14 Kasım 2014 Cuma Saat 13:16
O
gün Amudê’de bulunan ilkokulların tümünde müdürlerin talimatı ile ilkokul
öğrencileri Amudê’nin tek sinemasına götürüldü, Amaç ise Fransızlara karşı
devam eden Cezayir bağımsızlık savaşına destek vermek. Sinemada toplanacak
paralar, Cezayir’e gönderilecekti. Çocuklar, kendilerini oradan bekleyen bir
yangından habersiz olarak, 150 kişilik salona 500 kişi, itiş kalkışla
dolduruldular. Çoğu ilk defa bir film görecekti. Belki de çoğu hayatında sinema
ismini bile ilk defa duyuyorlardı.
Salonda yükselen bağrışmalar, çığlıklar, yükselirken,
sinemanın motor bölümünde bir uğultuyla alevler yükselmeye başlıyor. Çoğu
tahtadan yapılan sinema salonu kısa sürede yangın nedeniyle çöküyor ve 283
öğrenci, halktan birkaç kişinin bütün uğraşlarına rağmen kurtarılamıyor ve
hayatını kaybediyor. . Suriye rejim yetkilerinin yangından sonra hemen gelip
hiçbir şey yapmadan,“ Bu bir kaderdir. Yapılacak bir şey yok açıklamalarında
bulunmuş ancak Kürtler, yaşanan yangının BAAS rejimi tarafından bilinçli olarak
yapıldığı inancı hiçbir zaman değişmedi.
Amudê Sinemasının yakılmasıyla 1950’li li yıllarda,
çıkartılan kanunlar arasında bir paralellik yaşanmaktadır. Türkiye’de uygulanan
politikaların bir benzeriyle Kürtler, her alanda boğulmaya çalışıldı. İlk önce
isimleri yasaklandı. İş yeri, bölge vb. isimlere Arapça zorunluluğu getirildi.
Bunları yerine getirmeyenler ya yüklü bir para cezasına çarptırıldı yada
cezaevine atıldı. Ardından “Arap Kuşağı projesi devreye konuldu. Mahmuri yani
arazileri su altında kalan Araplara bir iskân oluşturmak amacıyla on binlerce
Arap, Derik’ten Serêkani arasında bulunan Cizre bölgesindeki Kürtlerin
topraklarına yerleştirildi. Kürtlerin tarlaları malları zorla alınarak, onlara
verildi. Amaç Kürtleri oradan çıkartıp, bölgeyi Kürtsüzleştirmekti.
Arap kemeri Kuzey Kürdistanı Batı Kürdistandan ayıran
Türkiye-Suriye sınırına Arapları yerleştirerek Kürtlerin nüfussal olarak
birbirinden ayrılması amacını hedeflemekteydi.
Kürtlerin Kimliklerine Arap olduklarını yazdırmaması halinde toprakları
ve köylerinin ellerinden alınarak Arap yerleşimcilere verilmesi gibi uygulaması
sistemli olarak hayata geçirilmiştir. Günümüzde Cizre Kantonundaki Kürtlerin
ellerinden alınarak Arap göçmenlerin yerleştirildiği topraklar büyük bir
toplumsal sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Devrimsel bir sürecin yaşandığı
Rojava’da özellikle de Cizre Kantonunda bu durum hassasiyetini korumakta ve her
an bir provakasyona açık hale getirilerek bir Kürt-Arap çatışmasını da ortaya
çıkaracak bir potansiyele sahiptir.
Mehmet Özcan
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”