Daha önceki yazımda KDP-AKP ilişkilerine genel çerçevesi ile değinmiştim. O yazıyı yazdıktan sonra haber bültenlerini takip ederken önüme bir yazı çıktı. Ömer Özkızılcık adlı bir özel savaş elemanının ORSAM adlı bir yayın organında kaleme aldığı ve KDP-AKP ilişkilerine vurgu yaptığı bir yazı. Bu yazı hem geleceğe dair AKP-MHP faşist ve işgalci iktidarın ne yapması gerektiğine ilişkin hem de AKP-MHP faşist işgalci iktidarın KDP ilişkilerinin düzeyini ele aldığı bir yazıydı. Şüphesiz SETA, ORSAM vs. gibi kuruluşlar AKP döneminde kurulan ve MİT ile bağlantılı kurumlardır. Bu kuruluşların Özel Savaş faaliyetlerinde ciddi bir etkinliği bulunmakta ve kuşkusuz iyi okunursa aslında özel savaş politikaları iyi anlaşılabilir.
KDP’nin Özgürlük Hareketine karşı nasıl kullanıldığı ve bundan sonra daha aktif nasıl kullanılacağı da beklenen bir husustur. 17 Nisan tarihli yazıda KDP’nin ZAP operasyonunda nasıl bir rol oynadığını şu ifade ile belirtmiş: ‘’Peşmerge güçleri PKK’ya karşı aktif bir rol oynamış ve örgütün güneye kaçma yollarını kapatmış, lojistik hatları kesmiştir ve istihbarat iş birliği sağlamıştır. Hatta TSK’nın geçtiğimiz aylarda kışın gelmesiyle geri çekildiği bazı mevzilere, terör örgütü PKK gelmesin diye Peşmerge güçleri yerleşmiştir.’’ İstihbarat iş birliği dediği olgu aslında direkt ajanlıktır. Mesud Barzani, oğlu Mesrur Barzani, yeğeni Neçirvan Barzani her Ankara’ya gittiklerinde MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın ayağına gidip bilgi paylaşımında bulunduğu bilinmektedir. Normal devlet bürokrasilerinde istihbarat paylaşımları ya da iş birliği istihbarat kurumları arasında yapılır, devlet ya da hükümet yöneticileri arasında değil. Tarihte ajanlaştırılmış Başbakanlar, Bakanlar olmuş ancak hiçbiri direkt ya da açıktan bir istihbarat bürosuna gidip o ülkenin istihbarat şefi ile görüşmemiştir. Barzani ailesi bunu çok aleni yapmaktadır. Peki bunu kendisini Kürt milliyetçisi gören KDP yandaşları, trolleri görmüyorlar mı? Nasıl olur da kendisini tek Kurdi ve Kurdistani parti olarak gören KDP, Kürt düşmanı sömürgeci bir devlete bu kadar yardakçılık yapar, işbirlikçilik yapar? Bunları görmemek için kör olmak lazım. Muazzam bir ajanlık durumu var ve bu objektif değil sübjektif ajanlık durumudur. Bir yandan yukarıda belirttiğim yazı diğer yandan Mesrur Barzani’nin aşağıda belirttiğim açıklaması. Tam bir deve kuşu misali.
Mesrur Barzani’nin bir iftar yemeği programında “Bizler her zaman tüm bu partilerin yanında olduk ve Kürdistan Bölgesi’nin savunulması gerektiğine, Kürdistan vatandaşlarına hizmet etmeye inanan tüm vatansever güçlere birlik beraberlik çağrısında bulunduk. Tüm farklı sınıflar ve inançlara hizmet edeceğimize inanıyorlarsa, yolsuzlukla mücadeleye ve vatanseverliğe inanıyorsa, biz her zaman onlarla birlik olacağız. Ancak vatana ihanete, yolsuzluğa, teröre, korkutmaya, haraca veya insanları kendi çıkarlarımız için kullanmaya asla ortak olamayız. Hizmetinizde olacağımızı söyledik ve Allah yardım ederse sizlere hizmet etmeye devam edeceğiz.’’ Bu tarz bir açıklama yaptı. Peki bunu kime söyledi, kimi kast etti? İsim vermeden YNK’ye yüklendi. Peki bu açıklaması ne kadar samimidir. Bir bir ithamları açalım:
Bir; vatana ihanet kavramını kullandı. Güney Kürdistan’da 100’e yakın Türk işgalci ordusuna ait üssüne izin verdi. Diğer bir yandan istihbaratî olarak da en üst yönetiminden en alt yönetimine kadar MİT ile ilişkileri var. İstihbarat kurumu PARASTIN’ı saymıyorum bile. Bu kurumu MİT yönetiyor desem abartılı olmaz.
İki; yolsuzluk kavramı. Hoşyar Zebari KDP’nin Bağdat temsilcilerindendi. Yolsuzluktan dolayı Parlamentodan atıldı. Petrol ve Başurê Kurdistan’ın emekçi ve işçilerinin maaşları verilmemektedir. Bağdat’ın düzenli olarak gönderdiği maaşlar KDP ve Barzani ailesi tarafından çalınmaktadır. Hewlêr Hükümet binası önünde birçok yurttaş Barzani ailesinin yolsuzluklarının getirdiği yoksulluktan kaynaklı bedenlerini ateşe verdi.
Üç; Terör kavramı. DAİŞ ile kirli ilişkilerinin en somut örneği Şengal’dir. MİT’in paramiliter örgütleri ile işbirliği Efrin’den Serêkani’ye oradan da Türkmen cephesi denilen MİT yapılanması paramiliter örgütlere maddi ve askeri destekleri ortadadır. MİT bir terör yapılanmasıdır ve bu yapılanmanın Güney Kürdistan ayağı da kesinlikle KDP/Parastın’dır.
Dört; haraç kavramı. Güney Kürdistan’ın Hewlêr ve Dohuk şehirlerinde işyeri ya da şirket açan her yabancı ve yerli firma Barzani ailesine haraç vermek zorundadır ya da bu aileyi dolaylı olarak ortak etmek zorundadır.
Beş; korkutma kavramı. Bugün Başûr halkı korku imparatorluğu ile yönetilmektedir. Demokratik hiçbir eyleme izin verilmemektedir. Onlarca gazeteci tutuklu, yüzlerce yurttaş fikirlerini dile getirdiği için tutukludur. Metina operasyonlarında Şeladizê halkının faşist işgalci TC rejiminin askeri üssünü basan onlarca Kurdistanlı genç gözaltına alınıp işkencelerden geçirildi. KDP karşıtı bir çok kişi Parstın tarafından kaçırılıp kaybedildi.
Altı; çıkarcılık. KDP için Kürdistan yoktur Barzani ailesi vardır ve Başûr’daki tüm imkanlar Barzani ailesinin çıkarları doğrultusunda kullanılır. Başûr halkı Başûrê Kurdistan’ın tüm zenginliklerinden mahrumdur. KDP işgalci faşist TC rejimine yaranmak için onlarca Kuzey Kürdistanlı yurtseveri MİT’e teslim etmiş ve MİT de bunu özel operasyon olarak kendi kamuoyuna yutturmaya çalışmaktadır. Kendi çıkarları için onlarca Bakurê Kurdistanlı yurtseveri faşist TC rejimine teslim etmiştir.
Yedi; ulusal birlik kavramı. Ulusal birliğin önündeki en büyük engel KDP ve Barzani ailesidir. Önder Apo ulusal birlik çağrılarını yaptığında bu çağrıları hiçe sayan hatta ulusal birlik çalışmalarını engelleyen ve karşı çıkan KDP idi. KDP’nin ulusal birlik yönünde her hangi bir girişimini gören, duyan, okuyan var mı? Şahsen ben görmedim. Son süreçlerde Bafil Talabani tekrardan gündeme getirmektedir. PKK’nin gündeminden hiç çıkmadı. PKK, KDP’yi ulusal birlik çizgisine çekmek için çok çaba harcadığını herkesçe bilinmektedir. PKK Yürütme Komite üyesi Murat Karayılan STÊRK TV’de yayınlanan bir röportajında Mesud Barzani’ye mektup yazdığını ancak mektubuna cevap alamadığını belirtmiştir. KDP bu mektubu yalanlamadı, aksi bir açıklama da yapmadı.
Şimdi tüm bu yukarıda belirtilenlere baktığımızda Mesrur Barzani hangi ciddiyetle böyle konuşabiliyor? Tam bir Erdoğan taklidi adeta. YNK de Mesrur Barzani’ye cevap niteliğinde bir açıklama yaptı. Açıklamanın en çarpıcı yeri ise “Asıl topraklarını satanlar Türkiye’nin Hewlêr ve Duhok arasına yüzden fazla askeri üs kurmasına izi veren, yurttaşların şehit düşürülmesine göz yuman ve Kürdistan doğası ile ormanlarının talan edilmesine zemin hazırlayanlardır. 9’uncu kabine başkanının siyaset, ekonomi, diplomasi ile ortak çalışma hakkında yaptığı açıklama ve tutumu Kürdistan Bölgesi’ni karanlık bir tünele sürüklüyor.’’ Şeklindeki açıklamalardır. Bu pasajda YNK, KDP’nin ihanetçi durumunu çok özce dile getirmiştir. KDP bürokrasisi içinde birçok kişi Barzani ailesinden rahatsızdır. Ancak ya ekonomik çıkarlar ya da güç dengelerinden kaynaklı Barzani ailesine ses çıkaramıyorlar. Ancak eğer YNK ve Bafil Talabani duruşundan ödün vermez ise ve ulusal birlik için ciddi bir adım atarsa Başurê Kurdistan’da dengeler KDP aleyhine değişecektir. Türkiye ve Bakur’e Kürdistan’da gerçekleşecek seçim,bu durumu daha da netleştirecektir. Bunun için 14 Mayıs seçiminin muhalefetin ve demokrasi güçlerinin başarısına bağlı olarak KDP’nin bu azgın saldırgan tutumunda bir değişiklik yapma gerekliliğini doğuracaktır. Ancak bu durum KDP ve Barzani ailesi için çok geç olacaktır.
Karker ASO