Stêrk Tv’de yayınlanan Özel Program’a katılan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kürt halkı için soykırım antlaşması olan Lozan Antlaşması’nın 100. yılında Lozan’da yapılan konferansın çok önemli olduğunu belirten Bayık, konferansta alınan kararların yerine getirilmesi için Kürt Özgürlük Hareketi olarak üzerine düşen rolü yerine getireceklerini belirtti.
Bayık işgalci Türk devletiyle işbirliği içinde olan KDP’ye ilişkin şunları belirtti: Diğer taraftan KDP ve Barzani’nin durumu var. Vicdan sahibi tüm Kürtler KDP ve Barzani’nin sergilediği durumdan dolayı zorlanıyorlar, tepkililer. Çünkü KDP ve Barzani ailesi, Türk devleti ile birlikte hareket ediyor. Tüm imkanlarını soykırımcı devletin hizmetine koyuyorlar ve bunu da yanlış bir şey olarak görmüyorlar. Hatta biz Kürtleri temsil ediyoruz, biz Kürtlere hizmet ediyoruz, diyorlar. Türk devleti KDP’nin yardımıyla Kürt gençlerini şehit ediyor. Bu yüzden halkımızın KDP-Barzani ve Türk devletinin ilişkilerini iyi anlamalı ve yorumlamalıdır. İlişkileri hala da devam ediyor.
Basında da çıktı. Xakurkê’de Türk devleti ve KDP, gerillaya karşı operasyonlar yapıyor. Yine Zap’ta pêşmergelerin kimliklerini alıp, onlara Türk askerlerinin kıyafetlerini giydiriyorlar. Bu şekilde Türk askerinin yanında gerillaya karşı savaştırıyorlar. Türk askerleri Barzanilerin karakolundan çıkıp arkadaşlara saldırıyorlar. Lozan Konferansı yapıldığı o gün, -ki ulusal bir konferanstı, amacı ulusal ittifakın gelişmesiydi- Barzaniler Türk devletinin yanında gerillaya karşı operasyon düzenliyorlardı. Bu yüzden herkes bunların gerçekliğini görmeli ve anlamalıdır. Düşmanla bir olup gerillaya karşı operasyon yapmanın anlamı nedir? Herkes bunun üzerine düşünmelidir.
Kürdistan’da iki çizgi var; biri özgürlük çizgisi, diğeri ihanet ve işbirlikçi çizgi. Başka çizgi kalmadı. Kürtler ihanet ve işbirlikçi çizgide yer alamaz, Türk devletinin yanında yer alamaz, Türk devleti ile birlikte Kürt gençlerinin kanına giremez. Bunun Kürtlükle hiçbir alakası yok. Halkımız da bu gerçeği görmeli ve ona göre tavır almalıdır.
Lozan’ın 100. yılında KDP dışındaki tüm partiler Lozan’da bir araya geldi. Kürt soykırım antlaşmasının yapıldığı yerde birlik fotoğrafı verdiler. Tüm partilerin bir araya gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Lozan’da yapılan konferans neyi ifade ediyor?
Lozan’daki konferans, Kürt halkının tarihinde ulusal birlik için atılmış bir adımdır. Bu sadece Kürt halkı arasında değil Kurdistan’da yaşayan diğer halklar, farklı inançlardan olan insanlar arasında da umut ve inanç yarattı. Lozan, 100 yıl önce Kürtler, Ermeniler, Süryaniler-Asuriler, Aleviler, Êzidîler için bir soykırım belgesidir. Üstü kapatılmış bir komplodur. Rêber Apo Lozan’daki ittifaka karşı mücadele ederek Lozan gerçekliğinin anlaşılmasını sağladı. 100 yıl sonra Lozan’da yapılan konferans, dünyaya Lozan gerçekliğini gösterdi. Kürtler Lozan ittifakının Kürt soykırımını ifade ettiğini ve bu ittifakı kabul etmediklerini, bununla yaşamayacaklarını belirttiler. O ittifakı yırtıp attılar. Lozan konferansı bunu ifade ediyor.
Türk devleti ve işbirlikçileri konferansın yapılmaması için çok çaba sarf etti. Fakat engel olamadılar, güçleri yetmedi. Çünkü Kürtlerin direnişi Kurdistan’ın tüm parçalarında ve yurt dışında gün geçtikçe daha da büyüyor, dostları da artıyor.
O GÜN KDP-BARZANİ TÜRKLERLE BİRLİKTE GERİLLAYA OPERASYON YAPTI
Lozan’daki konferans çok önemliydi. Bu vesileyle konferansta emeği geçen, konferans kararını alan, bunu hayata geçiren herkesi kutluyorum, selamlarımı iletiyorum. Çok tarihi bir çalışma yaptılar, Kürt halkına ve diğer halklara büyük bir hizmette bulundular. Bu yüzden çok önemli bir çalışmaydı. Herkes KDP ve Barzani’nin de katılmasını istiyordu. Hatta bunun için çalışma da yürüttüler. Böylesi tarihi bir günde düşmanın, işgalcilerin yanında değil halkının yanında yer almasını istediler. Herkesin talebi buydu. Fakat KDP ve Barzani ilişkilerini, kaderini Türk devletine bağladıkları için konferansa katılmadılar. Kürtlerin birliğini, özgürlüğünü isteyenler Lozan’daki konferansta bir araya geldiler. Gelmeyen Barzanilerdi. Lozan’da Kürtler konferans yapıyordu, KDP-Barzani de Türklerle birlikte gerillaya karşı operasyon yapıyordu. Kürt halkı Lozan ittifakını yırtıp attı ama KDP-Barzani buna sahip çıktı. Türk devletinin yanında yer almaları, konferansa katılmamalarının anlamı budur.
