18 Haziran 2015 Perşembe Saat 18:38
1997’de 28 Şubat Muhtırası ile Milli Görüş çizgisine keskin
bir müdahale yapılmış, çizgide çatlak oluşturulmuş ve başını Recep Tayyip
Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin vb. isimlerin çektiği bir
klik, deyim yerindeyse kuluçkaya yatırılmıştır. 2000 sonrası dönemde kabuğu
gagalayan bu klik, 2002’ye geldiğinde Milli Görüş kabuğunu kırarak, AKP adıyla
siyaset arenasındaki yerini almış ve bu durumu gömlek değiştirme olarak
tanımlamıştır.
2002’de girdiği ilk seçimde yüksek bir oy oranıyla iktidara
gelen AKP’nin ortaya çıkışında rol oynayan aktörler, daha sonraki dönemin
şekillenmesinde de etkili olmuştur. Başta ABD ve AB olmak üzere uluslararası
güçler ve çok uluslu şirketler, geliştirdikleri Büyük Ortadoğu Projesi’nde yer
alacak, Türkiye ve bölgede onların çıkarlarını koruyacak ve kurmak istedikleri
sistemin bir modeli olabilecek AKP projesini geliştirmiş ve iktidara
getirmiştir. Aynı zaman dilimi ve takip eden sürelerde bu model Kuzey Afrika ve
Ortadoğu’nun birçok ülkesinde de geliştirilmiş, farklı adlarla AKP’ler
kurulmuştur. Bu partiler içinden çıktıkları işbirlikçi siyasal İslamcı akımlar
kadar, parti liderleri, programları, bayrakları gibi birçok noktada benzer
özellikler taşımıştır. Örneğin Türkiye AKP’si siyasal İslamcı olan Milli Görüş
hareketinin içinden çıkmıştır ve parti sembolü akkor lambadır. Tunus AKP’si ise
İhvan-i Müslim ve ona yakın hareketlerin oluşturduğu bir partidir ve sembolü
ise gaz lambasıdır. Tüm bu süre zarfında geniş Ortadoğu coğrafyasında bu
AKP’lerden en fazla tutanı ve işlevli olanı muhakkak ki Türkiye AKP’siydi.
Diğerleri gerek bulundukları ülkenin tarihi-kültürel yapısı gerekse de siyaset
geçmişleriyle AKP mayasını tutmadı. Bu ülkelerin siyaset tarihi
diktatörlüklerle doludur. Uluslararası güçler çıkarlarına uygun buldukları
diktatörleri iktidara getirirken, çıkarlarına ters düşenleri ise
geliştirdikleri sert askeri darbeler ile iktidardan düşürmüşlerdir. Türkiye’de
ise yöntem olarak hem darbe hem de uydu parti ve hareketler aracılığıyla
amaçlanan sonuçlar elde edilmiş, edilmeye çalışılmıştır. 1950’li yıllardan
itibaren, özellikle de Menderes ile birlikte Türkiye, uluslararası güçlerin
benzer biçimlerde mayaladığı bir ülke olduğu için 2002’de de AKP mayası
göreceli olarak tutmuştur. Söz konusu mayalanma sadece iktidar partileri için
değil, CHP ve MHP gibi partiler için de geçerlidir. Bu ve benzer partilerin de
AKP gibi mayalı partiler olduğu unutulmamalıdır.
