16 Nisan 2020 Perşembe Saat 07:30
Eski toplumlara dair kalıntı
bulunan yerlerde araştırma yapan bilim insanlarının ilk baktıkları noktalardan
biri o topluluğun kendi ölülerine nasıl davrandığıdır. Çünkü eğer o topluluk
ölülerine saygı çerçevesinde bir tören yapmışsa, bu o insan topluluğunun
toplumsallığa adım attığının en önemli kanıtlarından birini oluşturur. Yaşamını
yitiren insanlara yaklaşım toplumsal ahlak değerlerinin temellerindendir. Bu
nedenle istisnasız her dinsel yaklaşım bu konuyu çiğnenemez ilkelerinden görmüş
ve temel bir norm olarak ifade etmiştir.
Kuşkusuz bırakalım insanlık
değerlerinden nasibini almayı, bu değerleri yok ederek kendini yaşatmayı
düşünen zihniyetler topluma bu açıdan saldırmakta da bir sakınca görmezler. Ne
kadar alçalırsak o kadar toplumu egemenlik altında tutabiliriz, o kadar
korkutabiliriz diye düşünenler ölen bedenlere de saygılı davranmazlar. Onların
bunu kavrayabilecek, buna anlam vermelerini sağlayacak bir manevi dünyaları söz
konusu değildir. Çünkü onların baskı ve zulme dayanan iktidarlarını sürdürmek
dışında bir ilkeleri yoktur.
AKP-MHP faşizminin son halkasını
oluşturduğu işgalci Türk faşist geleneğinin ölülere nasıl hayasızca davrandığı
tarihle sabittir. Yüz yılın başında Kürt halkına ve diğer halklara yönelttiği
soykırımlarla katlettiği insanları toplu mezarlara gömerek bu yüz kızartıcı
geleneği modern döneme taşıyan Türk faşistleri, özgürlük hareketinin mücadeleyi
yükseltmesiyle beraber ölen devrimcilerin bedenlerine yönelik her tür saldırıyı
geliştirdiler. 90’lı yıllar boyunca sömürgeci TC devleti ölü bedenlerden parça
koparmaktan, bedenleri halkın içinde çeşitli şekilde sürüklemeye kadar
bırakalım yapmayı, zerre vicdan sahibi olan insanların düşünmeyeceği işkenceler
yaptı. Bununla halka kendilerince gözdağı vermenin yanında sadist duygularını
tatmine girişti. Cani ruhlu faşistlerin tıyneti bu işkenceleri yapmaya uygundu.
Köksüzlük, etik yoksunluğu onların mayasıydı.
2015 yılıyla beraber soykırım
saldırılarına başlayan AKP-MHP faşizmi bu insanlık dışı uygulamayı savaşın daha
başında tekrardan çok yoğun bir şekilde devreye koydu. Ekin Wan yoldaşın cansız
bedeninin ahlaksızca teşhiriyle başlayan bu saldırı dalgasını halkının öncü
savunucusu Hacı Birlik’in bedenini Şırnak caddelerinde sürükleyerek devam etti.
Faşizm yaşamını yitiren bedenlere saldırıyı temel bir savaş yöntemi olarak
seçti. Çocuklardan yaşlı analara kadar öldürmekle yetinmediler, işkencelerini
ölümlerinden sonra da devam ettirdiler. Faşist ittifak mezarlıkların
bombalanmasından, cenaze merasimlerini yasaklamaya, bedenleri ailelere teslim
etmeyerek yıllarca morglarda tutmaya kadar cansız bedenlere saldırının pek çok
farklı türünü pratikleştirdi.
Gözü dönmüş faşistler bu suç
sicillerine Dersim’de 3 yıl önce şehit düşmüş bir kahraman bir gerillanın, Agit
İPEK (Kemal Berxwedan) yoldaşın naaşını ailesine posta yoluyla göndererek
çirkef bir örnek daha ekledi. 3 yıldır ailesine teslim etmeyerek zaten işkence
ettiği bu Kürt gencinin bedenini sıradan bir nesne muamelesi yaparak kargoya
veren zihniyet bu yaptığı ile faşist zihniyetin düşkünlükte sınır tanımadığını
bir kez daha gösterdi. Bu şekilde sadece şehidin ailesini değil, tüm Kürt
halkını aşağıladığını bile bile bunu yaparak çirkin yüzünü tüm insanlık bir
hastalık ile didişirken göstermekten çekinmedi. Bu sistem işte bu denli insanlığın
yüz karası bir rejimdir ve düşüncesi ne olursa olsun asgari ahlaki değerlere
sahip herkesin bu faşizme dur demesi gerekmektedir. Bu noktada farklı
beklentilere girmenin ne kadar yanlış olduğu bu şekilde bir kez daha açığa
çıkmıştır. Faşizme verilecek tek cevap topyekûn direniştir.
Bu olayı faşist sistemin bir
piyonun kendi iradesi ile yaptığını düşünmek gaflettir. Ortada bireysel bir
psikopatlık değil, sistemleştirilmiş bir ahlaksızlık vardır. Bilinçli bir
politika çerçevesinde soykırım amacına göre hareket edilmektedir. Kürt halkını
ortadan kaldırmaya ant içmiş Erdoğan ve Bahçeli faşist sürülerini dört bir
koldan Kürt halkının üstüne sürmektedir. Bu sistem Kürt halkının tüm
değerlerini ayakları altına alabileceğini göstermek için ölü bedenlere bu tür
uygulamaları reva görmektedir. Öte yandan ne yaparlarsa yapsınlar karşılarında
boyun eğmeyen Kürt halkından bu şekilde intikam almaya çalışmaktadır.
Kürt halkının öncülerinin cansız
bedenine bile saldırmaları aynı zamanda onlardan ne kadar korktuklarını ve ne
kadar aciz olduklarını da göstermektedir. Korkmakta haklılar. Korkmalılar,
çünkü insanlığa karşı işledikleri bu suçlar cezasız kalmayacaktır. İnsanlık
değerleri yakalarını bırakmayacak, bu zihniyetin kökü er geç kazınacaktır. Kürt
halkı, Kürt gerillası ve tüm antifaşist güçler artık tükenmiş olan AKP-MHP
faşizminin iktidarını başlarına yıkacak ve bu suçlardan insanlığın ortak
vicdanında zaten mahkûm olmuş faşist sürülerden hesabı mutlaka soracaktır. Bu
Kürt gerillası ve tüm anti faşist güçler için sadece tertemiz bakışları ve
içten konuşmasıyla halkın zihnine kazınan Kemal Berxwedan arkadaşa değil, tüm
insanlığa karşı temel borçtur.
Yasin KILIÇKAYA
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html