23 Ağustos 2015 Pazar Saat 11:12
Kürdistan’da
halkımız, Silvan, Şemzinan, Lice, Varto vb. yerlerde kendimizi yönetmek
istiyoruz’ dediler. Demokratik Öz Yönetimin gereklerini yerine getirme kararını
verdiler. Türkiye faşist sistemi için ‘İleri Demokrasi’ diyen faşist Erdoğan ve
Gladio çetesi, Demokratik Öz Yönetim ilanında bulunan Bakûrê Kürdistan
ilçelerine vahşice saldırmıştır. DAİŞ, Kobanê’ye hangi amaçla saldırdıysa
Tayyip Erdoğan ve Gladio çetesi de aynı amaçla Silvan ve diğer ilçelere
saldırmıştır.
Bu saldırılarla, bir halkın kendisini yönetmesi ile işgal
altında bir ülke ve halk olma gerçekliği arasındaki fark tüm çıplaklığıyla
açığa çıkmıştır. Kürdistan halkı kendisini gerçek anlamda yönetmeye karar
verdiğinde, Türk sömürgeciliğinin gerçek, iğrenç, sömürgeci ve soykırımcı yüzü
açığa çıkmaktadır. Şöyle kardeşiz, böyle Müslümanız, şöyle eşitiz ve böyle
demokratız vb. söylemlerin tümüyle yalan, aldatma ve uyutma olduğu görülmüştür.
Bir halkın en doğal hakkı olan kendini yönetme hakkına böylesine saldırmanın
başkada bir anlamı yoktur.
DAİŞ çeteleri de Rojava’da halkımızın irade olmasını,
kendisini yönetmesini kabul etmemiştir. Sömürgeci egemenliği Türk-İslam sentezi
adına, DAİŞ çeteleri de Arap-İslam sentezi adına Kobanê’ye saldırıp, yakıp
yıkarken tekbir getirmişlerdir. R.T.Erdoğan Gever’de, DAİŞ çetelerinin Musul’da
yaptıkları gibi, Kürtleri yere yatırmış, Kağızman’da, Varto’da olduğu gibi,
gerilla cesetleri ile oynamış, Silvan’da maskeli çetelerini, tekbirler
getirterek, Allahu Ekber dedirterek halkın üzerine yaylım ateşi açtırmıştır.
Rojava’dan sonra Kuzey Kürdistan’da da DAİŞ kendisini Türk gladyosu biçiminde
ortaya koymuştur. Bombalanmış ve yıkılmış evler, yakılmış arabalar tam da Kobanê’nin
küçük bir görüntüsünü vermektedir. DAİŞ çeteleri Kobanê’de Kürtlerin bir Kanton
biçiminde kendini yönetme iradesine saldırmıştır ve tekbir getirerek Kürt
halkının iradesini ezmek istemiştir. Tayyip Erdoğan 1990’larda olduğu gibi
toplum üzerinde etkili olabilecek olan farklı kesimleri özel-kirli savaşının
aktif unsurları olarak harekete geçirmiş muhtarlara ve müftülere kürsüden
çağrılar yaparak Kürdistan’daki din adamlarını birer özel harekât elamanı
olarak görevlendirirken, işgalci çetelerini de tekbir eşliğinde halka ve
değerlerimize saldırmaktadır. Ha Ebubekir Bağdadi! Ha Tayyip Erdoğan! Her
ikisinin de Kürtler karşısındaki düşünce ve hisleri tümüyle aynıdır. Her iki
çete de Kürtlerin kendilerine biat etmesini hedeflemektedir.
TC sömürgeciliğinin Silvan ve diğer ilçelere saldırısı bazı
kesimlerin kendilerini bazı şeylerle oyalamalarına, kandırmalarına da ciddi bir
darbe olmuştur. Gerçek anlamda özyönetimle işgalcilik- sömürgecilik arasındaki
fark tüm açıklığıyla ortaya çıkınca, Türk sömürgeci devleti bunun anlamının
kavramakta gecikmemiştir. Böylesine vahşice saldırmasının temelinde böyle bir
gerçeklik bulunmaktadır.
Tüm bunlardan hareketle bazı soruları sormanın ve cevabının
muhataplarına bırakmanın zamanıdır:
Daha ne kadar Türk sömürgeci işgalini soykırımını gizleyen
meşrulaştıran sistemi kabul edilecektir?
Daha ne kadar öz yönetim adına kendimizi bazı sömürgeci
sistem içi politikalarla oyalayacağız?
Kürdistan halkının tüm yönleriyle kendisini yönetme hakkı
varken, neden kendimizi belediye vb. ile oyalayacağız?
Tüm bunlardan hareketle, Kürtler kendini yönetmenin ne
anlama geldiğini bilincine vararak kendisini oyalamaktan kurtararak öz
yönetimlerini ilan etme bilinç ve kararlığına ulaşmıştır. Kürdistan halkı
özyönetimini ilan etme cesaretini göstermiştir.15 Ağustos tarihi atılımının
31.yıldönümünde böyle bir adım atmak önemli olmuştur. Öz yönetimini ilan eden
ilçeler bu anlamda öncü olma konumundadırlar. Dolayısıyla bütün Kuzey Kürdistan
il, ilçeler ve metropolde yaşayan Kürtler yönlerini bu ilçelere çevirmeli ve
buralara akmalıdırlar.
Türk sömürgeci devleti kendisini Kürdistan’da meşrulaştırmada
epeyce bir mesafe almıştı. Bunu bin bir yöntemle oldukça da geliştirmişti.
Fakat kırk yılı aşan mücadelemiz en son Kuzey Kürdistan ilçelerindeki öz
yönetim ilanları Türk devletinin yüzyıla yakın süreden bu yana kafalarda
meşrulaştırdığı sömürgeciliği çökmüştür. Artık Kuzey Kürtlerinin gözünde Türk
sömürgeciliği, AKP, DAİŞ’le, Saddam’la özdeşleşmiştir. DAİŞ’in, Kobanê’de ne
kadar hakkı varsa Türk devletinin de Kuzey Kürdistan’da, Silvan’da,
Şemdinli’de, Varto’da, Lice’de o kadar hakkı vardır.
Yıllar öncesinde Amed zindanında Hayri yoldaş, bu insan
çığlıklarını unutmayın ‘Kürdistan Vietnamlaşıyor demişti. Şimdide Kuzey Kürdistan
şehirleri Kobanê’leşiyor. Ekranlara yansıyan insan çığlıklarını yakılan yıkılan
evleri, sokaklara çıplak bedeni ile atılmış gerillayı ve gerilla cenazelerinin
üzerinde alçaklık resimlerini çekmiş DAİŞ’leşen Türk askerlerinin görüntülerini
unutmamalıyız.
Türk sömürgecileri ve onun DAİŞ’leşen yöntemleri karşısında Kürdistan
şehirleri halkı Kobanê ruhuyla direnmesini ve örgütlenmesini bilecek ve tıpkı
DAİŞ çetelerinin Kobanê’den çıkarıldığı günkü coşkulu kutlamaları gibi Türk
sömürgeci çetelerinin de, Kürdistan şehirlerinden çıkarıldığı gün, o coşkulu
kutlamalarını yapacaktır. O günlere zorlu bir mücadele ile ulaşılacaktır.
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Herdem Serhildan
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info – www.navendalekolin.com