MAYA KÜFLENMİŞTİR
Bu sentetik, GDO’lu mayaların son kullanma tarihleri vardır
ve son kullanma tarihi geçen mayalı partiler çürümekte, küflenmekte ve etrafa
ekşimsi bir koku yaymaktadır. Eğer müdahale edilmezse çürüme derinliğine ve
genişliğine yayılmaktadır. İşte 7 Haziran’da bu müdahale yapılmış, artık çürüme
ve küflenmeyi yaşayan mayalı Türkiye AKP’sinin önü alınmıştır. Mayasında bu
toprakların kadim halklarını, kültürlerini, dinlerini, dillerini ve en önemlisi
de özgürlük ve direniş ruhunu sentezleyen HDP, seçimlerde büyük bir başarı
kazanarak, Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu’nun baş aşağı giden kaderini, halklar
lehine değiştirmiştir. Bu gelişme kimi çevrelerce beklenmedik, sürpriz ve
olağandışı olarak değerlendirilse de aslında gayet bilimseldir ve bir süredir
bölge ve dünya ölçeğinde yaşanan sürecin temel karakterini tekrar ve güçlü bir
biçimde ortaya çıkarmıştır.
Kuantum fiziği ve felsefesini inceleyenler ne demek
istediğimizi bilecektir. Kuantum diyalektiğine göre mutlak düzen diye bir şey
yoktur. Kurulan her sistemin-düzenin bir süresi vardır. Yeni ve başka bir
sistem kurulana dek yaşanan düzensizliğe kaos veya kaos aralığı denir. Temel
belirtileri daha eskilere dayansa da 1970-80’li dönemlerde gelişen, 1990’da
SSCB’nin yıkılışı ile hızlanan ve 2000’ler sonrası zirveye ulaşan kaos-kriz
halinin yoğunlaştığı yer, deyim yerindeyse kırılma noktası Ortadoğu coğrafyasıdır. Adından da anlaşılacağı gibi kaos,
belirsizliği içermekte, neyin, ne zaman, nasıl ve kim tarafından
geliştirileceği kestirilememektedir. Kuantum fizikçi ve felsefecileri Kelebek
Etkisi teorisi ile bu durumu izah etmektedir.
KAOS ARALIĞI-KELEBEK ETKİSİ
Teoriye göre eski düzen-sistemin ömrünü tamamladığı, ancak
yeni bir düzenin daha gelişmediği kaos aralığında, sürece dahil olan en küçük
ve en zayıf olarak görünen aktörler, büyük ve güçlü etkilerde bulunarak sonucu
belirleyebilirler. Bunu açıklamak için de şu örnek verilir dünyanın herhangi
bir yerinde, bir kelebek kanatlarını çırptığında oluşacak titreşim ve hava
akımı, dünyanın diğer ucunda fırtınalara, depremlere ve tsunamilere yol
açabilir. Çünkü klasik fiziğin statikliğine karşın kuantum fiziği evren ve
maddenin bütünsellik ve akışkanlığından söz eder. Her şey çeşitli bağ ve
etkileşimlerle birbirine bağlıdır. Bu halkanın bir ucunda oluşabilecek en ufak
değişiklik, halkanın farklı bir yerinde büyük değişikliğe neden olabilir.
Burada bir mutlaklık ve kesinlikten çok, ihtimallerden söz edilmektedir. Ve
ihtimallerin çokluğu, farklılığı yaşadığımız evrenin temel gelişim
karakteridir.
7 Haziran Genel seçimleri ve ortaya çıkardığı sonuçlara bu
çerçevede bakıldığında, söz konusu sonucun bir Kelebek Etkisi olduğu
görülecektir. Seçimlere daha önce parlamentoda olan AKP, CHP, MHP ve HDP dahil,
20’nin üzerinde parti katılmıştır. Seçim sonucunda 13 yıldır iktidarda olan
AKP, stratejik bir yenilgiye uğramış, bunun sonucunda tek başına iktidar olma fırsatını
kaybetmiştir. Parlamentonun en küçük partisi olan ve devletin resmi
politikasını yürüten güçler tarafından sürekli marjinalleştirilmeye çalışılan
HDP, seçimlerde aldığı sonuçla Türkiye’nin ve bölgenin kaderine çok büyük bir
etkide bulunmuştur. Böylelikle Erdoğan’ın başkanlık hayalleri ve AKP’nin mutlak
hegemonluk arzuları büyük darbe yemiş, gerçekleşme ihtimallerini ortadan
kaldırmıştır. Açıkça belirtmek gerekirse AKP yenilmiştir, ancak yenilen sadece
Türkiye AKP’si değildir. HDP’nin başarısı, aynı zamanda uluslararası güçler ve
çok uluslu şirketler tarafından kurulan, desteklenen Ortadoğu’daki diğer
AKP’lerin de yenilgisi anlamına gelmektedir. Yani AKP projesi, halklar lehine
yenilgiye uğratılmıştır.
MAĞLUBİYET CEPHESİ
Somut olarak ifade edilirse Fas ve Tunus’tan Suriye, Irak
ve Türkiye’ye kadar geliştirilen işbirlikçi ılımlı siyasal İslam stratejisi
başarısız olmuştur. Mısır’da Mursi ve İhvan-i Müslim siyasi olarak yenilmiştir.
Mağrip ülkelerindeki kukla, ılımlı siyasi İslamcı parti ve hareketler
yenilmiştir. Suriye’de El Kaide uzantıları olan El Nusra, DAİŞ ve benzeri çete
yapılanmaları yenilmiştir. Kuzey Kürdistan’da seçim döneminde kanlı saldırılar
ile provakasyonlar gerçekleştiren Hüda-Par yani Hizbul-kontra yenilmiştir.
Güney Kürdistan’da uluslararası güçlerin acenteliğini yapan, kendi kaderini
AKP’nin kaderiyle birleştirerek son bir kaç yılda, özellikle de son seçimlerde
olduğu gibi, 1980’li yıllardan itibaren tüm kritik süreçlerde Kürt Özgürlük
Hareketi’ne ve Kürdistani kazanımlara düşmanlık yapan, saldıran, provakasyonlar
geliştiren KDP ve Barzani yenilmiştir. Hatta denilebilir ki Erdoğan’ın
AKP’sinden sonra en büyük yenilgiyi yaşayan Barzani’nin KDP’sidir. Bu yenilgi
tarihi bir yenilgidir.
İsimlerini sıraladığımız parti ve oluşumların AKP’nin seçim
kampanyasında dolaylı veya doğrudan yer aldığı, gelişmeleri objektif olarak
analiz eden herkes tarafından rahatlıkla görülecektir. Erdoğan ve AKP’si,
Mursi’ye verilen idam kararını seçim meydanlarda kendisi için mağduriyet algısı
yaratmak amacıyla kullanmıştır. AKP, ılımlı, siyasi İslam stratejisinin
fideliği olan İktidar Sünniliği’ni bölgede temel siyasal ve askeri çizgi olarak
geliştirmiş, mezhep kavgasının bir tarafı olmuş ve bunu seçim kampanyasının bir
ayağı haline getirmiştir. DAİŞ ve El Nusra gibi çete örgütlenmelerini başta
Rojava olmak üzere Kürt ve bölge halklarına saldırtmıştır. AKP, bu çete
örgütlemelerini, HDP’ye karşı yapılan saldırılarda tetikçi olarak kullanmış,
bunun sonucunda başta Adana ve Mersin patlamaları olmak üzere birçok kirli,
kanlı komplolar geliştirerek HDP’nin yükselişini durdurmak istemiştir. AKP ve
Erdoğan, Kuzey Kürdistan’da Kürt halkına ve Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı
geçmişte yaptığı saldırılar ve işlediği kalleş suçlar nedeniyle halkımız
tarafından Hizbul-Şeytan veya Hizbul-Kontra olarak adlandırdığı Hizbullah’ı ve
vitrin örgütlemesi olan Hüda-Par’ı, emri altındaki Özel Harp Dairesi
aracılığıyla silahlandırmış ve saldırıya geçirmiştir. Bu çete yapılanması Kuzey
Kürdistan ve Türkiye’nin DAİŞ’i olarak örgütlendirilmiştir. Başta Amed
mitinginde yapılan bombalı katliam girişimi olmak üzere, seçim döneminde Kuzey
Kürdistan’da gerçekleştirilen birçok saldırıda, DAİŞ’vari çete örgütlenmesi
olan Hizbul-Kontra’nın parmağı vardır. Başta Bülent Arınç ve işbirlikçi AKP’li
Kürtler olmak üzere siyasi kontralar, bu çete örgütlenmesini siyasi ve ekonomik
olarak destekleyip geliştirirken, Erdoğan’ın eski JİTEM’ci olan danışmanı ve
danışmanları ise bu çetenin örgütlendirilmesi, harekete geçirilmesi ve
silahlandırılmasında etkin rol oynamıştır.
Barzani’nin KDP’si de benzer bir rol oynamıştır. Örneğin
Barzani ve KDP’si, AKP iktidarına sağladığı ayrıcalıklı konumla petrol, doğal
gaz ve madenleri, neredeyse ederinin onda biri değerinde peşkeş çekmiş, bu
şekilde AKP’nin ekonomi politikalarının sağlam bir dayanağı haline gelmiştir.
Yine Barzani ve KDP’liler AKP Kongrelerine katılmış, yanına aldıkları Şıvan ve
İbo gibi kişilikler ile birlikte Amed’e giderek, AKP’nin propagandasını
yapmıştır. Yine KDP, seçim kampanyasında kullanılması için AKP’ye yaklaşık 2
milyar Dolar tutarında gizli-örtülü “bağış ta bulunmuştur. Tümü somut bilgilere
dayanan bu ve benzeri örneklemeleri daha da geliştirmek mümkündür. Sonuç
olarak, tekrar etmek gerekirse Erdoğan ve AKP ile birlikte tüm bu güçler de,
siyasi olarak büyük bir darbe yemiş ve yenilmiştir.
Yenilgiye uğrayanlar elbette sadece bu güçler değildir. Şer
ittifakında siyasi, askeri, ekonomik, diplomatik vb. alanlarda faaliyet yürüten
birçok güç yer almaktadır. Kazanan ise halklar ve özgürlük mücadelesinde yer
alanlardır. HDP zaferinin arkasında onlarca yıldır yürütülen bir mücadele
geleneği vardır. Yine Kürt Özgürlük Hareketi’nin Kürdistan’ın tüm parçalarında
geliştirdiği mücadele, direniş vardır. HDP’nin arkasında halkların,
kültürlerin, inançların geleceğe ilişkin umutları vardır. Tüm bunları HDP’de
birleştirenler ise Sayın Öcalan ve onun geliştirdiği paradigma vardır. Bu
anlamda en büyük kazananın Sayın Öcalan’ın demokratik ulus projesi olduğunu
söylemek mümkündür. Türk devleti ve AKP hükümeti tarafından 16 yıldır dünyada
bir benzerine olmayan bir tecrit ve çürütme politikası altında tutulan Sayın
Öcalan, geliştirdiği demokratik ulus yaklaşımıyla Kürdistan, Türkiye ve
Ortadoğu’daki sorunlara çözüm önerileri sunmuştur. HDP bu çözüm önerilerinden
biridir ve başarılı bir politika ile hayata geçirilmiş, halklara mal edilmiş ve
sonuç vermiştir. Sayın Öcalan Türkiye siyasetinde böylesine bir güçlü bir hamle
ile halkların iradesini örgütleme ve açığa çıkararak sonuca götürmeye
çalışırken, başta Rojava olmak üzere Kürdistan’ın diğer parçalarında demokratik
ulusun inşa çalışmalarını stratejik-taktik açıdan ve 9 ana boyutuyla
geliştirmenin çabası içinde olmuştur. Rojava devrimi, Şengal, Kobanê, Cizire
direnişleri bunun örnekleridir. Bu devrimin ve zaferin toplumsallaşması ve
kalıcılaşması için tüm halklara mal edilmesi ve Ortadoğu geneline yayılması
gerekir. Ortadoğu devriminin somut koşulları oluşmuştur. Bu devrime öncülük
edecek olan Sayın Öcalan’ın bu paradigması ve Kürt Özgürlük Hareketidir.
KELEBEKLER ZAMANI
Tekrardan HDP’nin seçimlerde aldığı sonuçlara gelecek
olursak bu büyük bir başarıdır ve tarihe yazılmıştır. Ancak bunun bir
başlangıç olduğu unutulmamalıdır. Asıl süreç bundan sonra başlayacaktır.
Yaratılan bu başarı kalıcılaştırılmalı, geliştirilmelidir. HDP’nin parlamentoda
80 milletvekili ile temsil edilmesi tek başına bir gelişme yaratmayacaktır. Bu
gücün toplum içinde geliştirilmesi gereken örgütlenmeye hizmet etmesi gerekir
ve etmelidir. HDP parlamentodaki ağırlığını demokratik ulusun toplumsal
örgütlenmesini geliştirmek için harekete geçirmeli, Türkiye ve Kürdistan’ın tüm
bölgelerinde soluk soluğa bir mücadeleye başlamalıdır. Demokratik siyasetin
öncü gücü olmak, HDP’nin tarihi ve politik misyonudur. Demokratik siyaset,
halkın doğrudan içinde yer aldığı, karar merciilerinde etkili olduğu
siyasettir. Parlamento dar ve elit bir alanla kendini sınırlayan elit, liberal
bir siyaset değildir. Demokratik siyasetin mücadele araçları ve yöntemleri
sadece siyasi partiler ile seçimler değildir. Her türlü meşru halk hareketleri,
eylemselliği, örgütlenmeleri demokratik siyasetin araçlarıdır. Demokratik
siyaset yöntem olarak legaliteyi değil meşruluğu esas almak zorundadır. Bu
legaliteyi göz önünde tutmayacağı, her fırsatta bunun dışına çıkacağı anlamına
gelmez. Ama kendini yasal-kanuni çerçevelerle de sınırlayamaz. Çünkü demokratik
siyaset zaten doğası gereği var olan yasal çerçeveyi değiştirmeyi amaçlar.
Egemenler tarafından halklar ve ezilenler aleyhine oluşturulmuş bu yasallığı
red eder ve buna karşı mücadele yürütür. Bu nedenle demokratik halk
serhildanları da içinde olmak üzere yasa koyucular ve iktidarlar üzerinde baskı
oluşturmanın mekanizmalarını kurmak, geliştirmek ve etkili biçimde kullanmak
demokratik siyasetin başvuracağı ve başvurması gereken yöntemlerdir. Özcesi
kelebeklerin kanat çırpmaya devam etmesi gerekmektedir.
DEVRİM ZAMANI
Devrimciler olarak kapitalist modernite ve onun ulus devlet
güçlerinin nihai olarak yenilgiye uğratılmasının ancak devrimle mümkün olduğunu
biliriz. Bu devrimin yol ve yöntemleri ancak devrimci hareketler tarafından
geliştirilebilir. PKK öncülüğünde geliştirilen Kürt Özgürlük Hareketimiz başta
Kürdistan ve Türkiye devrimleri olmak üzere Ortadoğu devrimine öncülük yapma
iddiasında olan radikal demokratik devrim hareketidir. PKK hem kendisini böyle bir devrim
geliştirmek için sorumlu görmekte, hem de bunu geliştirecek güce sahip tek
harekettir. Bu anlamda Sayın Öcalan’nun 1995’te belirttiği “Partileşelim zaferi
kazanalım söylemi her zamankinden daha fazla anlam kazanmıştır.
ALİŞÊR PÎRAN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info – www.navendalekolin.com
0
21
TR
:” ”
:””
mso-para-margin-bottom:0cm
mso-para-margin-left:14.2pt
mso-line-height-alt:0pt
” “,” ”
:” ”