Suriye’de Aralık 2024’te Baas rejimini devirip Şam’ı ele geçiren El Kaide artığı Heyet Tahrir El Şam lideri Colani 29 Ocak 2025 tarihinde Şam’da kapalı kapılar ardında düzenlediği sözde “Zafer Konferansında” yüzlerce insanı katleden, işkence eden, kaçıran ve fidye isteyen çetebaşlarını ağırladı.
Bunlardan biri Ehrar El Şarqiye çetebaşı Ebu Hatim Şakra’idi. Törende ağırlanan bir diğer savaş suçluları ise Süleyman Şah Tümeni çetebaşı Mihemed el Casim (Ebu Emşa) ve El Hemzat Tümeni çetebaşı Seyf Ebu Bekir’idi.
Şam merkezinde düzenlenen konferansa katılanlar arasında tek bir kadın bile yokken, kadınları katleden, kadınlara karşı taciz ve tecavüz suçları işleyen çetebaşları yer aldı. Bunlardan biri de 12 Ekim 2019 tarihinde Suriye’nin Geleceği Partisi Genel Sekreteri Hevrîn Xelef’i katleden Ebu Hatim Şakra.
Ehrar El Şerqiye, Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Kürt siyasetçi Hevrin Xelef başta olmak üzere pek çok sivilin katledilmesinde rol aldı. Adı sayısız insan hakları ihlaline karışan, uluslararası toplum tarafından savaş suçlarıyla suçlanan Ehrar El Şerqiye çetebaşı Ebu Hatim Şakra, Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el-Colani’nin kendisini devlet başkanı ilan ettiği “Zafer Konferansında” konuşma yaptı.
EBU HATİM ŞAKRA KİMDİR?
Gerçek adı Ahmed İhsan Fayyad el-Hayes olan Şakra, Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri, Kürt siyasetçi Hevrîn Xelef’in vahşice katledilmesi başta olmak üzere birçok sivilin katledilmesinden bizzati sorumlu.
Temmuz 2021’de ABD Hazine Bakanlığı, Ehrar El Şarqiye çete grubunu işlediği suçlardan dolayı yaptırım listesine aldı. Yaptırım uygulanan isimlerden biri Ebu Hatim Şakra, diğeri ise kuzeni Raed Jassim al-Hayes, yani “Ebu Cafer Şakra” idi. Aynı dönemde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, grubun savaş suçu işlediğini resmen açıkladı. Ancak bu kirli suç siciline rağmen, Hevrîn Xelef’in katili olan Şakra, Türkiye’de eğitim aldı.
Ebu Hatim Şakra, Ahmed el-Hayes adıyla Mardin Artuklu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde okudu ve 2023’te mezun oldu. Üstelik mezuniyet töreninde, eski adıyla Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), şimdiki adıyla Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) bayrağını açarak poz verdi. Hem savaş suçlusu olarak anılan hem de uluslararası yaptırımlara tabi tutulan bir isim, Türkiye’de eğitim alıp diplomayla ödüllendirilirken, sahnede “devlet başkanı” ilan edilen Colani’nin konferansında boy gösterdi.
New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW)’nin 2018 yılının Temmuz ayında yayınladığı bir raporda, Ahrar El Şarqiye’nin üyelerinin de aralarında bulunduğu kimi örgütlerin, halkın malını yağmaladığı açıklandı.
Uluslararası Af Örgütü de 2018 Ağustos ayında bir rapor yayınladı ve raporunda, aynı örgütün Afrin’de insanları kaçırarak kaybettiği, keyfi tutuklamalar gerçekleştirdiği ve yağma yaptığı belirtildi.
Bölgesel ve uluslararası medya kuruluşlarının çeşitli dönemlerde yaptıkları haberlere göre, Ebu Hatim Şakra’nın ve Ehrar El Şarqiye çetelerinin sicilinde pek çok suç bulunuyor. Bunlar arasında özellikle Êzidilere yönelik işledikleri suçlar dikkat çekiyor.
Ehrar El Şarqiye El Kaide kökenli Ehrar El Şam çete grubundan Ocak 2016’da ayrıldı. Suriye’nin doğu ve kuzeydoğusunda varlık gösteren çete grubun çoğunluğu Dêrazor’un en büyük aşireti olan Şaytat kökenli. Selefi cihatçı çizgideki çete grubunun bünyesinde çok sayıda DAIŞ kökenli çeteler yer alıyor.
EFRİN’DEKİ SAVAŞ SUÇLARIYLA BİLİNEN ÇETEBAŞLARI
Süleyman Şah Tümeni çetebaşı Ebu Emşa ve El Hemzat tümeni çetebaşı Seyf Polat Ebu Bekir Efrin’de insan kaçırma, fidye, tecavüz, işkence, katletme ve vergi arttırma suçlarıyla tanınan ve savaş suçlusu olarak aranırken HTŞ’nin kurduğu geçici hükümette yer ediniyorlar.
PARA DÜŞKÜNÜ EBU EMŞA KİMDİR?
Her ne kadar yürüttüğü Süleyman Şah grubu Türkmen bir çete grubu olarak tanımlansa da Ebu Emşa’nın kendisi Türkmen kökenli değildir. Asıl adı Mihemmed El Casım olan çetebaşı Ebu Emşa; 1987 yılında Hama’nın kuzey kırsalında bulunan Heyelîn bölgesine bağlı Cosa köyünde doğdu.
Suriye iç savaşından önce traktör ve kamyon şoförüydü. Çete veya hizip üyelerinin büyük çoğunluğu Hama ilinin kuzeyindeki aşiretlerin ve Halep’in kuzeyindeki köylerin çocuklarından oluşuyor.
Suriye iç savaşı sırasında Ebu Emşa, Ateş Hattı grubu adı altında küçük bir grup kurmuş ve bu grup daha sonra Heyelin Şehitleri Tugayı’na katılmıştır. Ebu Emşa şimdiye kadar da kendisine bağlı çeteler arasında Ateş Hattı endamı olarak biliniyor.
Ateş Hattı grubu 2013 yılında Heyelin Şehitleri Tugayı’ndan ayrılarak, o dönem Cemal Ma’ruf komutasındaki Suriye Süvari Cephesi’ne katıldı.
Suriye Süvari Cephesi (Cemal Ma`ruf) lideri ile o dönem El Kaide’nin bir parçası olan El Nusra Cephesi arasında çatışmalar çıktıktan sonra Ebu Amşa Halep’in kuzeyine kaçtı ve Cephe El Şamiye içerisinde yer aldı. İşgalci Türk devletinin Cerablus işgali ile birlikte MİT ile ilişkilenmeye başlayan Ebu Emşa Cephe El Şamiye’den ayrılıp Sultan Murat Tugayı’na dahil oldu.
Daha sonra Türk devletinin Efrin’i işgali ile birlikte Ebu Emşa, Süleyman Şah çete grubu katılmıştır.
Captagon hapı üreten bir fabrikayı Türkiye topraklarına sokan Ebu Amşa, MİT tarafından tutuklanınca, fabrikanın sahibi olan kardeşi Fadi’yi günah keçisi olarak Türk istihbaratına teslim etti.
Ebu Amşa, Türk işgali ve Efrîn şehrine giden paralı askerleri öncesinde Türk işgaline ücretsiz hizmet vererek Efrîn işgaline katılmış ve Bağlı olduğu çete grubu ile birlikte Efrin’in Şiye ilçesine, Mabata ilçesine ve Kaxire köylerine konumlanmıştır.
En son Şam’da boy gösteren Ebu Emşa’nın ailesi Türkiye’nin Reyhanlı ilçesinde sahip olduğu villalarda ikamet etmektedir.
MHP/BAHÇELİ-MAFYA/ÇAKICI İLE EL ELE
Türkiye’de birçok çevreyle ilişki halinde olan El Hamzat çetebaşı Seyf Ebu Bekir ve Süleyman Şah çetebaşı Ebu Emşa 16 Temmuz 2024’te faşist MHP başkanı Devlet Bahçeli ve birçok faali meçhul cinayetin sorumlusu Allattin Çakıcıyla görüştü.
Bu gibi fotoğraf kareleri, Türkiye’nin bırakın yukarıda anılan türden hak ihlallerinin üzerine gitmeyi, tam da bu ihlallerin faillerine kucak açarak, onları cesaretlendirdiğini gösteriyor. Bahçeli’nin bu iki silahlı grup lideri ile kamuoyu önünde birlikte görüntü vermesi, onlardan hesap sorulmasına yönelik çabaların altını oymakla kalmıyor, onların eylemlerinin zımnen onaylandığını ya da resmi makamlar tarafından müsamaha gördüğünü de ihsas ediyor.
ULUSLARARASI YAPTIRIMLAR VE BM RAPORLARI
Birleşmiş Milletler BM Suriye Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu’nun 2020 yılında yayınladığı raporunda Suriye’de, özellikle de Efrin gibi Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde Ebu Emşa’nın ve Seyf Polat Ebu Bekir’in komuta ettiği çete grupların gerçekleştirdiği yağma, talan, tecavüz, kaçırma, hırsızlık gibi savaş suçlarını belgelemişti.
Komisyon raporunda, kadınlar da dahil olmak üzere bazı sivillerin Suriye’de işledikleri iddia edilen suçlardan yargılanmak üzere Türkiye’ye götürüldüğü belirtildi. Bu, “Türkiye ile Suriye Milli Ordusu arasında gözaltı ve istihbarat toplama amacıyla iş birliği ve ortak operasyonlar olduğuna dair daha fazla gösterge” sağladı.
