Ortadoğu’da Kürdistan merkezli 3.Dünya savaşının yaşandığı bu günlerde bir çok gelişme art arda yaşanıyor. Ortadoğu’da büyük güçler; tekniği, silahı, paraya dayalı yürüttükleri savaş demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren halkların karşısında hiç bir sonuç alamıyor. Ortadoğu halkları gittikçe uyanıyor, yaşanan kaostan özgürlük ve demokrasi için mücadele ederek çıkış yapmaya çalışıyorlar.
Genelde Ortadoğu, özelde Kürdistan bölgesi, siyasi, toplumsal, ekonomik ve askeri sorun ve çatışmaların ana merkezi olmuş durumda. Ortadoğu’da iktidarlar çıkarları doğrultusunda hareket ederek kendilerini kalıcı hale getirmek için yoğun bir çaba harcıyor. Amerika-Rusya, Amerika-İran arasındaki hegenomya savaşı devam ediyor. Türk devleti de her iki taraftan tavizler kopararak ve bu devletlerin çelişkilerinden faydalanıp bölge üzerinde işgal operasyonlarını genişletmeye çalışıyor. Bununla birlikte esasen Kürt soykırımına yöneliyor. Türkiye, devletler arası çelişkilerden yararlanarak Suriye ve Rojava topraklarına giriyor, bu toprakları işgal ediyor. Bölgenin demografi yapısını değiştirtirek faşist, soykırımcı bir politaka uyguluyor. Yine bir çok çete örgütünü himayesinde toplayarak Suriye, Irak ve Libya’ya gönderiyor. Çıkar temelli politikalar söz konusu olduğu için herkesin bununları bilmelerine rağmen sessiz kalınıyor. Türkiye devleti yürüttüğü çirkin politikalarla sadece Kürt halkına değil, Arap halkına da büyük zarar veriyor. Çete güçlerinin Arap ve Müslümanların adını kullanarak her yerde bu zulmü, vahşeti yürütmelirini sağlıyor. DAİŞ, Nusra, Roj çetelerine eğitim, silah,vererek bunlar üzerinden pazarlıklar, şantaj ve tehditler yaparak bu savaşı yürütüyor. Aynı zamanda özel savaş yöntemi üzerine şekillenmiş olan Türk devleti Kürt halkına, demokrasi güçlerine karşı psikolojik özel savaş yürütüyor. Özel savaş, psikolojik savaş yöntemleriyle demokrasi güçlerine ve Kürt halkına soykırım savaşı uygulamaya çalışıyor. İnsanlıkla, İslamiyet ile alakaları olamayan MHP-AKP faşist iktidarı Kürt halkının hafızası, bilinci, değeri olan kutsal mezarlıkla saldırıyor. Mezarlıklara saldırı sadece şehitlere ya da ailelerine değil, onların şahsında tüm Kürt halkına, değerlerine, kimliğine saldırıyor. Kürt ve Kürdistan adına ne varsa ortadan kaldırıp soykırım siyasetini yürütüyor.
Ortadoğu’da ve Kürdistan’da demokrasi ve özgürlüğü yaratmaya çalışan; Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın paradigması çerçevesinde hareket eden Kürtler bir çok gelişmenin merkezi olmuş durumda. 1. Dünya Savaşı’nda Kürtler için büyük bir fırsat ortaya çıktı, ancak o dönemde Kürtlerin birlikten yoksun olması ve parçalı duruşları yaşanan savaşta bir statü almamalarına ve kaderlerine terk edilmelerine sebep oldu. Kürtler bu savaşta kendileri için sonuç alamadı. Kürtler için olumsuz bir durum yaşandı. 3. Dünya Savaşı’da yaşanan gelişmelerle ulusal birlik ruhu, direniş ve mücadele sağlanırsa Kürt halkı büyük kazanımlar elde edecek ve var olan tehlikeleri de bertaraf edilebileceklerdir.
Bu gelişmeler eksenin de 21 yıl sonra Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, ailesi ile telefonla görüştü. Şimdiye kadar gasp edilen telefon görüşmesi hakkı ilk defa sağlanmış oldu. Her ne kadar bu, Öcalan’a yönelik tecridin sona erdiği ve tehlikenin bertaraf edildiği anlamına gelmese de gerçekleşen bu telefon görüşmesi, Kürt halkı açısından moral verici oldu. Gerçekleşen her görüşmede Öcalan, gelişmeleri öngörülü doğru temelde analiz etti ve yapılması gerekenleri çok açık ifade etti. Yine gerekli talimatları vererek önümüzdeki süreçte demokrasi ve özgürlükten yana tutum belirleyen ve mücadele yürütenler açısından önemli bir yol haritası belirlemiş oldu. Kürtlerin hem kendi arasında demokratik ittifakı geliştirmesi gerektiğine hem de Türk, Fars, Arap ve diğer halklarla da ittifakı geliştirerek büyük kazanımlar sağlayacağına vurgu yaptı. Söz konusu ittifakların demokrasi ve özgürlük temelinde gelişmesi ile birlikte Kürtlerin büyük kazanımları olacağı bir kez daha ortaya çıktı. Kürt birliğinin oluşması, Kürtlerin el ele vererek düşmanlarına karşı mücadele etmesinin önemi bir kez daha anlaşılmış oldu.
Bu temelde son dönemde Güney Kürdistan’da yaşanan gelişmeler oldukça önemli. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Zînî Wertê meselesinde büyük bir tehlikeyi sezdi. Dolayısıyla uyarıda bulundu, ulusal ve tarihi görevini yerine getirdi. Kürtler arasında savaşın çıkmaması, düşmana karşı mücadele etmesi; birliğini, kongresini hayata geçirmesi ve askeri güçlerini bir komutanlık çatısı altında birleştirmesi gerektiğini söyledi. Kürt Halk Önderi’ne bağlılığını her şart altında gösteren direninen, mücadele edenler tarafından bu mesaj oldukça önemliydi ve bölge üzerinde olumlu bir hava yarattı. Hiçbir Kürt şahsiyeti, kurum ve partinin bölge üzerinde kirli politikalara alet olmaması gerektiği ortaya çıktı. Tabi pratiğe yansımalarının nasıl olacağını mücadele gerçeği gösterecektir.
Ortadoğu ve dünyada özgürlük, demokrasi ve sosyalizm için mücadele eden halklar 21.yüzyılda direniş kültürünü esas alarak büyük kazanımlar sağlayacaktır. Var olan mevcut koşullar fazlasıyla bu zemini güçlü kılmıştır. Yine Kürt halkının tarihinde hiçbir zaman böylesi uzun süreli direniş yaşanmamış, bu kadar değişim, dönüşüm ve başarı elde edilmemiştir. Mevcut durumda bu fırsattan faydalanıp ulusal bilinç ve ruh çercevesinde birleşmeleri taktirde muazzam kazanımlar sağlayacakları kesinlik kazanmıştır.
Editörden
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi