10 Mart 2016 Perşembe Saat 10:12
Kendisini var eden tüm halklar, inançlar, kültürler adına direniyor
Bir tarihin tekerrür etmesini isteyen kanlı, zalim, despot
bir zihniyetle karşı karşıyayız.
Mıgırdiç Margosyan’ın Tespih Taneleri adlı romanını
okuyorum.
Amed’in en güzel, en kadim yeri olan Sur’u ve soykırımdan
‘kurtularak’ ana, baba ve kardeşlerini kaybedip Sur’a sığınan, yerleşen Ermeni
halkının yaşadıklarını anlatıyor…
Birçok halkın, kültürün, inancın beşiği olmuş bu kadim
kenti, acıların, trajedi ve yok oluşlarla birlikte yeniden var oluşlara da
ebelik eden bu kenti, Margosyan ustanın dilinden, kaleminden tekrardan keşfe
çıkmak insanın bir yandan içini acıtırken bir yandan ise umudunu büyütüyor.
Çünkü
Sur direniyor!
Kendisini var eden tüm halklar, inançlar, kültürler adına
direniyor
2 ayı aşkın bir süredir direnen, var olma savaşı vererek bir
direniş kalesi olan Sur, salyalı TC (Terör Cumhuriyeti) köpeklerinin tank ve
top saldırılarıyla yok edilmek isteniyor
Bir tarih, bin kültür, bin renk, bin inanç, bin umut… top
ve tank atışlarıyla hedef alınıyor
Camilerimizi yakıyorlar, kiliselerimizi yıkıyorlar, havra ve
sinagoglarımızı tarihten silmek istiyorlar
Yüz yıl önceki laneti tekerrür ettirmek istiyorlar
Güzelim dört ayaklı minareyi ayaklarından vuruyorlar
Kurşunlu Camii’ni kurşuna diziyorlar gözlerimizin önünde
Amed’i Amed olmaktan
çıkarmaya çalışıyorlar
Amîda’yı, Dikranagerd’i, Amed’i, Diyarbekir’i kanlı, yeni
bir işgale girişen bu soysuzlar çetesi, yüreğimizin başkentini, rüyalarımızın
kadim mekanlarını, hayal alemimizin masalımsı küçelerini kana boyuyorlar
Buna karşı direnmeyip de ne yapalım?
Bu salyalı TC (Terör Cumhuriyeti) köpek sürüsünü gerisin
geri bin yıl önce geldiği inine göndermeyip de ne yapalım?
Yüzyıllardır bu toprakların her karışına teriyle, kanıyla
emeğini akıtan halklarımıza kan kusturan bu soysuzları tarihin en lanetli
dehlizlerine gömmeyip de ne yapalım?
Neden direniliyor, neden barikat kurulup hendekler kazılıyor
diye soranlaradır sözümüz
At iziyle it izini birbirine karıştırıp her iki tarafa da
çağrı yapanlar, mazlum ve zalimi aynı kefeye koyanlar, işgalci saldırganlarla
direnen yurtseverleri aynı tonda eleştiriye tabi tutanlaradır sözümüz
Korkaklıklarını tarafsızlık olarak deklare edenlere,
Ümitsizliklerini ve gafletlerini yüzlerine taktıkları binbir
maske ardına gizleyenlere,
Direniş gücünü yitirip, burnunun dibindeki direnişi görmeyip
dünyanın diğer ucundaki direnişlere selam salan miyop solcularadır sözümüz
Ruhunu satmakla yetinmeyip en pespaye halleriyle çarşı
pazarda arzı endam eyleyen medyatik kalemşorlara
En ufak itiraz kıvılcımına bile tahammül edemeyen, karanlık
sevici, kan içici vampirlere,
Karanlık AK Saray’daki Drakula bozuntusunun gözüne
girebilmek için cenazelerin başında hatıra fotoğrafı çektirmek için sıraya
girenlere
Katliam ve soykırımların kâbesi’nde tavafa duranlaradır
sözümüz
Zalimin yanında saf tutan, ibriğinden kan damıtan,
masumların postu üzerinde namaza duran abdestli müşriklere, çağdaş Ebu
Cehil’leredir sözümüz
Lafı dolandıranlara, eylemi sulandıranlara, kaçışı
planlayanlara, ihaneti yaşayanlaradır sözümüz
Ağacın kurdu olanlara, keklik soyundan gelenlere, kendini
satanlaradır sözümüz
“DİRENDİK, DİRENİYORUZ ve DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ…
Biz kazanacağız ve sizler de kaybedeceksiniz!
Sadece Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de veya Kürdistan’ın
herhangi bir il ve ilçesinde de değil…
Anadolu ve Mezopotamya’nın her karış toprağında, tüm
Ortadoğu’da ve dünyada biz kazanacağız, siz yenileceksiniz…
Çünkü hiç bir zalimin zulmü payidar olmaz
Çünkü yalancının mumu yatsıya kadar yanar
Çünkü güneş balçıkla sıvanmaz…
Çünkü er veya geç hesap vermesi gereken herkesten
yaptıklarının hesabı sorulur…
Alîşêr Pîran
Kürdistan Stratejik
Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com –
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info – www.navendalekolin.com