HABER MERKEZİ- Dinci, milliyetçi AKP-MHP terör devleti ve özel savaş rejimi, kendi iktidarının güvencesini yaratmaya, varlığını sağlama almaya ve korumaya çalışmaktadır. Bunu da Kürtlere karşı her yerde bütün imkânlarını devreye koyarak pervasızca, hak, hukuk tanımadan savaşı tırmandırarak yapmaktadır. Burada özellikle en etkili olarak kullanılan alan dinler ve inançlar alanı olmaktadır. Bu anlamıyla iktidarlar tarihin her döneminde olduğu gibi günümüzde de İnançları, Dinleri ve Mezhepleri çelişki ve çatışmanın kaynağı yapmak, iktidarların işlerine geldiği gibi kullanmaktan herhangi bir tereddüt yaşamamaktadırlar. Bu politika ve yürütülen siyasetten Türk, Kürt ve Ortadoğu coğrafyasında yaşayan bütün diğer toplumlar yoğun bir biçimde etkilenmekte, en ağır bedelleri Ortadoğu’da yaşayan toplumlar vermektedir. Savaşın sonuçları en çok Ortadoğu’da yaşayan toplumlarımızın yaşam standartlarına, kadın özgürlük düzeyine, gençlerin ve bütün toplumun eğitim sistemine bakılarak rahatlıkla anlaşılabilir. Özellikle Türkiye’de her gün karşılaşılan bazı olaylar değerlendirilip ele alındığında yine Kürdistan’da yaşanan toplumsal sorunlar irdelendiğinde savaşın gerçek yüzü, yarattığı tahribatlar, insan şekillenmesinde, kültürleşmesinde yaşanan dejenerasyon daha iyi görülebilir diye düşünüyorum.
Son yirmi yıla bakalım işlenen cinayetler, yaşanan intiharlar, hırsızlık, yolsuzluk, haddi hesabı olmayan, yaşamda ve ilişkilerde yozlaşma yani tam anlamıyla bir enkaz haline getirilmiş toplum. Yani bu çağda düşünün insanlar evlerine ekmek götüremedikleri için intihar ediyorlar. Bu noktada örnek olarak verebileceğimiz başta ailesini katledip sonradan intihar edenler oldu. Evinin kirasını ödeyemediği için hırsızlık yapanlar oldu. İnsanlar uyuşturucu, fuhuş gibi en akıl almaz, toplum ahlak ve kültürünün dışında işlere bulaştırıldı. Yine her gün yüzlerce hatta binlerce insan çöpten yiyecek toplayarak kendisini, ailesini besleme çabası içerisinde. Ve bu ülke TÜRKİYE millet! AB üyesi, çok zengin yer altı ve yer üstü zenginlik kaynakları olan, turizmin yoğun olduğu, sanayi, ulaşım, özel sektörün bayağı gelişim gösterdiği, dış ticaret, iç ihracatın yoğun yapıldığı bir ülke. Ama toplum aç, işsiz ve intihar ediyor, cinayet işliyor, çöpten besleniyor.
Peki, neden kimse sormuyor bu ekonomi nereye gidiyor, bu ülkede ne oluyor diye. Bu kadınlar neden binbir zülüm yaşıyor, tutuklanıyor, işkencelere maruz kalıyor. Evde, iş yerinde, sokakta şiddete maruz kalıyor, en ağır yaşam koşulları içerisinde yaşamaya mahkûm ediliyor. Gençler neden kendi toplumsallığından uzaklaştırılmış, kültürünü tanımıyor, dilini bilmiyor? Kimse bunları kendisine dert etmiyor. Çünkü toplum uyutuluyor ve neyle uyutuluyor biliyormusunuz? En iyi bildiğimiz yöntemlerle tabi. Din ve özellikle İslam kullanılarak, beka sorunları şu, bu denerek devletin ve devlet içerisinde de kişilerin çıkarlarına yarayan özel savaşla tabiki. Bir halk, bir topluluk kendi ülkesinde, vatanında, toprağında aç kalsın, hırsızlık yapsın, intihar etsin, çöp toplasın beslensin, fuhuş yapsın ve başkaldırmasın, isyan etmesin, hesap sormasın. Akıl alır şey midir soruyorum? Hani bu toplum eğitim seviyesi yüksek, bilinçli, çözümleyen, hesap soran, irade sahibi olan bir toplumdu. Soruyorum size nerede bu bahsi geçen toplum?. Yok böyle bir toplum. Bunların hepsi yalan çünkü toplum UYUŞTURULMUŞ.
Bakalım son on yıla yakın bir zamandır her gün mesela onlarca cenaze kaldırılmakta Türkiye’de ama insanlar sormuyor. Demiyor bu cenazeler bizim çocukların bunlar nerede öldürüldüler, bu savaş neyin savaşı, kimin savaşı? Biz halk olarak bu savaştan evimize gelen cenazeler dışında nelerin olup bittiğinden haberdar mıyız? Bu öldürülen askerler kimdir, nerelidir, hangi ulustan veya Dindendir kimin umurunda? Kime ne, iktidara ne onların neden umurunda olsun. Onların, yani iktidarların umurunda olacak şey kendi sermayeleri ne alemde, iktidara bağımlı olarak iş yürüten çete gurupları ne alemde, kendi varlıklarının gerekçesi saydıkları savaş, özel ve kirli savaş ne aşamada onların tek derdi bu. Yoksa nasıl ayakta kalabilirler. Toplumu nasıl uyutup kandırabilir, soyup soğana çevirerek onların hakkı olanı bu savaşın hizmetine nasıl koyabilirler, kullanabilirler? Toplum bu anlamıyla dağılmış denebilir ve toplumsal alanda yaşanan dağılmanın yarattığı sonuçları dini kullanarak farklı istikamete doğru yönlendirmesi, özel savaş rejiminin beslendiği temel kaynaklardan biri haline gelmiş.
Toplum bununla nasıl başa çıkacak, yani çıkış yolu nedir? Kürt halkının cephesinden bakarsak onlar için umut var. PKK var çünkü. PKK ve 40 yılı aşan bir mücadele süreciyle Kürt toplumunda bilinçlenme gelişti. Karşı koyuş, ret etme var yine inançlı yani özgürlüğe, iradeye, dile, kültüre sahip olunması gerektiğine inanıyor ve bunun için mücadele ediyor, kahramanca direniyor. Bu anlamda kararlık var. Bütün dünyanın merakla izlediği muazzam bir kadın özgürlük düzeyi ve toplumsal özgürleşme arayışları var. Ama bu kaos Kürt toplumunun yalnız başına direnmesiyle, Kürt kadının yalnız başına mücadelesiyle aşılacak mı? sadece Kürt toplumunun sorunları, krizi görmeleri, değerlendirmeleri yeterli olacak mı? Ki Kürt toplumu içerisinde de ihanete baş koyan, Kürdü ve değerleri peşkeş çeken az da olsa bir kesim var bunu da biliyoruz, görüyoruz. Bu anlamda Kürt ve Türk toplumu olarak yine kadınlar ve gençler olarak özel savaş politika ve siyasetine en doğru, anlamlı ve sonuç alıcı mücadeleyi geliştirebilmeliyiz. Örgütlenmeye, eğitime, mücadeleyi daha ileri bir aşamaya taşırmaya ağırlık vermeliyiz.
Solin BAHAR
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi