29 Ocak 2019 Salı Saat 08:28
Eğer bir toplum yok
edilmek isteniyorsa önce dili, sonra kültürü yok edilir. Eğer bunlarla da yok
edilmemişse algı operasyonlarıyla kendi taraftar olmaya zorlanır ve kullanılmaya
başlanır. Zaten eğer biri kendini kullandırıyor ve şahsi menfeatleri için
halkını, değer yargılarını, dilini ve kültürünü inkar ediyorsa ve kendi
halkının değerlerine savaş açan tarafın yanında duruyorsa o zaman bilinki o
sadece kullanmaya yarar. Çünkü halkına ihanet eden, başka bir halka seve seve
ihanet eder. Onun içindir ki kullanılır, güvenilmez ve işi bittiğinde fırlatıp
atılır.
Seçimlerin yaklaşmasıyla
birlikte başlayan aday olma yarışına baktığımda içimi acıtan bir çok sahneyle
karşılaşıyorum. İnsanın içini en çok acıtan kendi şahsi menfeatleri için halkını,
değerlerini, kültürünü, dilini yok sayıp seni her gün katleden bir zihniyetin
yanında yer alıp onun şakşakçısı olmaktır.
AKP iktidarının
şakşakçıları bu seçimde de aday olmak için yarışa girdiler. Bir çoğu aday
gösterilirken bir çoğuda devre dışı bırakıldı. Devre dışı bırakılanların çoğu
geri çekilirken aday gösterilenler ise bir kaç kişi yanına alıp alanlarda gövde
gösterisi yapmaya başladılar. AKP iktidarının bir geleneği ise kendi
şakşakçılarını yaratmaktır. Erdoğan, kendi şakşakçılarını yaratarak iktidar da
durmayı sağladı. Onun adaylarıda kendi şakşakçılarını yaratarak var olmaya çalışıyorlar herhalde. Şakşakçılık
geleneği bu seçimde de devam ediyor.
Kendi Halkına Yaramayanlar Kullanılmaya Mahkumdur
Kendi halkına yaramayan
kişiler kullanılmaya mahkumdur. Yukarıda belirttiğim gibi kullanılmaya musait
olanlar kullanılır ve sonra tarihin çöplüğüne atılır.
Seçimler dedik. Evet
Kürtleri yok sayan, katleden ve her gün Kürt gençlerine bomba yağdıran onunlada
yetinmeyip defnedildikleri mezarlıkları yağmalayan, siyasi soykırım
operasyonlarıyla HDP çalışanlarını cezaevine tıkayan, kendisine muhalif olan
herkesi yok sayan, Kürt direnişleri karşısında tangını tüfeğini, ucağını
kullanmaktan çekinmeyen ve sadece kendini Kürt katliamları üzerinde yaşatan bir
zihniyettin yanında yer alanlardan söz etmeye çalışacağım.
Halkının özgürlüğü için
bir saniye bile teredüt etmeden canını feda eden binlerce özgürlük savaşçısını
ne kadar da çabuk unuttunuz. Daha kanları kurumadı. Yanında yer aldığınız
zihniyetin uçak bombardımanları sonucunda bedenleri paramparça olan o güzel
özgürlük savaşçılarını unutuz mu yoksa? Ama onlar unutulmaz. Onlar tarih
sayfalarında özgürlük savaşçıları olarak geçti. Onurlu bir yaşam için, kendi
halkının özgürlüğü için, hak için, adalet için, özgür bir yaşam için gözlerini
kırpmadan ölüme gülümseyerek gittiler.
Ama siz ne yaptınız
biliyormusunuz? Sizin çocuklarınızı, kardeşlerinizi, ablalarınızı, abilerinizi
katleden bir zihniyetin yanında yer almaya devam ediyorsunuz.
Sizin kardeşleriniz
değilmiydi? Bu iktidarın attığı bombalar ve atılan zehirli gazlarla katledilen.
Ve yine sizin kardeşleriniz çocuklarınız değilmiydi? Parçalanan bedenleri
tanınmayacak halde olanlar, Cenazelerinin defn edilmesine dahi izin vermeyen
bir zihiniyetin yanındamı yer alıyorsunuz? Evet yer alıyorsunuz.
Öyleyse daha somut
verilerle anlatmaya çalışayım 12 Eylül 2008’de Siirt’in Mava alanında Türk
devletinin uçakları attığı zehirli gaz bombasıyla şehit düşen Süleyman Rodi’nin
cenazesi tanınmayacak haldeydi. Aile DNA testiyle Rodi’nin cenazesini tanıdı.
Daha sonra defn işlemleri için doğduğu Tekevler (Gunde Nu) köyüne götürüldü.
Ama defn edilmesini dahi hazmetmeyen zihniyet, polis ve jandarmasıyla cenazeye
gelen halka saldırdı. Halkın elindeki fotolar ve flamalar alındı. o günleri çok
iyi hatırlayanlar vardır şimdi.
Ölüme Gülümseyerek ve Onurluca Gittiler
Şehit Süleyman,
kardeşinin silahını ve onurlu yaşam mücadelesini ve ismini yerde bırakmayarak
yönünü özgür alanlara vermişti. Kardeşi evet kardeşi Hayrettin Arslan (Süleyman
Rodi) Dicle Üniversitesinde okurken yönünü özgür alanlara vermişti. Onunla
birlikte Necip Arslan( Sipan), Erdal Arslan (Mervan)’da özgür alanlara
yüzlerini çevirmiştiler. Gittiler onurlu bir yaşam için gittiler. Türk devleti
tarafında Garzan bölgesine yapılan bombardıman sonucunda şehit düştüler. Ve ondan sonra Vacettin Arslan, kardeşinin,
yeğenin, amcasının yolunda yürümeye karar vererek özgür alanlara yönünü
çevirdi. 2008’de Mava’da şehit düştü.
Bitmedi daha 2013’te
Malatya İnönü üniversitesinde okurken yönünü özgür alanlara veren bir direnişçi
kadın Şilan Kılıç yani Sara Gulan’dı. Sara, Süleymanların, mervanların,
sipanların yoluna özgür kadın direnişi ve gülümseyişle alanlara akmıştı.
Direnişi ve mücadeleyi onlardan öğrenmişti. Biliyordu ihanet ölüm demekti.
Yönünü Botan alanına vererek halkının hayallerini gerçekleştirmeye and içmişti.
Botan’ın görkemli direniş ruhunu biliyordu.
7 Temmuz 2018’de
Faraşin’de Türk devletiyle girdiği çatışmada 7 arkadaşıyla birlikte şehitler
kervanına katıldı.
Seni Katleden Zihniyetle Yan yanasın
Sara’lar, Mervan’lar,
Sipan’lar, Süleyman’ların yolu hep onurlu bir yoldu ve bundan sonra da olmaya
devam edecektır.
Şimdi gelelim bunca güzel
insanı katleden bir zihniyetle yan yana durmaktan utanmayan ve kendi şahsi
menfeatleri için o annelerin gözlerine bakmaktan çekinmeyen ve sözde Kürt olup da
AKP’den aday olan şahıslara. Evet ilk başta da Batman’ın Sason ilçesinde AKP adayı olan
Müzaffer Arslan’a gelelim. Müzaffer
Arslan Kimdir? Müzaffer Arslan, Vacettin Arsan (Ş.Süleyman Rodi’nin ve
Hayrettin Arslan (Ş. Süleyman Rodi) nin abesi, Necip Arslan (Ş. Sipan
Sason)’nun amcası, Erdal Arslan (Ş.Mervan) nın dayısı ve Şilan Kılıç (Sara
Gulan) nın Dayısı olan Müzaffer Arslan şuanda Sason’da kardeşlerini, yeğenleri,
amcalarını katleden zihniyetiyle yan yana durarak tekrar bu katliamcı
zihniyetin iktidar olması için gece gündüz çalışmakta.
Ezgi Altun
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html