömürgeci devletinin anayasal ve yasal değişikler yaparak Demokratik Özerkliği
tanımasını sabırla bekledi. Sayın Öcalan da bu konuda eşsiz bir çaba sergiledi
fakat seçimlerden sonra Türk işgalci devleti bir kez daha çok açık bir biçimde
müzakere ve diyalog yolunu kapatarak Sayın Öcalan üzerinde zalimane bir tecrit
uygulayarak inkâr ve imha sistemindeki ısrarını bir kez daha güncellemiş
bulunmaktadır. Böylesi bir durum karşısında Kürdistan Halkının yapacağı hiç
kuşkusuz Demokratik özyönetimlerini inşa etmek ve ilan etmektir. Ahlaki insani
ve ulusal olmanın gereği de buydu. Nasıl ki bir insan beyinsiz ve kafasız
düşünülemezse bir halkta öz yönetimsiz düşünülemez.
Nitekim birçok ilçede Demokratik
Öz yönetim ilanları yapılmıştır. Türk Sömürgecileri Kürdistan halkının
özyönetim ilanlarına Silopi, Lice, Varto ve Farqin’de köyleri yakarak, katliam
ve tutuklamalar gerçekleştirerek vahşice saldırmıştır diğer yerlere de saldırı
yapma hazırlığı içerisinde bulunmaktadır. Kürdistan’daki özgürlük bilinci, soluğu,
onuru ve iradesini kırıp ayaklar altına almak için var gücüyle saldırmış,
saldırmaktadır. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Türk sömürgeci devlet karakteri
ve oluşum zihniyetini bilenler, biraz olsun tarih bilinci olanlar Türk
devletinin yapmış olduklarına şaşırmış olamazlar. Herhâlde Türk sömürgecilerinin
yani başında DAİŞ emiri pozisyonunda bulunan Tayip Erdoğan devlet ve
hükümetinin daha farklı davranmasını bekleyemezlerdi. Daha farklı bir beklenti
içinde olmak tarihi bilmemek ve gafleti yaşamak anlamına gelir.
Artık şu netleşmiştir ki ilan edilen Demokratik
Özerklikler “YA DEMOKRATİK ÖZERKLİK YA ÖLÜM, YA ÖZGÜRLÜK YA ÖLÜM denilerek her
şehir ve kasaba cadde cadde, sokak sokak hatta ev ev savunulacak. Yoksa bir kez
daha Türk sömürgecilerinin vahşi katliam ve esaret altına almaları ile işkencelerle,
onur ve namusu ayaklar altına alınan bir gerçeklikle karşı karşıya geleceğiz. Verili
koşullarda ara bir yol, formül mümkün mü? Eğer kendimizi boş şeylerle oyalamayacak,
kandırmayacak isek hayır mümkün değildir. Dolayısıyla Kürdistan halkı başta
Demokratik Özerklik ilan edilen ilçeler olmak üzere Tüm Kürdistan halkı her
yerde tereddüt etmeksizin sömürgeci, işgalci Türk birliklerine karşı ayağa
kalkmalıdır.
Kobanê’yi Kobanê yapan cadde
cadde, sokak sokak, ev ev ve hatta oda oda bir direniş sergilemesidir. Tayip
Erdoğan’ın talimatla yönlendirmesi altında bulunan Türk DAİŞ çetesi böyle bir
iradi duruş ve ruhla Kobanê’de kırılmıştır ve Kobanê direnişçileri şunu
diyorlardı: DAİŞ çetesini Kobanê’de bırakmayacağız, ne tozu ne de izi kalacak
diyorlardı. Çünkü DAİŞ çetesi işgalci bir güçtü. Kobanê ve Rojava’da hiçbir
hakları yoktu.
Peki Sömürgeci Türk Devletinin
Kürdistan’da bir hakkı var mı? Açıktır ki hiçbir hakkı yok ve Kürdistan’da
sadece işlediği suçlar ve katliamlar vardır. Bunu da devam ettirmek
istemektedir. Birleşmiş Milletler işgali, sömürgeciliği ve soykırımı suç saymış
ve hatta insanlığa karşı gerçekleştirilen büyük suç saymıştır. Buna karşı
direnişi de bir halkın en doğal hakkı onuru ve şerefi saymıştır. Şimdi halk
olarak Türk Sömürgeciliğine karşı sonuna kadar direnme ve kendi topraklarımızda
Özgür Yaşama hakkını elde edinceye kadar direnme ve savunma savaşını yürütme
hakkımız vardır. Bu hak kutsal bir haktır, tartışılamaz, muğlaklaştırılamaz.
Artık Kürtlerin de kendi ana vatanlarında özgürce yaşama zamanları gelmiştir.
Zamanın ruhu budur. Zamanın ruhunu doğru anlayanlar ve kişiliklerinde
somutlaştıranlar onurlu bir yaşamı hak edebilir, bunu başaramayanlar ise acılar
içerisinde onursuz bir yaşama sürüklenmekten kurtulamazlar.
Gün kendimizi yasallık, yasa,
kanun, seçim ve partilerin boş anlamsız hükümet – seçim tartışmaları ile
beklentiye sokma, oyalama günü değildir. Gün Kobanê ruhuyla şehir ve
kasabalarımızı, köylerimizi karış karış, ev ev savunma günüdür. Kobanê
tecrübesi, Kobanê ulusal onur direnişi bunu emretmektedir. Kobanê’den
çıkarılacak en büyük derste budur. Margella şehirler için betondan orman
tanımını yapıyordu. Bu ormanın derinlik ve kuytularında Türk Sömürgeciliğini
pişman ettirmenin imkânları mevcuttur. PKK’li Komutan Reşid Serdar 2012
hamlesinde Şemzinan’da bir röportajında Türk Devletini sadece Kürdistan’dan
söküp atmayacağız, ne gölgesini ne tozunu, izini bırakacağız diyordu. Artık
zamanın ruhu ve sorumluluğu Ölümsüz Büyük Komutan Reşid Serdar’ın anısına
ve sözüne bağlı kalarak mücadele etmeyi gerekli kılıyor. Artık her yerde her
koldan ayağa kalkmanın, işgalcinin hainin üzerine üzerine yürümenin zamanıdır.
Biz kazanacağız.
Herdem Serhildan
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info – www.navendalekolin.com
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”