HABER MERKEZİ – Türk faşist devletinin Kürdistan’da yürüttüğü Özel savaş politikaları hayatın her alanında kendini gösteriyor. Bir bütün olarak toplumu hedefleyen özel savaş politikaları uygulamaları kimi zaman kentlere göre değişiklik gösteriyor. Geçmişten günümüze özel savaş politikalarının derinlikli, incelikli ve en yalıtılmış haliyle uygulandığı yerlerden biri Amed.
Amed, Kürdistan’da özel savaş politikalarının merkezi olarak biliniyor. Geçmişten günümüze kadar Amed’de kadınlar, çocuklar, gençler üzerinden bir bütün olarak toplumun kimliği, kültürü, bilinç düzeyi ve iradesi hedef alınıyor. Özel savaş konsepti gereği Kürdistan’da Riha ekonominin merkezi, Merdin turizmin merkezi haline getirilmek istenirken, Amed ise güvenlik politikalarının uygulandığı bir merkez haline getirildi.
ÖZEL SAVAŞ ELEMANLARI AİLELERİYLE BİRLİKTE AMED’E YERLEŞTİRİLİYOR
Bu nedenle JİTEM Karargahı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı 7. Kolordu Komutanlığı, 2. Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı, MİT merkezi, Jandarma Bölge Komutanlığı, Ordu Evi, Polis Okulu, Polis Akademisi, Özel Harekat Merkezi, Özel Harekat Eğitim Merkezi gibi özel savaş kurumlarının hepsi Amed’e kuruldu. Bu kurumlara yerleştirilmek için binlerce özel savaş elemanı Amed’e yığıldı. Aileleriyle birlikte Amed’e yerleştirilen bu özel savaş elemanlarının sayıları 100 bini geçiyor. Kontrgerillanın da merkezi haline getirilen Amed’de, 90’lardan bu yana özel savaş politikaları derinlikli olarak uygulanıyor.
ÖZEL SAVAŞ MEDYASININ ÇALIŞANLARI GENÇLERİ HEDEF GÖSTERİYOR
Öte yandan ulusal ve uluslararası özel savaş medyasının merkezi de Kürdistan’da Amed’e kuruldu. Kürdistan’da yürütülen savaşa paralel olarak özel savaş medyasına algı yönetimi konusunda önemli bir rol biçildi. Özel savaş medyasının çalışanları objektif ya da sübjektif olarak MİT’e hizmet etti. Öyle ki kimi zaman Amed’de polis ve gençler arasındaki çatışmalarda polisin yanında durarak hedef gösteren pozisyonda oldu.
Amed’de 90’lardan günümüze kadar topluma dönük her şey özel savaş konseptinin bir gereği olarak yapıldı. 90’larla birlikte uygulamaya konulan özel savaş stratejisi gereği köyler boşaltıldı. Halkı göçerterek yurtseverliğin damarlarını kesme stratejisi uygulandı. Bu süreçte en yoğun göçü Amed merkezi aldı. Hizbulkontra eliyle faili meçhul cinayetler devreye konuldu. Kürdistan’da işlenen 17 bin faili meçhul cinayetten neredeyse 10 bini Amed ve ilçelerinde işlendi.
GÖÇERTİLEN HALKA ÖZEL SAVAŞ POLİTİKASI OLARAK YOKSULLUK DAYATMASI
Amed’e göçertilen halka özel savaş politikası olarak yoksulluk dayatıldı. Ekonomik arayışları olan halkı yardımlar adı altında kendine bağımlı kılma politikası uygulandı. Yine köyleri yakılıp, yıkılan ve göçertilen halkın tepkisini kırmak için gençleri ve kadınları yozlaştırıcı faaliyetlere sürüklediler. Kürdistan’da her dönem fuhuş ve uyuşturucu ticareti birbirine paralel olarak devlet çeteleri eliyle yürütüldü. Her fuhuş ve uyuşturucu olayının altında mutlaka bir kontrgerilla elemanı çıktı. Özel Savaş uygulayıcıları tıpkı Franco’nun 3 S’ini örnek olarak Kürdistan’da sanat, spor ve seks üçlüsü ile gençlerin önceliklerini değiştirme stratejisi uyguladı.
Amed’in yurtsever, direnişçi, tarihsel özünü ve statüsünü ters yüz eden özel savaş uygulayıcıları, Amed’e peygamberler, sahabeler tanımlaması yaparak farklı bir idol oluşturmaya çalıştılar. AKP de günümüzde bu politika üzerinde Amed’in kimliği ile oynamayı sürdürüyor.
AMED’İN TARİHİ DOKUSU DA ÖZEL SAVAŞ POLİTİKALARIN HEDEFİNDE
Amed’in tarihi dokusu da özel savaş politikalarının hedefinde. 7 yıldır devreye konulan Sur projesi her ne kadar Sur direnişi sonrası ortaya çıkmış gibi görünse de neredeyse 20 yıl öncesine dayanan bir proje. Sadece Sur Direnişi sonrasında bu proje hızlandırıldı. Amaç Amed’in dar, toplumsal ve dayanışmacı olan mimari yapısını ortadan kaldırıp, site tarzı şehir planlamalarıyla tümüyle denetim altında tutacak bir mimari yapı oluşturmak.