Raporda Türkiye destekli çete gruplarının ve o dönem Efrin’in neredeyse tamamını kontrol eden Ebu Emşa hakkında şu bilgilere yer verildi:
-Çete grupları Efrin’de Kürtleri yaşadıkları evlerden çıkararak ailelerini yerleştiriyor.
-Ezidiler keyfi olarak alıkonuluyor ve serbest bırakılmaları için müslüman olmaları şart koşuluyor.
-Kaçırılan insanlar işkence görüyor.
-Afrin’de kadınlara tecavüz ediliyor.
-Ezidilerin ev ve iş yerleri yağmalanırken, Ezidilere ait mezarlar tahrip ediliyor.
-Sivil insanlar kaçırılarak ailelerinden fidye isteniyor.
Ayrıca, Ebu Amşa’ya bağlı çetelerin sadece geçen yılki zeytin hasadından yaklaşık 27 milyon Amerikan doları haraç topladığı bilgisine ulaşıldı.
ABD Hazine Bakanlığı ise 18 Ağustos 2023’te aldığı kararla Ebu Emşa ve Seyf Ebu Bekir’in de aralarında olduğu üç kişi için yaptırım uygulanacağını açıkladı. Açıklamada Süleyman Şah Tümeni ve Ebu Emşa için “Kuzey Suriye’nin Efrin bölgesinde faaliyet gösteriyor, bölgenin halkını kaçırıyor ve gasp eylemlerinde bulunuyor. Çete grubu Efrin’deki Kürtleri evlerini terk etmesini, aile üyelerinin iadesi için büyük fidyeler ödemeye zorluyor ve tacizlerde bulunuyor. Ebu Emşa liderliğindeki çeteler, Kürtleri zorla yerinden etti ve mülklerine el koydu. Ebu Emşa ayrıca tugaya, yılda on milyonlarca dolar kazandırmak adına organize olarak kaçırılanların serbest bırakılması için fidye talep edilmesi ve mülklerine el koyulmasını emretti” ifadeleri yer aldı.
Ayrıca Ebu Amşa olarak da bilinen Mihemmed El-Casim hakkında Aralık 2021’de oluşturan gruplardan bazılarının kurduğu bir koalisyon tarafından da bir soruşturma açılmıştı. Söz konusu koalisyon El-Casim’in sivillere karşı işlenmiş tehdit, korkutma, saldırı ve soygun gibi suçlardan sorumlu olduğunu açıklamıştı. Yine 22 Şubat 2022 yılında, Ebu Amşa’nın Efrin bölgesi ve kırsalından çıkarılması kararı alınmış fakat uygulanmamıştı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch- HRW) adına da 30 Temmuz 2024’te yayımlanan raporunda Ebu Emşa ve komutasındaki çetelerin savaş suçları belgelendi.
2023 yılında ABD, sivillere yönelik ciddi insan hakları ihlalleri nedeniyle SMO’ya bağlı üç çete gruba ve çetebaşlarına yaptırım uygulamıştır. Ocak 2024’te iki insan hakları örgütü Alman Federal Savcılığına şikayette bulunarak 2018’den bu yana Afrin’de Suriye Milli Ordusu birlikleri tarafından gerçekleştirilen uluslararası hukuk ihlallerinin soruşturulmasını talep etti.
ABD YAPTIRIMLARINDAN SONRA MİT ÇETELERLE TOPLANDI
ABD Hazine Bakanlığı’nın 18 Ağustos’ta işgalci Türk devletine bağlı El Hamzat ve Süleyman Şah çetebaşlarına yönelik yaptırım uygulama kararının ardından harekete geçen MİT’in, Efrin’in Raco ilçesinde Süleyman Şah çetebaşı Ebu Amşa lakablı Mihemmed El Casım ve El Hemzat çetebaşı Seyf Ebu Bekir ile gizli bir toplantı yaptığını sitemiz Lekolin.org belirtmişti.
Toplantıda alınan kararların başında 2018 yılından bugüne kadarki özellikle Efrin’in Raco ilçesindeki Girtîgeha Reş (Kara Cezaevi) zindanında bulunan Kürt ve Arap tutsakları çıkarıp bilinmeyen bir yere götürülmesi geliyor. Aynı karar çerçevesinde bu zindanda işkence altında öldürülen gözaltılar ve tutukluların isim ve kayıtlarının yok edilmesi gerektiği üzerine tartışma yürütüldüğü öğrenildi. Söz konusu cezaevi ve diğer cezaevlerinde onlarca Kürt ve Arap kadınların da aralarında bulunduğu onlarca sivil insanın sadece işgalden önce Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim kurumlarına yakın oldukları gerekçesiyle işkence altında katledildiği belirtildi.
Ari TUFAN