26 Kasım 2013 Salı Saat 08:24
Giriş
Uzun soluklu tarihin bize öğrettiklerinden çıkardığımız genel sonuç bize şunu dillendirmektedir: Meta ya da mal fazlası, iktidar ve güç doğurur. Bu da kendi içinden baskı ve zulmü… Baskı ve zulmün de pratik ifadesi savaş, talan ve yıkımdır. Savaşı dayatanlar iktidar güçleri, muhatapları ise yaşamını idame için elindeki – avucundakini de kaybetmek istemeyen toplumsal kesimlerdir. Savaşı dayatan iktidar odağının ana hedefi daha fazla “meta iken, karşısındaki direniş yükseldikçe hedefleri de çeşitlenip geniş bir yelpaze oluşturmaya başlar. Ulusal, toplumsal ve inançsal kimlik, kültür, dil, “cinsel bir obje olarak kadın, siyasal görüş kısacası, insanı ve toplumu var eden tüm değerler güç odağının hedefindedir artık. Saldırıya uğrayan kesimler de artık maddi ve manevi argümanlarla formüle ettikleri bir “dava sahibidir. Bu dava onların direnişlerinin ateşleyicisidir. İktidar da bunu boşa çıkarmak için yapay bir “karşı dava oluşturur. Bununla da yetinmez yapay ve sözde toplumsal “karşı güçler de örgütler. Böylece ortalık iyice karışır.
Bazen de fillerin tepişmesi gibi bir sürü iktidar odağı “meta ve “iktidar savaşına tutuşur. Çimenler, güller ve renkler de onların ayakları altında ezilir. Suriye’de şimdi yaşanan tam da bu duruma tekabül ediyor. Dün itiraz edenler dahi şimdi kabul ediyor ki toplum adına yola çıkan “muhalefet in, zalim iktidardan bir farkı yok. Bu iki güç odağının dışında toplumsal bir “üçüncü çizgi henüz çıkmış değil. Suriye’nin kuzeyi olarak adlandırılan Rojava Kürdistanı hariç. Çünkü Rojava’da halk her iki güç odağına da geçit vermeyerek toplumsal üçüncü çizgiyi inşa etti. Yani aslında hem kurtların hem de kuzu postundaki kurtların yıkım ve talanına geçit vermedi. Elbette bunun da bir bedeli oldu.
Ama Suriye’nin diğer alanlarında tam bir insanlık dramı ve faciası yaşanıyor. Bunun temel nedenlerinden biri de dış ve iç güç odaklarının bu coğrafyadaki “meta savaşıdır. Geniş bir bileşimi ifade eden bu kavramın en önemli bileşenlerinden biri ise kuşkusuz petrol ve doğal gazdır. Biz de bu dosyamızda savaştan ziyade bu “meta yı ele alacağız. Konumuz bir bütün olarak Suriye petrollerinin niceliği, niteliği ve diğer parametrelerini ve bu arada da “kontrol savaşları nın son durumunu kapsıyor. Kuşkusuz petrol her şeyi belirlemiyor. Ama “belirli bir yerinin olduğu da kuşkusuzdur.
AB ve Suriye petrol politikası
Aralarında İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya’nın da olduğu Avrupa Birliği ülkelerinin Dış işleri bakanları, 22 Nisan 2013’te Lüksemburg’daki toplantılarından sonra Suriye’den petrol ithalatı için ambargoyu hafifletip petrol şirketlerine muhalefetten petrol satın almaları için izin verilmesi yönünde anlaşmaya vardıklarını açıkladılar. Toplantıdan sonra basına konuşan İngiltere Dış işleri bakanı William Huge, ‘’bu şekilde Suriye halkına yardım edebileceğiz’’ mesajını verdi. Bu anlaşma yasal bir karara dönüşürse AB petrol şirketleri muhalefetin kontrolündeki bölgelerden ham petrol satın alabilecektir. Peki, Avrupa Birliği kimden, nasıl ve hangi miktarlarda petrol satın alabilecek? Böyle bir kararın silahlı ve siyasi muhalefet üzerindeki etkisi ne olacak ve Suriye’deki iç çatışmayı nasıl etkileyecek?
Hatırlatmalıyız ki 15 Mart 2011’de Suriye’de başlayan gösterilere karşı Beşar Esad yönetimi aşırı güç ve şiddet kullanıp bastırmaya çalıştı. Rejimin kanlı iç siyasetine karşı Avrupa Birliği Suriye’ye karşı ambargo uyguladı ve peşi sıra birçok devlet de Suriye’den petrol alımını yasakladı. Avrupa Birliği, üye ülkelerinin Suriye’den ham petrol ithalatı, satın alınması veya taşınmasını tamamen yasakladı. Ambargo petrol işlemlerine bağlı olacak mali hizmetleri veya anlaşma için kredi vermeyi de yasakladı. Karar, Kasım 2011’den sonra uygulanmaya başlandı.
Avrupa Birliği, 2011 yılından önce Suriye petrolünün asıl ithalatçısıydı. Fransa, Almanya, Hollanda, İtalya ve Avusturya başta olmak üzere AB ülkeleri, Suriye’den ihraç edilen petrolün % 95’ini alıyordu. Resmi rakamlara göre Suriye’nin petrol ihracatı günlük 150 bin varil idi ve bunun % 95’i Akdeniz üzerinden Avrupa ülkelerine ihraç ediliyordu.
(Suriye ham petrol ihracatı)
AB’nin ambargo yasak listesi petrol sektörünü ilgilendiren yatırımları kapsamıyordu ve daha sonra Shell petrol devi Suriye’de çalışmalarına devam etti. Shell, Banyas limanı üzerinden petrol ithalatına devam etti. Ancak bu da fazla sürmedi.
Çatışmalardan önce Suriye’de çalışan petrol şirketleri
Çatışmalar başlamadan önce Suriye Petrol bakanlığının web sayfası üzerinden paylaştığı petrol şirketleri listesinde “11 ulusal ve yabancı petrol şirketi yer almaktaydı. Yabancı şirketler arasında Hollanda’dan Shell, Fransa’dan Total, Hindistan ve Çin’den Birgomo, Kanada’dan PetroCanada ve Hırvatistan’dan INA var idi. Almanya ise Suriye’nin Fırat Petrol şirketiyle ortaklaşa çalışmaktaydı. Ayrıca Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Arap ülkelerinden de şirketler vardı.
Rusya’dan TAN PETROL ve Canadian Stratic Energy, Suriye’nin Deyr ez Zor kenti ile Türkiye sınırları yakınlarında petrol tarama işlemleri yapıyordu. ONVL şirketiyle birlikte Amerikan IPR şirketi de Deyr ez Zor alanlarında çalışmaktaydı.
2009 yılında Fırat petrol şirketinin günlük üretimi 187 Varile ulaştı. Aynı yıl Deyr ez Zor petrol şirketinin günlük üretimi 38 bin varili buldu.
Diğer taraftan England Golf Sands ve Rusya Seyoz Petrol ile birlikte petrol kuyuları açma işlemleri yapmaktaydı.
2011 başlarında Suriye’de petrol sektöründe çalışan şirketlerin listesi ve üretim kapasiteleri şu şekildeydi
Petrol şirketlerinin çalışma alanları
Suriye’de petrol rezervleri
Resmi rakamlar, Suriye’de 1995 yılında günlük petrol üretiminin 600 bin varile ulaştığını ancak 2010 yılında bu üretimin günlük 380 bin varile düştüğünü gösteriyor.
Arap Ekonomik Birliğinin 2008 yılı raporlarına göre Suriye’de 2007 yılı sonu itibarıyla petrol rezervleri 4.15 milyar varil dolaylarındadır.
Suriye resmi haber ajansı SANA, 2011’in ilk çeyreğinde Suriye petrol üretiminin 34,828 milyon varil olduğunu açıkladı. Aynı dönem için doğal gaz üretimi 2,5 milyar metre küp, günlük olarak da 29,6 milyon metre küp olduğu belirtildi.
Suriye’de işletilmemiş petrol alanları
Amerikan araştırma merkezleri Suriye ve Lübnan yakınındaki Akdeniz sularında dev bir petrol ve doğal gaz rezerv yatakları olduğunu açıkladı. Yine aynı merkezlere göre burada 122 trilyon metre küp doğal gaz ve 107 milyar varil ham petrol rezervi bulunmakta. Bunun üzerine Suriye Petrol bakanlığı ülkenin söz konusu bölgesinde ve kıyı sularında üç bloğa bölünmüş petrol araştırma-çıkarma ihalesinin ilanını yaptı. Ancak ülkede başlayan iç savaş nedeniyle petrol şirketleri ihaleye pek yanaşmadı. Yine petrol bakanlığı yedi petrol şirketinin ihale formlarını satın aldığını açıkladı fakat daha sonra hiç bir gelişme yaşanmadı.
(Kaynak: Suriye Petrol Bakanlığı- Bölgeler ve blokların koordinatları)
Suriye Petrol bakanlığı Halep’in 103 km güneyinde 39 milyar ton hammadde olduğunu ve 150 km karelik şist yağı (petrol yağı) bölgesi keşfedildiğini açıkladı ve 7 Temmuz 2011’de ihale çıkardı. Ancak bu konuda da bir gelişme yaşanmadı.
Suriye petrol tüketimi
Suriye dünyada, petrolü en çok tüketen 49. ülkedir. Arabalarda petrol gazının kullanılması kanunen yasak olduğundan Suriye’de tüm arabalar benzin ve mazot ile çalışmaktadır. Ayrıca ısıtmada da çoğunlukla mazot kullanılıyor. Yine iç savaş ile beraber elektriğin genellikle kesik olması nedeniyle aydınlatmada ve arazi sulamasında da önemli oranda mazot kullanılmaktadır. Suriye’de savaş başlamadan önce de ilkbahar ile sonbahar mevsimlerinin sonlarında insanlar ısınma ve arazi sulaması için petrol ofisleri önünde telaşla bekliyorlardı. Bazen, günlerce yakıt temin etmek için kuyruklarda kalıyorlardı. Başlayan savaş durumu daha da vahimleştirdi. Resmi rakamlara göre Suriye’de günlük arıtılmış petrol tüketimi en az 300 bin varil civarındadır.
Suriye’de şu ana kadar biri Humus’ta diğeri Banyas’ta olmak üzere iki petrol rafinerisi kurulmuştur. Bu rafinerilerin günlük kapasitesi 250 bin varildir. Suriye arıtılmış petrol açığının bir kısmını Rusya, Çin, İran ve Venezuella’dan karşılıyor. Arıtılmış petrolü ithal ediyor veya ham petrolü yurtdışına göndererek rafine edip geri alıyor. Söylentilere göre Suriye petrolü ekşi ve ağır olduğu için her rafineri şirketi kabul etmiyor. Suriye’nin günlük arıtılmış petrol ithalatı 60 bin varil iken savaştan önceki ihracatı da 15 bin varili buluyordu.
Doğal gaz
Deyim yerindeyse Suriye, tam bir doğal gaz zengini ülkedir. Bilinen doğal gaz rezervleri 240,7 trilyon metreküptür. Ancak Suriye’de doğal gaz henüz sınırlı olarak kullanılıyor. Evlerde çoğunlukla tüp gaz kullanılıyor. Doğal gazın kullanıldığı en önemli alan ise Şam ve civarı bölgelerde elektrik üretimi amaçlı kurulan santrallerdir. Bu bölgelerde nehir ve barajların olmamasından dolayı elektrik üretim santralleri doğal gazla çalışır durumdadır.
Savaştan önceki yıllarda doğal gazın daha ucuz maliyeti olduğu için kaçak olarak taksi ve pikap gibi arabalarda kullanılıyordu.
Doğal gaz üretimi yıllık 8.94 milyar metreküp. Dêrik (el-Malikiye), Deyr ez Zor ve Humus çöllerinden çıkarılıyor.
Doğal gaz tüketimi yıllık 9.70 milyar metreküp.
Doğal gaz ithalatı yıllık 700 milyon metreküp.
Doğal gaz ithalatı
Mısır ve Suriye arasında 2000 yılında bir anlaşma imzalandı. Anlaşma gereği Mısır doğal gazını Suriye, Ürdün ve Lübnan’a taşımak üzere Arap Doğal Gaz Boru Hattı kuruldu. 1200 km olan bu hat, 2009’da faaliyete geçti. Bu boru hattı üzerinden Suriye, günlük olarak 2,5 milyon metre küp doğal gazı Mısır’dan ithal ediyor ve bu hala devam ediyor. Bu miktar Suriye’de doğal gaz tüketiminin yüzde 7’sini karşılıyor.
2011’den sonra durum
Amerika Enerji Ajansı raporlarında Ekim 2012’ye kadar Suriye’deki petrol üretiminin 2,9 milyar dolar değerinde zarar gördüğü ifade ediliyor. Aynı raporlara göre Suriye’de petrol üretimi yarı yarıya inmiş durumda.
Bu nedenle Suriye rejimi son zamanlarda İran’dan petrol almaya başladı. Medyaya da yansıtıldığı gibi Suriye Süveyş kanalı üzerinden petrol taşıma gemileriyle büyük miktarlarda petrol aldı. Ayrıca Esad’ın Irak Maliki hükümetinden büyük miktarlarda petrol aldığına dair de söylentiler var. Diğer yandan ise Suriye ile Rusya, Irak, İran ve Venezüella’nın enerji dayanışması devam ediyor. Suriye Başbakan eski yardımcısı Kadri Cemil’in Rusya’ya yaptığı ziyaret sırasında Rusya’dan ham petrol karşılığında arıtılmış petrol alınacağı açıklandı.
Petrol alanları üzerindeki kontrol
Bugün Suriye’de petrol alanları üzerindeki kontrol üç farklı tarafın elinde bulunuyor. Bunlar Kürtler, muhalif Araplar ve Esad hükümetidir.
1) Kürt bölgesi
19 Temmuz 2012’de Kürtler kendi şehirlerinde kontrolü ele geçirmek için harekete geçtiler. Suriye’nin en önemli petrol bölgesi Dêrik (El-Malikiye) 21 Temmuz 2012’de Kürtlerin kontrolüne geçti. Dêrik’te günlük 7000 tüp gaz kapasiteye sahip bir fabrika bulunmaktadır. Ağustos 2012’den sonra bu fabrika Kürtlerin kontrolüne geçti ve Halk Savunma Birlikleri (YPG) tarafından korunuyor.
YPG, sonrasında da bölge üzerinde adım adım kontrolü geliştirdi. Şubat 2013’te bölgeden toplanan petrolü ana petrol hatlarına aktaran ve Rimêlan’ın doğusunda kalan Gir Zîro petrol aktarım merkezinde kontrolü ele geçirdi ve rejimi oradan çıkardı.
Mart 2013’te ise Suriye’de petrol şehri olarak bilinen, Dêrik’e bağlı Rimêlan’da kontrolü ele geçirdi. Bu şekilde Kürtler kendi bölgelerindeki petrol alanlarının çoğunun kontrolünü ele geçirdiler.
Suriye tarihi boyunca bu alanlardan çıkarılan petrol gelirinden mahrum bırakılan Kürtlerin ne “Özgür Suriye Ordusu na ne de rejime güveni var. 2013 Temmuz’unda El Kaide’ye bağlı bazı oluşumlar ile ÖSO, bu bölgelere girmeye çalıştıysa da YPG tarafından sert bir direnişle karşılandılar. Aylarca süren çatışmalar sonucunda söz konusu gruplar, verdikleri ağır kayıplardan sonra geri çekilmek zorunda kaldı.
Bu saldırıların AB Dış işleri bakanlarının muhaliflerden petrol satın almaya dönük kararından yaklaşık 2 ay sonra gelişmesi ise vurgulanması gereken önemli bir nokta olmaktadır.
Tüm Kürt siyasi partilerini içinde barındıran Kürt Yüksek Konseyi üyesi İlham Ahmed yaptığı bir açıklamada, ‘’Kürt Konseyinin kararı olmadan hiçbir taraf Kürt bölgesinden çıkarılan petrolü alamaz ve ihraç edemez’’ dedi.
2) Muhaliflerin bölgesi
Deyr ez Zor bölgesindeki petrol alanları genel olarak muhaliflerin kontrolündedir. Ancak aynı bölgede özellikle şehre yakın alanlar ve şehrin batısında kalan alanların bir kısmı hala Esad güçlerinin kontrolünde bulunmaktadır. Kürt bölgesinin aksine buradaki petrol kuyuları bombardıman ve acemice kullanım nedeniyle büyük zarar gördü. Petrolün çıkarılmasında kullanılan araçların çoğu çalındı ve başta Türkiye olmak üzere dış ülkelere kaçırıldı. Muhalifler Ekim 2012’den sonra bu bölgenin kontrolünü ele geçirmeye başladılar. Ancak burada petrol alanları üzerinde kontrol kuran gruplar arasında tam bir kargaşa söz konusudur. Devlet buradaki aşiretlerin silahlanmasına yıllarca göz yumduğu için birçoğu kendi silahlı gruplarını kurup belli alanlarda kontrolü sağladı. Aşiretlere bağlı ve ÖSO olduklarını ilan eden gruplar bu alanlar üzerinde kontrol kurmak için komşu aşiretlerle çatıştılar ve bu çatışmalar gittikçe derinleşiyor. Özellikle bölgenin en geniş iki Arap aşireti olan Bagara ve Teyi aşiretleri arasında defalarca çatışma çıktı. Diğer yandan ÖSO adı altında çatışan belli gruplar bu bölgede belli alanlar üzerinde kontrol kurdu. Faruk ve Tevhid alayları başta olmak üzere irili ufaklı bilinmeyen onlarca grup daha bu hengameye katıldı. Bu gruplar kendi hakimiyet alanlarını genişletmek amacıyla da sık sık kendi aralarında çatışıyorlar.
Bu bölgede hakimiyet kuran bir başka silahlı taraf ise Nusra Cephesi.
Belirtmek gerekir ki iletişim sorunları, bölgede onlarca silah grubun olması ve devam eden çatışmalar nedeniyle Deyr ez Zor bölgesi üzerindeki hakimiyetin kimde olduğu veya grupların durumu için bir harita çıkarmak çok zor.
2011’de Deyr ez Zor bölgesinden günlük 150 bin varil ham petrol çıkarıldığı yönünde bilgiler vardı. Ancak savaştan sonra buradaki kuyular büyük zarar gördü ve üretim çok azaldı. Şu an günlük 40 bin varil çıkarıldığı tahmin ediliyor.
Çıkarılan petrolün büyük bir kısmı iç pazarda satılıyor. Kalan kısmın ise tankerlerle Türkiye’ye taşındığı belirtiliyor.
3) Esad bölgesi
Tedmur çöllerinde kalan petrol alanları üzerinde Esad güçleri hakimiyetinin tam olduğu söylenebilir. Bu çöllerde nüfusun az olması –halkın çoğu göçebe- ve askeri birliklerin bulunması, bu alanlar üzerindeki kontrolü kolaylaştırıyor. Petrol taşıma hattı bu bölgeden geçtiği ve bölge sınırları Humus’a kadar uzandığı için yine bölge Suriye ile Irak arasındaki yegane yol olduğundan Esad’ın burayı muhaliflere kolayca kaptırmayacağı ifade ediliyor. Ancak bu bölgede çok az miktarda ham petrol ve doğal gaz çıkarılıyor. Ayrıca bu bölgeden çıkarılan petrol ile doğal gazın maliyetinin daha yüksek olduğu belirtiliyor.
Hangi bölgeyi kim kontrol ediyor
Esad hükümetin kontrolündeki petrol alanları
Suriye iç piyasasında son durum
Suriye iç pazarında rafine edilmiş petrolü temin etmek oldukça zor. Devlet, kontrolü kaybettiği bölgelere rafine edilmiş petrolü göndermiyor. Zaten Banyas ve Humus rafinerilerinden göndermesi oldukça tehlikeli ve zor. Devlet, parası peşin ödenmek şartıyla isteyene Banyas yakınında yüksek fiyatlar karşılığında veriyor (1 dolar/litre). Ancak yol üzerinde onlarca silahlı grubun kontrol noktalarının olması ve bunların her birinin geçiş vergisi ve komisyon istemesi nedeniyle petrolün uzak bölgelere taşınması hem zor oluyor hem de yüksek maliyet istiyor. Bazen de petrol tankerleri sahipleriyle beraber kaçırılıyor ve bir daha da haber alınamıyor.
Rejim kontrolü dışındaki bölgelerde benzin fiyatı 2,5 dolar civarındadır. Diğer yandan rejimin kontrolü dışında kalan bölgelerden ham petrol iç pazarlarda satılıyor. Bu bölgelerden gelen 12’ye yakın petrol çeşidi bulunmakta ve insanlar rengine göre ayırt ediyorlar. Her bir rengin bir fiyatı var ve her renkteki ham petrol belli ısı derecelerinde ve farklı makinelerde işleme tabi tutuluyor. Örneğin en ucuzu olan siyah renkli petrol ısınmada kullanılıyor ve varili 20 dolar civarındadır. Sarı renkli ham petrol jeneratörler için kullanılırken yeşil renkli olanı benzin amaçlı kullanılıyor.
Görüntüler
Petrol şehri Rimêlan YPG’nin kontrolünde
http://www.youtube.com/watch?v=p0qVY5sPpvE
Kürt Halk Savunma Birlikleri kontrolündeki petrol
http://www.youtube.com/watch?v=puJgcTm5iEk
ÖSO’nun elindeki petrol alanları
http://www.youtube.com/watch?v=4STLxeCTBxM
Muhalefetin petrol aramasında kullandığı yöntemler
http://www.youtube.com/watch?v=NZFljDuBg94
Deyr ez Zor’da Asala tugayı başka bir tugayın elindeki petrol kuyularının kontrolünü ele geçirdi
http://www.youtube.com/watch?v=xdQEgMD_VQ0& feature=youtu.be
27 Nisan 2013: Deyr ez Zor’da bir petrol kuyusu ateşe verildi
http://www.youtube.com/watch?v=3Jci0ecgRUU
18 Ekim 2012: Deyr ez Zor’da petrol boru hatları patlatıldı
http://www.youtube.com/watch?v=1ANZ5v98coc
Eylül 2012: Esad güçleri Deyr ez Zor’da petrol boru hatlarını bombaladı
http://www.youtube.com/watch?v=47dhuZuJgnI
25 Nisan 2013: Deyr ez Zor’a kurulmak üzere Akçakale-Tel Abyad sınır kapısına küçük kapasitede petrol rafinerileri geldi
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded& v=xu6hEGAPwKo
Al Arabiya TV
http://www.youtube.com/watch?v=cnJuhS1kpLc
Deyr ez Zor: Petrol boru hatlarında patlama
http://www.youtube.com/watch?v=hT2_Z1z7pds
Petrol çıkarılmasında kullanılan makineler Türkiye’ye kaçırılırken Azaz ilçesini kontrol eden Kuzey Fırtınası Alayı’nın (Liwa Asifet el-Şimal) paylaştığı görüntüler. Görüntüyü çeken kişi makinelerin Alay tarafından Türkiye taşındığını ve Katar’a gönderileceğini söylüyor
http://www.youtube.com/watch?v=EEVQPqdrDME
Berzan Îso
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info