20 Mayıs 2014 Salı Saat 17:04
KDP, uzun ismi ile Kürdistan Demokrat Partisi… Başındaki Kürdistan ismi sizi yanıltmasın. KDP, Kürdistani bir parti değildir. Niye mi? Gelin bunun son birkaç içinde KDP’nin yaptıkları ile anlamaya çalışalım:
Önce birkaç gün içinde KDP cephesinden Kürtlere karşı yapılan saldırıları hatırlayalım.
Daha iki önce KDP Hewler Yönetimi, PÇDK’yi yasa dışı, PKK’yi işgalci ilan etti. Bamerni’deki Türk askeri üslerini görmezden gelen KDP
Kürdistan’ın özgürlüğü için 40 yıldır mücadele eden ve on binlerce şehit veren PKK ve HPG gerillalarını, ‘Kürdistan topraklarını işgal etmekle’ suçladı.
http://www.kdp.info/a/d.aspx?l=16& a=64739 sayfasında Kürtlere yapılan hakaretler bunlarla da sınırlı değildi.
KDP, 16 Mayıs 1997’de Türk ordusu ile işbirliği yapmış ve onlarca gerilla ile Güney Kürdistanlı yurtseveri katletti. Ve bugünlerde yaptığı açıklama ile bu katliamı savundu.
KDP yönetiminin yaptığı bununla sınırlı değil. Rojava’dan güneye gelen ve tekrar geri dönmek isteyen Rojava halkına saldırılar yaptı.
KDP’nin Rojava’da yaptığı kontra faaliyetleri ise artık duymayan ve görmeyen kalmadı.
En son Suriye KDP’sinin Hewler’de örgütlendirilen ajanlarının itirafları ile KDP iyice köşeye sıkıştı. Rojava’da bombalı saldırı hazırlığında iken yakalanan PDK-S üyesi, Rojava asayiş güçlerine itiraflarda bulundu.
Mesele şöyleydi 9 Mayıs 2014’de Beşir Abdulmecid Musa ve bir ortağı ile birlikte Tirbespiyê’de bombalı saldırı girişiminde bulundu. Ancak bomba Musa’nın ortağı olan saldırganın elinde patladı. Beşîr Ebdulmecîd Musa ise kaçmaya çalışırken Rojava asayiş tarafından yakalandı…
Beşir Abdulmecit Musa itiraflarında aynen şunları söylüyor:
“Burada El- Parti Merkez Komitesi Üyesi İsmail Şeref tarafından karşılandık. Duhok ve Hewler arasında bulunan bir merkezde iki ay siyasi ve askeri eğitim gördüm. Eğitimleri Mustafa Şefik, Muhammed Kerim ve adını hatırlamadığım bir kişi yönetiyordu. Onların dışında Abdulhekim Beşar, Sait Ömer eğitim devresini ziyaret ediyorlardı. Eğitim bittikten sonra her birimize 2 bin dolar verdiler. Eğitimi bitirdikten sonra grup olarak Mesut ve Neçirvan Barzani’yi ziyarete gittik.”
Amaçlarının Arapları PYD, YPG ve Asayişe karşı ayaklandırmak olduğunu ifade ediyor ve şunları ekliyor:
“Asayişın müdahale etmesi için bazı öğrenci konferansları düzenleme emri verildi. Asayişin bu müdahaleleri Rûdaw ve Zagros kanalları tarafından gündemleştirilecek ve PYD’nin buna izin vermediği belirtilecekti. Ancak bu girişimlerimiz başarıya ulaşmadı.”
KDP, 19 Mayıs 2014 günü ise Güney Kürdistan’daki Kürt kurumlarına baskın yaptı. Baskın yaptığı kurumlardan biri Kürdistan Ulusal Kongresi… Kürtlerin birliği için canla başla yıllardır çalışan bir kurum. PÇDK… Güney Kürdistan’da Kürt sorununun demokratik çözümünü programına alan bir parti… DİHA AKP ve Türk devletinin hedefinde olan özgür basın geleneğinin güzide kurumu. Kadın örgütleri, gazete büroları ve diğerleri… Başka bir ülkede Kürtlerin bu kadar kurumuna bir günde bu kadar baskın yapılsa o devletin ne kadar faşist ve ne kadar sömürgeci olduğu ortaya çıkar. Ama bu baskınları isminde Kürdistan olan KDP güçleri yapıyor. Yani bu baskınla Kürt Özgürlük bilincini ve gücünü azaltmak istiyor.
Bazıları için bu şaşırtıcı olabilir. Ama Kürdistan tarihini ve KDP’nin tarihini biraz bilen biri hiç şaşırmıyor. Çünkü KDP hep Kürt karşıtı güçlerin stratejik ittifakı olmuştur. Kürdistan’ın hangi parçasında Kürt Özgürlük Hareketi gelişmek üzere olsa KDP orada devreye girer ve o hareketi daha zayıfken ezmeye çalışır.
KDP GERÇEĞİNİ ANLAMAK İÇİN NASIL KURULDUĞUNA BAKIN
Gelin şimdi biraz daha uzak geçmişe gidelim. KDP gerçeğini uzun süre KDP Genel Sekreterliğini yapan İbrahim Ehmed’den okuyalım. KDP’nin kuruluşu ve şekillenişi sürecinde tanıklıkları olan İbrahim Ehmed 1997 yılında PKK’nin lider Abdullah Öcalan’a bu konuda çok şeyler anlatıyor. Serxwebun gazetesinin Nisan 2014 tarihli sayısında çıkan bu söyleşide çok çarpıcı bilgiler var.
İbrahim Ehmed büyük bir Kürt siyasetçisi. Özellikle Güney Kürdistan siyasetini çok iyi biliyor. İbrahim Ehmed diyor ki “KDP kuruluş sürecini iyi anlamadan bugünkü KDP’yi anlayamayız.”
1940’lı yıllarda Güney Kürdistan’da onlarca Kürt partisi vardı. İbrahim Ehmed, bu partilerin önderliklerinin çoğunun İngilizlere bağlı olduğunu söyler. Ehmed, ayrıca Hiva Partisi’nden sözdeder. Bu partinin içinde Kürdistani özü olan önemli şahsiyetler vardı. Hiva Partisi’nin yemininin ise özü “Kürdistan’a ihanet etmeyeceğim cümlesidir. Hiva Partisi Kürdistan’ın diğer parçalarında da örgütlenmek istiyor. Ama bu dönemde Barzani ailesi -1944-45 yıllarında- yerel aşiretsel bir hareket olarak kendisini gösteriyordu. Hiva Partisi içindeki yurtsever aydınlar Emin Revanduzi, İzzet Abdulaziz, Xeyrullah vb isimler Barzanileri ulusal hareket içine çekmek istedi. Bu yapılanmaya girmek yerine Mela Mustafa Barzani, Kürtyeri Yeniden Yaşatma Cemiyeti’nin adını değiştirip KDP yaptı.
İbrahim Ehmed, Güney Kürdistan’da bu cemiyetin birinci dereceden sorumlusu olduğunu ancak bu isim değişliğinden kendisinin bihaber olduğunu söylüyor. Ehmed, Barzani’nin bu ilginç tavrını anlamakta zorlanıyor.
QAZİ MUHAMMED: BARZANİ İNGİLİZ AJANIDIR
Ama Doğu Kürdistan’daki Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin lideri Qazi Muhammed, Mustafa barani konusunda çok önemli tespitler yapıyor o yıllarda. Qazi Muhammed –bazı şahsi sebeplerden dolayı da olsa- Mela Mustafa Barzani’yi kesin olarak bir İngiliz ajanı olmakla suçluyordu.( Akt. Ehmed, İbrahim 1997, Şam) Qazi Muhammed’in bu tespiti tarihi önemdedir. Çünkü sonrasında Mella Mustafa Barzani, İran’da daha doğrusu Doğu Kürdistan’da kalmaz. Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin savunmasına katılmaz. Qazi Muhammed’i yalnız bırakır.
İbrahim Ehmed, Barzani’nin KDP’sinin kuruluş kongresine de tanıklık eder. Mella Mustafa’nın KDP’nin lideri olmak için girişimlerde bulunduğunu belirtir ve KDP’nin aşiretçi özellikleri ile 11 Ağustos 1946’da Irak’ta kurulduğunu söyler.
Barzani’nin KDP’si daha sonraki zamanlarda ise bazen Saddam’ın yönettiği Bağdat yönetimine, dengeler değişince ise İngiltere, Türkiye ve daha sonra ABD merkezli siyasi güçlere yanaşır.
Dr Abdurrahman Qasimlo’da anılarında çeşitli dönemlerde görüşmeler yaptığı Melle Mustafa Barzani’nin İsrail’e çalıştığını, dış güçlerle Kürt karşıtı politikalara hizmet eden politikalar yaptığını söyler… Barzani’nin kendisine güven vermediğini belirten Qasımlo da diğer Kürt liderler gibi suikasta kurban gider.
KDP, DR SAİT KIRMIZITOPRAK’I DA KATLETTİ
Tarihten değişik örnekler vererek KDP gerçeğini daha fazla görünür kılabiliriz. Örneğin Kürt Özgürlük mücadelesine emek vermek isteyen ve önemli bir lider olan Dr. Sait Kırmızıtoprak’ın tasfiyesinde de KDP’nin rolü çok büyüktür. Çayan Demirel’in “Dr. Şivan Belgeseli rin 44. Dakikasından itibaren Dr. Şıvan’ın dava arkadaşı Reşo Zilan çok ve diğer arkadaşları çok çarpıcı bilgiler verir. Dr Şivan ve arkadaşları Kürdistan özgürlük davasına katkı sunmak için Güney Kürdistan’a giderler. 1969 Batman’da yola çıkan ve daha sonra Güney Kürdistan’a geçen grubu KDP’liler karşılar. Dr: Şivan’ın arkadaşlarını 40-50 gün sonra Mella Mustafa Barzani ile konuşurlar. Barzani taraftarları ilk önce şüpheyle yaklaşırlar.
Barzani’nin ilk sözleri “Hayırdır bu dağ başına niye geldiniz? sorusudur. Sait Kırmızıtoprak ve arkadaşları “Kürt halkımızın hizmetine geldik der. Barzani ise “Bizim Türklerle bir tarihimiz var. Yalnız sakın sakın bir Kürdistan parçasında harekette bulunmayın, bişey yapmayın dedi.
Daha sonra Dr Şivan Behdinan bölgesine geçmek istediğini söyler. Dr Şivan, KDP’lilere kuzey Kürtlerinden kimseyi tanıyıp tanımadığını sorar, ama KDP’liler kimseyi tanımıyordu. Ama Türkiye’deki KDP’liler Sait Kırmızıtoprak’ı ve arkadaşlarını tasfiye ederler.
O belgeselde çok önemli belgeler ve tanıklıklar var.
MESUT BARZANİ İLE MOSSAD AJANLARININ FOTOĞRAFI
Örneği Lütfi Baksi diyor ki, “ Mossad ile ilgili kitap okurken fark ettim. Bizim etrafımzı KDP’li Peşmerge kıyafeti ile Mossad ajanları doldurmuştu İşte aşağıdaki fotoğrafa dikkatli bakınız, oğul Mesut Barzani ile Mossad ajanları birlikte poz vermektedir.
BARZANİ ABD’YE HER HİZMETE HAZIR
Yine başka bir belgede 1971 yılında Amman, Ankara, Cidde, Londra, Tahran ve Usun hakkında ABD’nin Beyrut’taki sefareti ile Barzani adına Zayid Uthman görüşür ve şu tekmil verilir:
“68 laşındaki Barzani’in Irak özgürleşmeden vefat etmesi halinde Kürt özgürlük hareketinin radikalleşmesi ve Türkiye’deki Kürt topluluğunun da aynı radikalizmden etkilenmesinden endişe ettiğini dile getirmiştir.
BARZANİ ABD’YE HER HİZMETE HAZIR
Yine aynı tarihli belgede Barzani adına aynen şunlar belirtilmiştir:
“Barzani her türlü siyasi konuda ABD hükümetine danışmaya, ABD politikalarını uygulamaya ve kendi bölgesindeki Amerikan karşıtı unsurları temizlemeye hazırdır.
BARZANİ TÜRKİYE’NİN ÇIKARINA HİZMET EDİYOR
Belgelerle devam edelim. Barzanilerin Türkiye ile ilişkilerinin temeli de o dönemde atılıyor gibi… Çünkü aynı belgede şu dikkat çekici ifadeler kullanılıyor:
“Barzani Kürtleri, Türkiye’deki Kürtleri kendi hükümetlerine karşı kışkırtmaya ya da Türkiye’nin içişlerine müdahale etmeye yönelik bir harekete asla girişmemiştir.
KDP ile ilgili hal mesele bu. E bu KDP 1990’lı yıllarda ise Türk devletinin JİTEM-Ergenekon yapılanmasına angaje olur. ABD’nin politikalarının yerel temsilcisi olur. Saddam rejimi yıkıldıktan sonra ise Federe Kürdistan Oluşumunu kendi nüfuzuna geçirir.
KDP, uluslar arası güçlerin Kürdistan temsilcisi olarak faaliyetlerini sektirmeden devam ettiriyor. Nerede Kürdistani bir kazanım olsa KDP siyaseti onun karşısındadır.
Bunun tarihte çokça örneği var. Şimdi bazıları diyecek ki ama peşmerge hareketi, Saddam rejimine karşı bir mücadelesi vardı.
Doğru, ama ö dönemdeki KDP bu KDP değildi. Bileşimi farklıydı. Gerçekten Kürdistan için Özgürlük mücadelesi veren kişiler, örgütler tek tek KDP’den ayrıldı. KDP, Barzani ailesinin anonim şirketi haline geldi. Bu şirketin hisselerine ise İngiltere, Amerika ve Türkiye ortak oldu. Barzani Ailesi KDP şirketinin yüzde 51’lik hissesine sahip diyebiliriz. Ama yüzde 49’u elinde bulunduran diğer güçler Barzani ailesini ve taraftarlarını kendisine öyle bir bağlamış ki, KDP’yi tarihi boyunca bütün Kürt hareketlerine karşı kullanmışlardı.
KDP TC’NİN TRT 6’SIDIR
Yani KDP sonuç olarak, Kürdistan üzerindeki sömürge devletler ile küresel egemen güçlerinin Kürdistan’daki yerel temsilcidir. Kürdistan’daki ulusal demokratik ve özgürlükçü gelişmeleri barajlamak, sisteme bağlamak için kurulmuş bir parti gibidir. Yani Türk devletinin TRT 6 televizyonu ne ise KDP de Kürtler için odur.
Ya da tersinden bakarsak, TRT 6, Türk devleti için neyse KDP de odur. TRT 6 devlet için, Kürtlerin demokratik taleplerini boğmak, Kürtleri Kürtçe asimile etmek için kurulan bir devlet kurumudur. Yani Kürde küfre edip devlet katında değer kazanan tiplerin toplandığı yerdi. KDP de işte böyledir. Kürtlerin özgürlük ve demokrasi gücünü, halkın özgürlük taleplerini sistem içileştirerek kendisini var eden bir örgütlenmedir. Yani Kürt karşıtıdır. KNK’yi bastığı için ulusal birliğe karşıdır. DİHA’yı bastığı için özgür basına, düşünce ifade özgürlüğüne karşıdır. PÇDK’yi bastığı için demokrasiye karşıdır. Kadın kurumlarını bastığı için Kadın eşitliğine ve özgürlüğüne karşıdır. Rojava’ya saldırdığı için gerçek halk devrimine karşıdır. Hendekler kazdığı için de çukur siyasetinin sahibidir. KDP’den Kürtlere fayda yerine zarar gelir. Bilen bilmeyene söyleye!…
Baki Gül / Kurdistan24.org
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.org – www.navendalekolin.com – www.lekolin.net – www.lekolin.info