Sistemin yarattığı çözümsüzlük, savaş politikaları, gittikçe artan iktidar hırsları, derinleşen cinsiyetçilik, ekonomik krizler en çok kadını etkilemektedir. Özellikle faşist AKP-MHP rejimi döneminde kadın kırımı zirveye ulaştı. AKP-MHP iktidarının kadına olan düşmanlığı, en tepeden aile içine kadar kapsıyor, etkiliyor, büyük bir yozlaşma yaratıyor. Gün geçmiyor ki kadın katliamları gerçekleşmesin! 25 Kasım kadına yönelik şiddetle mücadele gününde bile faşist AKP iktidarı tarafından 380 kadın gözaltına alındı.
Bakurê Kurdistan’da çocuklar da dahil kadına ve genel topluma yönelik tutuklamalar, özel savaş, fiziki boyutta saldırılar bu yıl içinde de devam etti. 2008’den bu yana 20’si çocuk olmak üzere toplamda 42 kişi zırhlı araçlar tarafından ezilerek yaşamını yitirdi. Buna ilişkin açılan davaların birçoğuna da cezasızlık uygulandı, faillere beraat verildi. Genel olarak faşist iktidarın OHAL uygulaması, “güvenlik ve terörle mücadele” adı altında şiddeti kadınlar ve çocuklar üzerinde yoğunlaştırması 2022 yılında daha da zirve yaptı. Bununla paralel olarak asker, polis, korucu gibi failler korundu.
TACİZCİ ÜNİFORMALI OLUNCA AFEDİLİR!
Faşist rejimin tecavüzcülüğüne çok somut bir örnek olarak İstanbul Emniyet Güvenlik Şube Müdürü gözaltına alınan bir kadına tacizde bulundu, kadınlar suç duyurusunda bulundular. Ve birçok saldırının faili olan ‘devlet üniformalı’ kişiler affedildi ya da indirimli ceza uygulandı. Üniformalı olmak direkt cezasızlık ya da ceza indirimi gerekçesi olmuştur. İpek Er cinayetinin faili Musa Orhan, yine Konya’da Merve Küçüktekin cinayetinin faili sözleşmeli er Sabit Türk, Pınar Öztürk cinayetinin faili Cemal Metin Avcı, eşi ve oğlunu öldüren Hayri Mağara vb. daha da isimleri çoğaltılabilecek üniformalı katillerin çoğu Kürdistan’da savaşmış uzman çavuşlar ya da sözleşmeli erlerdir. Üniformalı oldukları ve Kürtlere karşı savaştıkları için bunlara ya ceza verilmemiş ya da cezaları indirilmiştir. Çökertme planı ile yürürlüğe konan uzman çavuşluk yetkisinin temel bir görevi de Kürt kadınlarına her türlü şiddeti ve kırım politikalarını uygulamaktır. Bu bir devlet politikasıdır, toplumu içten çürütme, kadın üzerinden çöktürme planıdır. TJA’nın 2021’de hazırladığı bir rapora göre yıl içinde 75 kadın üniformalıların cinsel saldırısı ve şiddetine maruz kalmıştır. Rosa Kadın Derneği kendilerine bu konuda, Ekim 2020-Kasım 2021 tarihleri arasında 100 başvurunun yapıldığını açıklamıştır. 2022’de bu veriler daha da artış göstermiştir.
6 YAŞINDA EVLENDİRİLEN KIZ ÇOCUĞU FAŞİST AKP-MHP REJİMİNİN ÖZETİDİR!
TÜİK verilerine göre yirmi yıllık AKP döneminde 730 bin kız çocuğu evlendirilmiştir. Zaten en son basına yansıyan 6 yaşında evlendirilen kız çocuğunun durumu faşist AKP rejiminin bir özeti niteliğindeydi. Çocuk işçiliği, fakirlik, açlık sınırlarında yaşama, ırkçılığa ve istismara maruz kalma, tecavüz, devlet ve erkek eliyle öldürülme, tutuklama gibi çok yönlü faşizan saldırılarla çocukluk katledilmektedir.
AKP-MHP rejimi hayatın her alanında sanattan, hukuka, çalışma alanından okullara, ev içinden sokaklara düşünülecek en ayrıntıya kadar kadınlara, çocuklara ve topluma karşı baskılarını yoğunlaştırmıştır. Erdoğan Gezi direnişine katılan kadınlar ve tüm eylemciler için ‘sürtük’ tabirini kullanarak, sahip oldukları cinsiyetçi faşizan zihniyetlerini çok açık bir biçimde ortaya koymuştur.
ZINDAN POLİTİKASI VE EMİNE ANANIN ADALET NÖBETİNE YAKLAŞIM!
Bu yıl içinde yine hasta kadın tutsaklarla ilgili kadın mücadelesi de aktif biçimde geliştirilmiştir. Aysel Tuğluk bu aktif mücadelenin sonucu olarak bırakılmıştır, ancak hala yüzlerce hasta tutsak zindandadır. Genelde kadın tutuklulara, farklı biçimlerde yaptırımlar, çıplak arama, çift kelepçe takma gibi saldırılar, yine cinsiyetçi saldırılar, işkenceler yoğunlaşmıştır. Bununla birlikte Emine Şenyaşar Ananın adalet nöbeti eylemi, yine İstanbul, İzmir ve Amed’de tutuklu anaları öncülüğünde gelişen adalet nöbetleri, tüm faşist saldırılara rağmen mücadelenin bir başka boyutu olarak yıl içerisinde devam etmiştir.
Sistematik geliştirilen saldırılardan biri de Kürt kadın gazetecilere dönük saldırılardı. Bu kapsamda birçok kadın gazeteci 2022 yılında da gözaltına alınıp tutuklanmıştır. Kimyasal silahlar ile şehit edilen 17 yoldaşımızın şahadetinin kimyasal silahtan kaynaklı olduğunu ve araştırılması gerektiğini söylediği için akademisyen Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı tutuklanmıştır. Yine Saliha Aydeniz ve Ayşe Acar Başaran’a dönük tehditler, Saliha Aydeniz’in dokunulmazlığının kaldırılması, Semra Güzel’in tutuklanması ile HDP’li kadın milletvekillerine dönük devlet saldırıları da zirvedeydi. 2022 yılı despot rejimin daha da sayamadığımız yüzlerce uygulamalarına şahitlik etmiştir.
TÜM SALDIRILARA KARŞI KADINLARIN AKTİF MÜCADELESİ GELİŞTİ
Tabii ki tüm bu saldırılara karşı kadınların da aktif mücadelesi gelişmiştir. Kürt kadınlarının öncülüğünde gelişen protestolar, yürüyüşler, toplantılar, eğitim çalışmaları, adalet nöbetleri, Barış analarının ve Cumartesi analarının süreklileşen eylemleri kesintisiz biçimde devam etmiştir. Kadınlar ekonomik, hukuk, iş haklarına kadar birçok alanda daha örgütlü ve hak sahibi olabilmek için örgütlendiler, mücadele ettiler, faşizme ve erkek egemenliğine karşı tavır içinde oldular.
Leyla EGİD