Bu köşeyi okuyan okuyucularımız birçok konuda yaşanan gelişmelerden önceden haberdar oldular. Bunlardan biri de KDP’nin Türk devletiyle ilişkilerinin yol açtığı gelişmeler oldu.
Birkaç oy önce Mesrur Barzani’nin Türk özel savaşının AKP hükümetiyle devreye koyduğu yöntemlerini taklit eden bir politika izlediğini yazmıştık. Bilindiği gibi AKP kendini devlet, devletin yönetimini kendi hükümeti ve hem devlet hem hükümetin birinci derecedeki temsilcininse Erdoğan olduğunu herkese kabullendirmeye çalışıyor. Bu amaçla Erdoğan’ı, AKP’yi ve hükümetini eleştirmeyi, Türk devletini eleştirmekmiş gibi algı yaratmak istiyor. Yanlışlarına karşı gelip kabul etmemeyi de Türk devletini kabul etmemekmiş gibi yansıtıyor. Bu emelini topluma kabullendirmek için Türkiye’de yüzde doksan yedisini kontrol ettiği basını kullanıyor.
İlginçtir aynı yol ve yöntemi Kürtçe olarak Mesrur Barzani’nin hükümet başkanlığındaki KDP yapıyor. Son birkaç aydır gerilla alanlarına dönük kuşatma faaliyetlerine karşı Kürt halkı ve birçok çevre rahatsızlığını dilendirince KDP üst yönetiminin AKP taklitçisi olduğu çok daha net görülmeye başlandı. Bilindiği gibi özel psikolojik savaş siyasi yalan söyleyerek toplumu aldatmaktır. Gerçekleri saptırmaktır. Hemen her gün yeni bir iddia ile halkın kafasını karıştırmaktır.
KDP üst yönetimi, KDP adına konuşan propagandacıları ve basını son aylarda PKK’ye büyük iftiralarla saldırıyor. Bu iftiralarının en çok dilendirileniyse PKK’nin Başur Kürdistan statüsüne karşı olduğu, zarar verdiğidir. İkincisi ise PKK ve destekleyenlerinin Kürdistan bayrağı dedikleri bayrağa saygı göstermediği ve kabul etmediğidir. İnsan bunları dinleyince insaf demekten başka söz bulamıyor. PKK’nin tüm etkinliklerinde mevcut Başur hükümetini sembolize eden bayrak zaten kaldırılıyor. Çoğu zaman en önde de oluyor. buna rağmen yalan söyleyenler ancak Türk MİT’inden para alarak konuşanlar olabilir diyorum.
Başur’un statü kazanmasında PKK’nin en az KDP kadar rolü vardır. Bunun nasıl olduğunu başka bir yazıya bırakabiliriz. Zaten bunun nasıl başarıldığı da çok sık ifade ediliyor. KDP’nin ‘PKK Başur’un statüsüne karşıdır, zarar veriyor’ iddiası külliyen yalandır. KDP bu söylemiyle Türk devletiyle içine girdiği işbirlikçiliğini ve Türklerin Kürt düşmanlığının üstünü örtmeye çalışıyor. Çünkü azıcık vicdan ve namus sahibi olan her Kürt biliyor ki Başur’un resmi statüsüne bu dünyada sadece Türk devleti karşıdır. Bakın, 1992’den beri TC resmi olarak hiçbir zaman ‘Başur Kürdistan Özerk Bölgesi’ ya da ‘Başur Kürdistan Hükümeti’ sözünü kullanmamıştır. Bu söz kimi solcular dışında basınlarında yer almamıştır. Alamaz da. TC resmi dili ve basını Başur için ne diyor; Irak Bölgesel Kürt Yönetimi. Yani Basra, Bağdat ya da Musul vilayetleri yönetimi gibi. Kürtlüğe atıf vardır. ancak Kürtlerin siyasi bir yönetim bölgelerinin Kürdistan olarak var olduğunu kabul etmiyorlar. Peki PKK resmi dilinde, açıklamalarında basınında ne deniliyor; Başur Kürdistan. Kaldı ki Başur Kürdistan adı da PKK edebiyatıdır. Bunun anlamı diğer parçalarında olduğunu ilan etmektir.
KDP’nin ‘PKK Başur Kürdistan statüsünü tanımıyor, zarar veriyor’ iddiası aynı zamanda gerilla alanlarını neden kuşatmaya çalıştığını da açıklıyor. Fakat yukarıda da belirtiğimiz gibi bu kocaman bir yalandır. Şayet KDP ben ‘Başur Kürdistan statüsünü tanımayan ve zarar veren bir gücü kuşatıyorum’ diyorsa en başta Türk devletini kuşatması gerekmez mi? Fakat bırakın Türk devletini kuşatma Başur’u TCye işgal ettiriyor. Yani Başur Kürdistan’ı tanımayan bir sömürgeciyi topraklarımıza çağırıyor, sömürgeciliğe karşı savaşan ve Başur’da içinde olmak üzere Kürdistan’ın diğer parçalarının haklarına kavuşmasını isteyen bir gücü de kuşatmaya alıyor. Kusura bakmayın ‘biraderler’ sizin konumunuz, siyasettiniz mevcut haliyle Kürtlere TC’den de fazla zarar veriyor. Söylediklerinize kendiniz ne kadar inanıyorsunuz bilmem ama Kürtler öfke duyuyor.
Yarın; KDP’NİN SÖYLEDİKLERİ YALAN, YAPTIKLARI DÜŞMANA HİZMET -2-
Mehmet GÖREN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi