08 Eylül 2016 Perşembe Saat 10:47
Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın İmralı adasında
ağır tecrit koşulları altında tutulması ve haber alınamamasından kaynaklanan “endişeler
doğrusu insanı kaygılı olmaya itiyor. Çünkü çok iyi biliniyor ki: birbirinden
ayırt edilemez olan, Kürt halkının Önderliğine bağlılık özgür yarınlarına
bağlılık formülü ile bir halk ancak özgür kılınabilir.
Dolayısıyla başta Kürtler olmak üzere, özgürlükçü- çoğulcu
demokrasiye inanmış bütün kesimlerin ortak bir dille, bir an evvel Kürt Halk
Önderi Abdullah Öcalan ile ivedilikle görüşülmesinin önü açılmalıdır. Talepler
her ne kadar dile getirilmiş olsa da AKP ve Kaçak Saray’ın savaşta ısrar ettiği
ve barışa neden yaklaşmadığı da çok iyi anlaşılması gerekiyor.
Kuşkusuz barış, Türkiye’ye kazandıracak AKP ve Kaçak Saray’a
kaybettirecek gerçekliğini ve savaştan nemalanan kompradorların varlığı zaten
bilinmektedir.
Bu hakikat ile Kürt halkının direniş yıldırımına çarpılan,
biat etmeyi kendisine hüner olarak kabul gören
“güzide Türk Başbakan’ı Binali Yıldırım! Ya istiklal ya ölüm nidaları
atarken, barıştan neden korktukları anlaşılmıyor değil. Savaşa kendi
çocuklarını göndermeyenlerin, fakir, emekçi Türkiye halkının çocuklarını
sürükleyenlerin savaştan elbette korkacak hiçbir şeyleri yoktur.
Türkiye halkları bu gerçekliği görmekle yetinmeyerek, en
doğal olan tepkilerini gösterip bu savaş tamtamcılara karşı kafalarını kumdan
çıkarmaları: Mazlum halkın evlatlarını tabutlara, kendi çocuklarına da
gemi(cik)leri reva görenlere karşı “kaderciliği” oynamaktan artık vazgeçmeleri
gerekiyor!
Kürt çocukları bedenleri bombalarla paramparça olurken,
pişkin-pişkin sırıtarak poz vermekten haz duyan Bilal Erdoğan ve besili Binali
Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım’a gökten yıldırım gibi servet indirilmedi ya?
Çok iyi anlaşılıyor –ki, Türkiye’de her kim “milliyetçi
nidalarla nutuk atıyorsa” sonra en
büyük hırsızlık yapan kişi olarak ortaya çıkıyorlar her nedense.
Hırsızlar, çalıp çırptıkları malları kaybetmemek için her
yerde kaos yaratırlar. Daha sonra “Memleket” kan revan haline
dönüşmüş, açlık sefalet, iflas etmeler boy göstermiş, cinayetler, intihar,
boşanmalar, toplumsal cinnet ve depresyon vakaları baş göstermiş umurlarında mı
sanki?
Bunun için varsa yoksa, halkların “haramilere, bezirganlara,
din sömürgecilerine, mafya maskotçulara karşı” bir çatı altında birleşip
sus-pusluklarını bir an evvel bozmaları gerekmektedir.
Türkiye ve halklarının “ayakkabı kutucuklarına sığdırılmayan
euro/dolarla servetlerine servet katan, Singapur’da kumar masasında zar atan
kişilerin babalarına” ihtiyacı yoktur ve Türkiye halkları bu kamburları
artık sırtından atmalıdır.
Anadolu halklarının bileşkesi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a
dönük uygulanan tecritin gerçekliği bilince çıkarılmadıkça, sömürgeci-faşist
zihniyet Türkiye’de egemenliğini sürdürmeye devam ederek, halkların geleceğini
karartmaya devam edecektir!
Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’dan 5 Nisan 2015 tarihinden
bugüne dek hiç bir haber alınamaması, yanı sıra-15 Temmuz 2016’da Türkiye’de
yaşanan “askeri darbe girişimi” akşamında ve şu anda Yunanistan’a “iltica
eden bir grup askerin” bizatihi yer aldıkları, İmralı Adası’nda müdahalede
bulundukları haberleri ardından Kürtler arasında infial yarattı. Bu infial hali
büyümeden ve her yere ateş sıçramadan Kürt Halk Önderi üzerinde uygulanan tecrit
sona erdirilmelidir aksi taktirde Türkiye’yi bekleyen tehlike büyük olacaktır.
Ortadoğu, Kürdistan ve Anadolu’da barışın hükmünü sağlayacak
tek bir gerçeklik var -ki kuşkusuz, O’ da Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün
yaşam bulmasıdır.
İster istenilsin, ister istenilmesin – ister bilinsin, ister
bilinmesin – ister kabul edilsin, ister kabul edilmesin: hakikat ve gerçeklik
hiç bir engelin karşısında aciz bir konuma düşerek ilkelerinden vazgeçmemiştir.
Kürt Halkı da özgürlüğünden asla vazgeçmeyecektir.
Nasıl ki, Kürt Özgürlük Hareketi 1980’lerde Amed Zindan
Direnişi geleneğini yaratarak bugünlere halklaşarak “askeri cuntacılara
nasıl kaybettirdiyse”, 50 Kürt siyasetçinin Amed’de başlattığı
süresiz-dönüşümsüz açlık grevi” ile start alan ve ardından Türkiye zindanlarında
PKK ve PAJK’lı tutsakların da eylemlilik kararlaşması ile büyük direniş “Saray
ve AKP” ye elbette büyük kaybettirecektir.
Unutmayalım, bugünlere halk olma bilincimizi taşıyan nadide
isimleri, Kürtler Doğan, Pir, Durmuşların
direniş geleneğiyle makus tarihe ilk kurşunu sıkan Agitlerin izciliğiyle
Çiyagerleşip, Cizre’de Tunçlaşarak direniş geleneğinde çelikleşti!
Menaf Arslan
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html