KONFERANSTA ATILAN GÜÇLÜ ADIMIN DEVAMI GETİRİLMELİ
Lozan ittifakı sadece Kürt halkının değil Kurdistan’daki diğer tüm halkların, farklı inançların inkarı, imhası demektir. Bu yüzden Kürt halkı ve Kurdistan’da yaşayan diğer halklar Lozan Antlaşması’nı kabul etmiyor. Dünyanın artık bunu anlaması lazım. Konferansta alınan kararlar önemli ama bunların hayata geçirilmesi gerekir. Sadece karar almak olmaz, takipçisi olmak gerekir. Bundan sadece PKK değil Kurdistan’da yaşayan tüm halklar sorumludur. Belki herkesin sorumluluğu farklı farklıdır ama herkes sorumluluk almalı ve yerine getirmelidir. Ülkede veya yurt dışında kimin ne kadar gücü varsa ona göre görev almalı ve yerine getirmelidir. Ülkesi, halkı ve insanlık için üzerine düşen sorumlulukları herkesin yerine getirmesi lazım. Sadece konferansla sınırlı kalınmamalı. Konferansta güçlü bir adım atıldı ve bunun devamını getirmek gerekir. Sonuç alana kadar platformlarla veya farklı farklı çalışmalarla bunu yerine getirmek gerekir. Bu herkesin görevidir.
BİZDEN İSTENENİ YAPMAYA HAZIRIZ
Konferansta Kürt Halk Önderi Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için, yine Kürtlerin aralarında büyük bir ittifak geliştirerek ulusal birlik konferansını gerçekleştirmesi için çağrılar yapıldı. Kurdistan’daki en büyük güç olarak bu çağrılara cevabınız nedir?
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Lozan’daki konferansta alınan tüm kararları, yapılan tüm çağrıları esas alıyoruz. Bu kararların pratiğe geçmesi için her anlamda yardımcı olacağız. Kararların hayata geçirilmesi için üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz, bizden istenen ne ise yapmaya hazırız.
Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması için alınan karar çok önemlidir. Herkesin konferanstan bu yönde bir beklentisi vardı. Çünkü Rêber Apo Kürt halkının temsilcisidir. Kürt halkı diğer halklar gibi özgür bir şekilde yaşamak istiyor. Kürt halkının topraklarında kendi kimlikleriyle, kültürleriyle, özgür bir şekilde yaşamak için esas şartları Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması. Rêber Apo İmralı’dan çıkana kadar Kürt halkının özgürlüğü gerçekleşmeyecek. Sadece Kürtler değil Türkiye’de de hiçbir zaman demokrasi gelişmeyecektir. Kürt sorununun çözülmesini isteyen, Kürtlerin özgür yaşamasını isteyen, Türkiye’nin demokratikleşmesini isteyen herkesin Rêber Apo’ya yönelik tecridin karşısında durması lazım. Eğer karşı durmazlarsa ne Kurdistan’da özgürlük ne de Türkiye’de demokrasi sağlanır. Kendisine demokratım, sosyalistim, sanatçıyım, aydınım, faşizme karşıyım, demokrasi ve özgürlük istiyorum diyen herkes bunu esas almalıdır. Demokrat olmanın, sosyalist olmanın, Kürt olmanın ölçüsü Rêber Apo’ya yönelik tecride karşı durmaktır. Bunun dışında bir ölçü olamaz, kimse kendisini kandırmasın. Bu yüzden herkes Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması için mücadele etmelidir. O zaman Kürt sorunu çözüme kavuşur, Türkiye’de demokrasi sorunları çözülür.
ULUSAL BİRLİK GELİŞİRSE KÜRT HALKININ ÖZGÜRLÜĞÜ YÜZDE YÜZ SAĞLANIR
Konferansta alınan bir diğer büyük karar ise, Kürt ulusal konferansının sağlanması. Bu karar da çok önemlidir. Dünyada Kürt halkı kadar parçalanan, dağılan, işkenceden geçirilen, göç ettirilen bir halk olmamıştır. Hiçbir halk, Kürt halkı kadar başkalarının egemenliği altında yaşamamıştır. Bu gerçektir. Bu yüzden Kürt halkı için ulusal birlik çok çok önemlidir. Dünyada birçok halk birliğini kurdu. Belki bazı istisnalar kalmıştır. O istisnalar içinde başta Kürt halkı var. Kürt halkını parçaladılar. Öyle ki Kürtleri takatsiz bıraktılar. Kürt düşmanları bu parçalanmadan cesaret alıyor. Eğer Kürtler arasında ulusal birlik gelişirse Kürt halkının özgürlüğü sağlanır. Bu, yüzde yüzdür.
Bugün Kürtler için iyi bir fırsat var. Evet tehlikeli durumlar da var ama iyi bir durum da var. Eğer Kürt birliği acil bir şekilde kurulursa Kürtler özgürlüğünü elde edebilirler. Bu yüzden konferansta alınan karar çok önemli ve tarihidir. Tüm Kürtler hatta Kurdistan’da yaşayan tüm halklar, bir an önce ulusal birlik konferansının gerçekleşmesi için çalışmalıdır. Eğer Kürtlerin birliği gelişirse o zaman Kürt halkı kazanır, umutları gerçekleşir. Kürt halkı yıllardır mücadele ediyor, ulusal birliğini sağlayarak bu mücadeleden sonuç alabilirler. Herkese çağrım, bu temelde üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeleridir.