06 Eylül 2016 Salı Saat 11:42
TC Devletinin özgür basına saldırılarının ve yoğun
tutuklamalarının yeni bir katliamın habercisi olduğunu sık sık belirtmiştik.
Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisinin dışındaki tüm fikirlere
tahammülsüzlüğünün göstergesi olan özgür basına yapılan saldırıların sonuç
alamayacağını şu an merkezinde bulunduğu devlet aklı daha önce birçok kez
tecrübe ederek gördü. Bu saldırıların geçmişte de uygulandığını, ancak bu
bunların özgür basını sadece daha fazla büyüttüğünü en iyi kanlı sarayının
çevresindeki akıl hocaları tarafından bilinir.
Fakat bu bilinmesine rağmen özgür basına karşı bu denli saldırılmakta,
toplu tutuklamalar yapılmaktadır.
Özgür basına yapılan operasyonların, AKP medyasının yanına
merkez medyayı da alarak Kanlı Saray’dan duyulan “one-two-three sesiyle
sabahtan başlayıp geceye kadar tek elden çıkmış yalanlarına baktığımızda bunun
Cerablus işgali öncesi bir konsept çerçevesinde hazırlandığı görüyoruz.
Darbe teşebbüsünden sonra karşı darbe yapan AKP zihniyeti ve
medyası geçmiş günahlarının, savaş ve insanlık suçlarını Cemaat yaptı söylemine
kendisi de inanmış olacak ki Suriye’de kendisini Uluslar arası kurumlarda
yargılatacak suçları bile PYD yaptı diyebilmektedir. Bunun en ahlaksız boyutu
belgeleri ve faturalarıyla ortaya çıkan nereden alındığından tutun hangi
yollardan kimlere ulaştırıldığına kadar ortaya çıkan kimyasal silah yapımında
kullanılan maddelerin ortaya çıkmasıdır diyebiliriz.
Özgür Gündem, Azadiya Welat, Özgür Gün Tv’nin ekranlarının
karartılması, toplu gözaltı vb yapılan müdahale ve maruz kalınan bu baskı ancak
ve ancak bu faşist güruh karşısında Özgür Basının doğru bir yol izlediğinin en
bariz göstergesidir.
DAİŞ’le yaptığı anlaşmalar çerçevesinde yaptığı Cerablus işgaliyle
ilgili hakikatin anlaşılacağı korkusuyla bu saldırıların daha sürdürüleceği
görülürken buna karşı direnmek yine tarihi bir görev olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Kürdistan ve Ortadoğu coğrafyası tarih boyunca bir çok
diktatör – firavun – imparator için mezar olmuştur. Akad Kralı Sargon’dan,
Babil Kralları Hamurabi ve Nebukadnazar’a, Ramseslerden, Nemrudlardan, Saddam
Hüseyin’e kadar bir çok kişide simgeleşen güç odakları bu topraklarda sonunu
getirdi. Bunlardan hangilerine Kürtler tarafından son verildiğini Saray Eşrafı
araştırdığında efendilerini bekleyen kaçınılmaz sonun ne olduğunu tarih
sayfalarından öğrenecektir. Ancak biz yine de tarihten de bilinen Dehaq’ın
hikayesine işaret edelim: Hikayeye göre Dehaq tıpkı bugünkü gibi her gün iki
Kürt insanının beynini yemeye başlamış. Bu durum epey sürdükten sonra toplum bu
duruma bir son vermek üzere ayaklanmış, zalim Dehaq kendi kanlı sarayında
Saddam benzeri bir sonla ortadan kaldırılmıştır.
Özgür Basının topluma gerçekleri anlatarak bilinçlendirmesi
Kanlı Saray’daki Erdoğan’ı rahatsız etmesi ve bunun sonucunda Erdoğan
çetelerinin toplumun bilinç öğesine – bilgilenme alanına saldırması Dehaq’ların
toplumun beynini yemesindeki ortak yanlarındandır. Dehaq’laşan zulmün kendi doğasında
Kawa’laşmayı beraberinde getireceği direniş kültürünün diyalektikliğindendir.
Bu yönüyle Kawalaşmanın bütün koşulları oluşmuş Kanlı Saray’ın zulmü had
safhaya ulaşmıştır. Geriye kalan Kawaların torunlarının bir bir ellerindeki
ateşlerle meydanlara inmesi ve Kanlı Saray’ı tutuşturabilecek ateşi birlikte
yaratabilmektir. Bize kalan direnmek ve doğacak olan YeniGün’ü Ortadoğu
Halklarının ikinci Newroz’u yapmaktır.
Mafez Arez
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”