Yine kaynaklarıyla zengin olan Amed’in ekonomisi de özel savaş politikalarıyla talan edildi. Ekonomi her dönem iktidarların yanında duran işbirlikçi birkaç aile etrafında toplandı. Amed halkı ise bu aileler üzerinden devlete bağımlı kılınmaya çalışıldı.
AMED’İN ÇOCUKLARI TACİZCİ VE TECAVÜZCÜLERİN HEDEFİNDE
Toplumu bir bütün olarak çürütmeyi, kültürsüzleştirmeyi, kimliksizleştirmeyi hedefleyen sistem, en çok da çocukları hedef alıyor. Amed’de çocuklara yönelik taciz ve tecavüzün son yıllarda giderek arttığı görülüyor. Amed Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin 25 Kasım’da açıkladığı bir yıllık verilere göre kentte bin 240 çocuğun cinsel şiddete maruz kaldığı belirtildi. Çocukları hedef alan bu saldırılarda yine karşımıza devletin üniformalıları ya da üniformasız çeteleşmiş kamu görevlileri çıkıyor. Zira 6 ile 10 yaş arasında 3 kardeşin, Yenişehir ve Eğil ilçe Emniyet Müdürlüğünde görevli 3 polis tarafından yıllarca tecavüze uğradığı yer Amed’di. İktidarın yargısı bu olaya ilişkin takipsizlik kararı verdi.
KADIN KATLİAMLARI OLAĞANLAŞTIRILMAK İSTENİYOR
Kentte özel savaş politikalarıyla kadınlara yönelik şiddet ve katliamlar da son dönemlerde çok arttı. Şiddetle Mücadele Ağı’na 2021 ve 2022 yılı arasında bin 901 başvuru yapıldığı belirtiliyor. Toplumda özellikle kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın katliamı bilinçli olarak olağan kılınmaya çalışılıyor.
Gençlere yönelik ise diğer yerlerde olduğu gibi uyuşturucu ağına düşürerek ajanlaştırma politikaları yürütülüyor. Uyuşturucu kullanım yaşının 10’a kadar düştüğü Amed’in her mahallesinde, ortaokul ve lise önlerinde madde satışı yapılıyor. Siyasetçilerin her açıklamasında alana binlerce polis yığan yetkililer gençlerin zehirlenmesine, beyinlerinin uyuşturulmasına ise göz yumuyor.
UYUŞTURULMUŞ BİR NESİL YARATILMAK İSTENİYOR
Hatta düşünen, sorgulayan, kendi benliğini kimliğini savunan gençler yerine, zehirlenmiş, düşürülmüş, beyinleri uyuşturulmuş bir nesil yaratılmak isteniyor.
İktidarın uyuşturucu ile mücadelesi de koca bir yalan. Uyuşturucu ağının içinde karşımıza yine devletin üniformalıları çıkıyor. Amed’de uyuşturucu tacirlerine yapılan bir operasyonda Emine B. Adlı bir kadın polisin bulunması bu yüzden şaşırtmıyor.
MKM’YE YASAK AMA HİKMET ERASLAN’A SERBEST
Modernist algılar, toplum ve hafıza kırımı ve özel savaş araçları ile Amed derinlemesine sömürgeleştirilmek isteniyor. Kürt kültürü, tarihini ve hafızasınının üzerine beton dökmek isteyen zihniyet, Kürtlerin değerlerine her türlü saldırıyı “kültür” adı altında yapıyor. Kürt işbirlikçi Hikmet Eraslan’ın Dosso Dossi holdingi ile Sur’da yaptığı festival de bu kapsamda yapıldı. MKM’nin Kürtçe şarkı söylemesi bile yasaklanırken, tarihi On Gözlü Köprü’de ünlü mankenle Kürtçe müzik eşliğinde defile sergisi yaptırıldı. Tüm bunlarla Amed’e yeni bir kimlik dayatılıyor. “Son ne olursa olsun muhteşem olacak” sözlerinin yankılandığı Amed’de direnişe dair izler silinmek, üzerine beton dökülmek isteniyor. Amed’in direnişine dair izler silinirken, cazibe merkezi haline getirilmeye çalışılan Amed’de Auidi reklamı çekilmesi de, ünlü mankenler ile defile sergilenmesi de bu amaçla yapıldı.
Bir bütün olarak bu özel savaş politikalarına karşı mücadele yürüten Kürt siyaseti de özel savaş politikalarının hedefinde. Uyuşturucu ve fuhuşa karşı mücadele yürüten gençler gözaltı, tutuklama ve kaçırmalar ile sindirilmeye çalışılıyor. Siyasete dahil olmak isteyen gençlere de yönelen devlet gözaltılar ile politik alandan uzaklaştırmaya çalışıyor. Herhangi bir konuda açıklama yapmak isteyen siyasetçiler ise kitleden koparılarak polisler tarafından çembere alınıyor. Kitle ile öncüler birbirinden koparılarak, toplum adeta tehdit ediliyor. Diğer yandan ise ise HDP’yi kriminalize etme çabaları yürütülüyor. Diyarbakır Terörle Mücadele Müdürlüğü, Süleyman Soylu’nun talimatı ile çocukları dağa giden aileleri arayarak HDP önünde oturmaya çağırıyor. HDP Amed İl Örgütü önünde oturtulan ailelere “evlat nöbeti” adı altında oturma eylemi yaptıran iktidar, aileleri de özel savaş politikalarına alet ediyor.
Meltem OKTAY