Günümüzde artık biçimi ve rengi ne olursa olsun tüm dünya devletlerinde Özel-psikolojik savaş taktiği temel ve yaygın bir savaş taktiği olarak öne çıkmaktadır. Her ne kadar tarihi 2. Dünya savaşındaki Hitler rejimi ve Sonrasına dayandırılsa da tarihinin çok daha eskilere, binlerce yıl öncesindeki- devletçi-iktidarcı uygarlığın başlangıcına kadar götürmek mümkündür. Tarihte bu savaş taktiğini en yaygın ve etkili bir şekilde kullanan imparatorluklarından birinin de Cengiz Han’ın Moğolları olduğu konusu bilinmektedir. Yakın dönem de bu taktiği en profesyonel-sistematik ve etkili kullananın da DAİŞ Özel Savaş çete yapılanması olduğu hemen hemen herkesin genel kabulüdür.
Özel-psikolojik savaş taktiğinin temel ve vazgeçilmez bir savaş taktiği olarak öne çıkıp yaygınlaşmasının nedeni sorgulandığında öz itibariyle uzun vadede en etkili ve sonuç alıcı bir savaş taktiği olmasından kaynaklandığı görülecektir. Bilinen klasik ve kaba savaş taktiklerine nazaran daha ince, sinsi ve deyim yerindeyse çaktırmadan uygulanan bir taktik olması dolayısıyla hedef kesim ve toplum üzerinde uzun vadede daha etkili olmaktadır. Psikolojik bir olgu olarak da bilinen insan ve toplumun zayıflıkları üzerinde yapılan bilimsel, akademik araştırma-inceleme çalışmalarına dayanıp direk bilinç altını hedeflemesi de bu taktiğin vazgeçilmezliğinin ana nedeni olmaktadır. Yavaş yavaş ve savunma reflekslerini öldürmeye dayalı yumuşak ölüm olarak da nitelendirilen özel-psikolojik savaş taktiğini en iyi tarif eden kurbağa ve su örneğidir. Bu örnekte kurbağa sıcak suya konulduğunda kurbağanın ani bir refleksle suya temasıyla kendisini sudan atması bir olmaktadır. Kurbağa soğuk suya bırakılıp kısık ateşle altına su verildiğinde de görülecektir ki kurbağa hiç bir refleks göstermeden kaynama sürecine girecektir. İşte kurbağa örneğinde özel-psikolojik savaş taktiği kurbağanın soğuk suya konup altına kısık ateşin verilip reflekslerinin öldürülmesi temelinde kaynatılması ve öldürülmesidir.
Çağımızdaki toplumlar üzerindeki tahribatları çok ciddi olan Özel-psikolojik savaşın geçmişten günümüze en çok uygulandığı halk, varlık ve özgürlük mücadelesi veren Kürtler olmuştur. Kürtler Ortadoğu’da parçalanmış ve bu namerd yumuşak ölümün geçmişten günümüze en fazla mağduriyetini yaşayan halk olmuştur. Her ne kadar Kürdistan’ın tüm parçalarında bulunan işgalçi rejimler tarafından kullanılan temel bir savaş taktiği olsa da bu taktiğin en çok ve amansız uygulayıcısı TC olmuştur. TC devletinde Özel-psikolojik savaş yönteminin tarihi çok öncesine dayansa da en sistematik üzeyde yaygın olarak kullanılması TC’nin NATO’ya üye olduğu 1952 sonrasında Kapitalist sistemin SSCB karşıtı anti-komünist faaliyetleri çerçevesinde olmuştur. Çok geçmeden TC devletinin özel-psikolojik savaş taktik ve yöntemlerinin öncelikli, temel hedef kitlesi Kürtler olmuştur. Özellikle de 12 Eylül 1980 askeri cuntası ve sonrası Kürt diriliş devriminin gelişmesi sürecinde Kürt Özgürlük Hareketine karşı Türk Özel Harp Dairesi bünyesinde uygulanan esas taktik Özel-psikolojik Savaş olmuştur.
Özellikle TC, 1985 yılındaki toplantısında NATO’nun 5. Maddesi gereği alınan karar kapsamında bu birliğin kontrgerilla örgütü Gladyo’nun da aktif desteğini almıştır. Bu uluslarası desteği de alan TC rejimi bu dönemden itibaren Kürdistan’da Özel-Psikolojik savaşı hiç bir ilke, kural ve değer tanımadan sınırsızca uygulamıştır. Bu tarihten itibaren Kürt Özgürlük Hareketine karşı Özel Harp Dairesi tarafından Halkın Hizbul-Kontra olarak adlandırdığı Hizbullah Özel-Psikolojik çete yapılanması tarafından binlerce yurtsever Kürt katledilmiştir. Gladyo 93’te sırf dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal Kürt sorununun çözümü amacıyla PKK ile diyalog süreci nedeniyle zehirlenerek katledildi. Buna bağlı Özal ile aynı anlayıştaki Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis ile devlet bakanı Adnan kahveci de devletin Özel-Psikolojik savaş çetelerince suikast, kaza süsleriyle öldürüldüler. Yine 1997’de PKK ile diyalog arayışına giren dönemin TC Başbakanı Necmettin Erbakan bir komployla 28 Şubat darbesiyle Özel-Psikolojik savaş çeteleri tarafından iktidardan düşürüldü. AKP iktidarının ve Özel-Psikolojik savaş şefi Erdoğan’ın iktidar yolunu açan Ecevit Hükümetinin düşülmeside aynı Özel-Psikolojik savaş ekibi tarafıdan düşürüldü. Tabi bu dönem, NATO Gladyo’sunun TC faşist rejimiyle ortak planladığı ve PKK’yi AB(Avrupa Birliği) terör örgütler listesine almayı hedefleyen Özel-Psikolojik savaş komplolarının planlanmasına da tanık olmuştur. Bu komplolardan en bariz olanı 1986 yılında Sosyal demokrat, Kürt dostu ve dünyadaki Vietnam Ulusal Kurtuluş Hareketine verdiği destekle tanınan İsveç Başbakanı Olof Palme’nin Gladyo-TC rejimi eliyle katledilmesidir. Bu suikastin hemen ardından Olof Palme’nin PKK tarafından öldürüldüğü başta o günün Türk ve uluslar arası Kapitalist medyası tarafından gündemleştirilmiştir. Bu Özel-Psikolojik savaş gündemiyle Kürt Halkının varlık ve özgürlük mücadelesinin öncülüğünü yürüten PKK’nin terör listesine alınmanın altyapısı oluşturulmuş ve sonraki dönemlerde AB terör listesine alınmıştır. İsveç hükümetinin 34 yıl aradan sonra açıkladığı mahkeme kararı bu örnek-uygulamadaki Özel-Psikolojik savaşın itirafı niteliğindedir.
Sara AZAD
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi