Dünyada yedi gün yirmi dört saat aralıksız halkına yalan üzerine kurulmuş propaganda eden tek devlet TC’dir. TC tam bir özel savaş makinesidir. Üzerine kurulduğu Türk kimliğini bile yalan propaganda edecek kadar yalancıdır. Bu gerçekliğin yol açtığı sonuçlar da ortadadır; Zavallı Türk halkı adeta düşünemez duruma sokulmuştur. Yoksulluk, işsizlik, açlık ve sefalet içinde yaşaması yetmiyormuş gibi o savaştan bu savaşa koşturulmaktadır.
Yalan, hile, ikiyüzlülük, aldatma bu devleti yönetenlerin karakteridir. Bir oturuşta onlarca yalanı bir arada söyleyecek kadar yüzsüzdür bunlar. Kendi yaptıklarını başkaları yapıyormuş gibi, başkalarının yaptıklarını da kendileri yapıyormuş gibi anlatıp duruyorlar. Örneğin son olarak doğu Akdeniz gerginliğinde Erdoğan ‘baktılar ki tehditle, şantajla, gayri hukuki dayatmalarla sonuç alamıyorlar, Türkiye’yi dize getiremiyorlar masaya döndüler’ derken nasıl da kendisini anlatıyordu!
Bu devlet tam bir komplocu ve çete örgütü haline gelmiştir.
AKP-MHP faşist rejimi ile birlikte artık mızrak çuvala da sığmaz olmuştur. Söyleyecek yalanları kalmadığı için kendi kendini yemeye başlamıştır. Devlet olmakla övünen bu güruh, devlet denilince akla gelebilecek tek bir teamülle de uymamaya başlamıştır. Hukuk, yasa, durumlara, gelişmelere, kişi ve guruplara göre değişmektedir. Oysaki hukuk birazda değişmez olandır. Birilerinin çıkarı için değişmemesi gereken siyasettir.
Türk devletinin Türk halkını kandırması, aldatmasının temel nedeni Kürt halkını inkar etmesidir. Kürtlere dönük yaptığı soykırımı gizlemektir. Dikkat edilirse hemen her gelişmeyi bir biçimde getirip Kürtlere, Kürdistan özgürlük mücadelesine bağlamaktadır. Kürtlerle hiçbir ilgisi olmayan herhangi bir konudaki propaganda kurgusu da bir biçimde Kürt inkarını sürdürme, soykırımın üstünü örtme amacına göre ayarlanmaktadır. Libya’da birileriyle girdiği çıkar çekişmesinde geri adım mı atacak, bunu getirip bir biçimde Rojava Kürdistan’ına, Kürdistan özgürlük mücadelesine bağlayabilmektedir. Bir başarı mı elde etmiş, bunu da yaptığı işgal ve Kürt katliamlarıyla pekiştirmekte bir sakınca görmemektedir. Son olarak Ermenistan Azerbaycan arasındaki savaşta da meseleyi getirip Kürdistan özgürlük gerillasına bağlaya bilmiştir.
Böyle bir devlet aklını yitirmiştir ve atası gibi hastadır.
Bunlar her şeyi bildiklerini, söyledikleri her şeyin yegane gerçek ve doğru olduğunu sanıyorlar. Bunlar dünyada bir tek biz varız ve çıkarlarını savunma hakkı bir tek bizim olmalıdır, geleceği sadece biz düşünmeliyiz mantığına sahipler. Başkalarının böyle düşünme ve politika yapma hakkı yoktur, olamamalıdır şeklinde düşünmektedirler. Bu kafaya sahip oldukları için tüm dünya bize karşı iddiasını hakikatmiş gibi dilendirmekten de çekinmemektedirler. Kolay yalan söylemelerinin bir nedeni de bu düşünce yapılarıdır.
Bunlar dünya devletleri işini gücünü bırakmış bizimle ilgileniyor, bize karşı plan kuruyor saplantısı içindedirler. Aslında böyle düşünmelerinin nedeni güçsüzlükleri, değersizlik duygusu yaşamalarıdır. Eski siyasi ve askeri dengelerin bozulmasının kendilerinde yarattığı şokun dışa vurmasıdır. Kendini pazarlama araçlarını icat etme girişimleridir.
Tüm bu saplantılarına, sapkınlıklarına devlet politikası diyorlar. Halka ise milletimizin geleceğini savunuyoruz adı altında sürekli propaganda ediyorlar. Uzmanlaşsınlar diye hemen her konuda da birkaç on kişiyi konuşturuyorlar. Özel harp dairesi elemanı adamlara güvenlik uzmanı diyorlar. MİT’in kara propaganda dairesi üyesi adamlara gazeteci, analizci, uzman diyorlar. Deprem, sel, yangın felaketlerinde de savaşta da ekonomik sorunlarda da bu adamlar hep uzman olarak konuşturulurlar. Değişmez bu adamların temel işi yaşanan afetleri, ekonomik sorunları, savaşları toplumu korkutmak, devlete bağlamak, haksızlıklara karşı çıkmasını engellemek için saptırmaktır. Yani yalan söylemektir.
Her gün biraz daha sıkışan Türk devleti pusulasını şaşırmış gemi gibi rotasından çıkmıştır. Kendisini akıntıya bırakmıştır. Akıntıyı yaratan ‘fırtına’ onu nereye götürürse oraya gitmektedir. Aslında bu ‘fırtına’ 9 Ekim 1998’de başlayan komplo ile kopmuştu. Komplo Kürt Türk savaşı çıkarmayı temel strateji olarak belirlemişti. Kürtler halk önderlikleri sayesinde ve PKK’nin duruşu ile bu oyuna gelmediler. Ancak aynı şey Türk devleti için söylenemez. PKK Kürt Türk savaşını engelleyince ve kendisini komplonun koparttığı tufanın biraz dışına çıkarınca, komplocu güçler Türk devletini yeniden dizayn ettiler. Erdoğan liderliğinde AKP’yi iktidara getirdiler.
AKP adı altında iktidara getirilenler ve ortakları, PKK’nin Kürt Türk savaşını engellemiş olmasını doğru bulan devlet içindeki kesimleri tasfiye ettiler. Sıra Kürt Türk savaşını engelleme kararı vermiş PKK’yi yeniden bu çizgiye çekmeye gelmiş oldu. AKP-MHP faşist rejimin Kürt halkına saldırmasının asıl nedeni budur. AKP ve yanına aldığı MHP ile kurduğu faşist rejimin amacı, Türk Kürt halkları arasında savaş çıkarmaktır. Bu komplonun asıl amacı olduğu için bunların Kürt soykırım saldırılarına kimse ses çıkarmamaktadır. ABD çok kolaylıkla Rojava kentlerini bunlara işgal ettirebilmektedir.
Komplocular Kürdistan halk önderliğine ve PKK’ye güç getiremedikleri için varmak istedikleri hedefe, Erdoğan Türkiye’sini kullanarak varmak istemektedirler. Askeri olarak Türkiye’nin bu kadar önünü açmalarının nedeni budur. Komplocular Erdoğan-AKP ve ortağı MHP’ye sürekli Kürtleri yok edebilirsiniz diyerek buna inandırmaya devam ediyorlar. Çünkü komplocular ilk günden itibaren Türk devletine ‘size Öcalan’ı öldürme, PKK’yi bitirme, Kürtleri katletme imkanı verdik’ demişlerdi. Bu Türkiye’yi içinden çıkılması çok zor bir duruma soktu. Bu telkinlerle komplocular, Türk devletinin yönünü istedikleri yöne çevirecek bir duruma soktular. Oysaki komplo Kürt ve Türk halklarına karşı yapılmıştı. Kürdistan halk önderliği ve PKK bunu söyledikçe, TC ‘PKK güçsüzleşti, tasfiye oluyor’ şeklinde düşündü. İşte TC bu gerçekliğe inanmadı ya da inanmak istemedi. Bu da Kürtlerin kendisine verdiği şansı çok zorlamasına neden oldu. Ve gelinen aşamada bir Türk katliamı olmasa da Türkiye bölünmenin eşiğine gelmiş oldu.
Mehmet Gören
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi