10 Haziran 2015 Çarşamba Saat 02:04
Osmanlı tarihini okuduktan sonra kendini
padişah sanan, Kaçak saray yapıp, kendini Ziguratın tanrı Kralı ilan eden ve
ezberlediği ayet ile kendini peygamber gören Erdoğan, bu hastalık bittikten
sonra ne yapacak acaba?
Aslında
hastaymış gibi o rolleri tekrar mükemmel bir tarzda canlandırabilir. Yada
mevcut durumda hasta haldeki hayallerini gerçekleştirme çabasında olabilir.
Aslında çabasındadır demek doğru bir ifade olur.
Benim maliye bakanım var…(idi) diyen Erdoğan bu söylemleri
ile aslında hasta halindeki hayalleri gerçekleştirme peşinde olduğu
görülmektedir. Hatta bu devlet anonim bir şirkete benzetmesi de her şeyi gözler
önüne sermektedir. Aslında bunun daha derinine inersek Bu şizofren
hastalığından kalan hayallerden öte bir şey olur. Diktatör ve kapitalist
zihniyete sahip biri olduğu söylemek yerinde bir ifade olur her halde… Buda ben
merkezyetçi, hastalığıdır diye biliriz.
Devlet toplum için değil Toplum devlet için anlayışı Erdoğan da
mevcuttur. Aslında somut bir şekilde çözümleme yaparsak
Benim bir Maliye
Bakanım var(idi) demesi….
Başkanlık sistemini fili olarak başlattığını ve onun
propagandasının yaptığını görmek mümkündür. Buda ben merkezyetçi hastalığının
bir belirtisidir. Tüm yetkileri kendisinde toplayıp ülkeyi yönetme gayreti
içindedir. Bütün bunları yapan Erdoğan, TC hukuku ili çeliştiğini ve hatta
yaptığı da hukuksuzluk olduğu aşikardır. Diktatör bir zihniyetle parlementer
sistemini yok sayarak başkanlık modeli
ile yönetim tarzını tek kişide toplama gayreti içindedir. Bunları esas alarak
tüm illerde bir başbakan gibi oy peşindedir. Yani (Cumhur Başkanı=Baş Bakan).
Tüm bakanlıkları kendine bağlamış ve Hükümetten hesap sorma aşamasına
gelmiştir.
Aslında hesap sorduğu tek kişi Hükümet değildir. Otoritesini sarsan Aydın, Gazeteci, Yazar, ve tüm
Akademisyenlerdir. Erdoğan’ın tehdidi
altında kaçmadıkları yer kalmamıştır. Bu yetmiyormuş gibi göz altılar, zindan, ve tehditleri ile insanlara kan kusturmaktadır. Erdoğan bu pratikleri ile tüm diktatör başkanları
aratmamaktadır.
Ben demokratım demesinde ise şöyle bir ifade yerinde olur:
Biz buna demo kurnaz yada kurnaz demokrat
ifadesini kullansak mükemmel bir
tespit olur. Çünkü seçim meydanlarında
tüm dinleri ve her rengi savunacağız söylemleri ile halkı kandırıp oylarını
almaktadır. Seçim bittikten sonra bukalemon gibi renk değiştirmekte. Hiçbir şey
kabul etmediği gibi tüm hakları da yok saymaktadır. Durum böyle olunca kurnaz
demokrat ifadesi yerinde olur.
Devlet Anonim Bir Şirkete Benzemeli…
Anonim şirketinin en az 3 kişiden oluşan bir yönetim kurulu
vardır. Erdoğan kendisine göre o yönetim kurulunu seçerek ve mal paylaşım
oranını somut bir şekilde belirtmiştir. Erdoğan bu anonim ortaklığını şöyle
beyan etmiştir: Aslında ben şirketin baş müdürüyüm ve %80 hissesi bende… Diğer
ortaklar ise Davutoğlu ve bakanlarıdır. Davutoğlu’na ve bakanlara kalan %20’lik hisse ile bazen aralarında problem
çıkmaktadır.
Yani özetlemek gerekirsek: Erdoğan başkanlık sistemi ile tüm
devlet kaynaklarını kendisine ve bazı ortaklarına bağlar hale getirmiştir. Buda
ülkeyi sadece kendi çıkarları doğrultusunda ekonomi ekseni ile yönetme gayreti
içindedir. Toplumu köleleştirip, toplumu devlet için anlayışı ile
çalıştırmaktadır.
Hal böyle olunca: Tüm yetkiler tek kişide toplanmış asarım
biçerim tarzına bürünmüş elhemdulillah cümlesinden süzülmüş Teokratik bir yönetim anlayışı ile
karşı karşıyayız.
Böylelikle Erdoğan
iktidar hırsı yüzünden ülkeyi kaosa sürükleyip bankalarda biriktirdiği parası
ile birlikte firavun gibi denize gömülecektir.
Dilbirîn Serhad
Kürdistan Stratejik
Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com –
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info – www.navendalekolin.com