23 Nisan 2010 Cuma Saat 13:52
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
” ”
Öcalan, “AKP’nin sunduğu anayasa paketinin desteklenmesi tek
şarta bağlıdır. Tek bir şartla bu anayasa paketi desteklenmelidir, o şart da
şudur: Demokrasi ve İnsan Hakları Şartı. En önemli ve en genel başlık
demokratik anayasadır dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla görüştü.
Edinilen bilgilere göre görüşmede son siyasi gelişmeleri değerlendiren Öcalan,
Kürtlere ilişkin “Bundan sonra hiçbir güce ihtiyaç duymadan kendi öz
savunmalarını geliştireceklerini söylüyorlar. Öz savunma başta olmak üzere
siyasi, sosyal, kültürel her alanda örgütlenmelerine ağırlık verecekler.
Örgütlü oldukları her tarafta Suriye, İran, Irak, Türkiye, Avrupa, her yerde öz
savunma örgütlenmelerini de içeren siyasal, sosyal, kültürel her türlü örgütlenmelerine
ağırlık verecekler, bunu anlıyorum. Yani eskisi gibi tek başına siyasi diyalog
arayışıyla yetinmeyecekler, kendi toplumsal örgütlülüklerini geliştirecekler,
ağ gibi, böyle örecekler değerlendirmelerini yaptı.
Öcalan, “Siyasi diyalog yoluna da açıktır ancak esas olarak
kendi sistemlerini inşa edeceklerini, oluşturacaklarını söylüyorlar. Kendi
demokrasimizi kendi özgücümüzü yaygınlaştıracağız diyorlar. Bu da her yerde
yaygın örgütlülük anlamına geliyor. Bu şekilde toplumun her kesiminde
örgütlenmeleri durumunda BDP’ye de fazla ihtiyaç kalmayacak dedi. Öcalan,
şöyle devam etti:
ÇATIŞMA BİZİM TERCİHİMİZ OLMAYACAK
“Kürt sorunun çözümü konusunda siyasi diyalog yolu açılırsa
buna cevap verilir, veririz. Bu diyalog sürecinin başlatılması demek çatışma riskininin,
olasılığının önüne geçmek demektir. Aksi taktirde hiç istemediğimiz, tasvip
etmediğimiz, önceliğimiz olmadığı halde çatışma ortamı gelişecektir. Ancak
üstüne basa basa söylüyorum. Gelişecek bu çatışma ortamı bizim tercihimiz
değildir, olmayacaktır. Siyasi diyalog ve müzakere süreci başlatılırsa bu
çatışma riski ortadan kalkar. Aksi taktirde bizim istemediğimiz halde bir
çatışma ortamı oluşur. Yine söylüyorum, bu bizim tercihimiz olmayacak, sorunun
çözümü için geliştirilecek, geliştirilmesi gereken diyalog süreci önemlidir. Bu
şekilde süreç geliştirilebilir, sorunun çözümü bu tartışmalarla rayına
oturabilir. Yine bu konuda iyiniyet adımları atılabilir. Bu süreçte bazı
iyiniyet adımları atılabilir, yasal düzenlemeler yapılabilir, bazı belediye
başkanları bırakılabilir. Aksi taktirde gelişecek olan çatışma ortamı geçmiş
dönemlerdekinden daha farklı olarak daha şiddetli bir şekilde gelişecektir.
TERCİHİMİZ ÇÖZÜMDÜR
“Ancak bizim tercihimiz çatışma değil çözümdür, bunun için
de siyasi diyalog ve müzakere sürecine ihtiyaç vardır. Biz gerek İmralı öncesi
gerekse de İmralı süreci dahil toplam 17 yıldır sorunun çözümü konusunda
çabalarımızı yürütüyoruz. Biliniyor ben 17 yıl önce bu konudaki stratejik
tavrımı belirlemiştim. Bu bir stratejik tavırdı, karardı. Bu kararın,
demokratik barışçıl yöntemlerin doğruluğuna olan inançtı. O günden bu güne
kadar bu yönde, sorunun demokratik ve barışçıl yönde çözümü için çabalarımız ve
emeklerimiz oldu. Son yedi yıldır da özelde AKP genelde devlet nezdinde diyalog
ve çözüm konusunda çabalarımız ve girişimlerimiz oldu. Ancak AKP ile 7 yıl,
ondan öncesi de on yıl toplam 17 yıldır bu çabalarımızı tek yönlü geliştirmeye
çalışıyoruz. Bu konudaki ısrarımız ortada, biliniyor. O yüzden tekrar
söylüyorum, sorunun çözümü konusunda siyasi diyalog ve müzakere süreci
başlatılmalıdır ve sorunun muhataplarıyla bu süreç derinleştirilmelidir. Yoksa
hiç istemediğimiz halde, arzu etmediğimiz halde orta şiddetli bir çatışma
süreci yaşanacaktır. Bu da herkesin kaybı demektir, gelişecek olan bu çatışma
süreci herkesin kaybına olacaktır. Bu dönemde olumlu gelişmeler de olabilir,
olmayabilir de, gelişmeler olumsuz da olabilir. Yaz başına kadar, Mayıs sonu
Haziran başına kadar tahminimce bazı şeyler netleşir.
PAKETE DESTEK ŞARTA BAĞLANMALI
“Pratik-güncel meselelere ilişkin değerlendirme yapmak
istediğim ikinci husus Anayasa tartışmalarına ilişkin olacak. AKP’nin sunduğu
bu anayasa paketinin desteklenmesi tek şarta bağlıdır. Önceki haftalarda da
bahsetmiştim bu şarttan. Tek bir şartla bu anayasa paketi desteklenmelidir, o
şart da şudur: Demokrasi ve İnsan Hakları Şartı. Bu şartın içinde öncelikli ve
en önemli olarak yer alan husus Demokratik Anayasa’dır. Türkiye’de demokratik
bir anayasanın varlığı zorunludur. Anayasa çalışmasıyla ne CHP ve MHP’nin
temsil ettiği statükocu-direnç konumuna ne de AKP’nin olası oyunlarına
gelinmemelidir. Bunlardan farklı olarak kendisine ait üçüncü tarz
oluşturulmalıdır. Gerçek demokratik bir anayasanın anlam ve ruhuna uygun
hareket edilmelidir. Demokratik bir anayasa olmadan demokratik bir toplum nasıl
oluşturulabilir! Bu birincisi ve en önemlisidir yeni ve demokratik bir
anayasanın oluşturulması. Bunun yanında bir de çocukların durumu var. Terör
yasası var, bu yasanın kaldırılması gerekiyor. Belediye başkanlarının, BDP
kadrolarının tutuklanması var, KCK operasyonları kapsamında tutuklamalar var.
Bütün bu tutuklananların serbest bırakılması gerekiyor. Yine yüzde onluk seçim
barajının düşürülmesi, BDP’nin hazine yardımından faydalandırılması gibi
konular da demokratik anayasa yanında ayrıntılı bir şekilde ele alınmalı,
düzenlenmelidir. En önemli ve en genel başlık demokratik anayasadır, Bu
hususlar da demokratik anayasa başlığı yanında ayrı ve ayrıntılı olarak ikinci
bir başlık altında düzenlenmesi gereken hususlardır. Bu şart çerçevesinde
AKP’nin bu konuda samimi bir adım atacağına kanaat getiriliyorsa, bu anayasa
taslağı desteklenebilir. Bu konuda inisiyatif tamamen kendilerinindir. Bu
konuda bunları düşünüyorum.
KCK VE DTK TAMAMEN FARKLI ŞEYLERDİR
“Avrupa’da dernekler vardır, örgütlülükleri vardır ama
bunların hepsi aynı sistem dahilindedir, dolayısıyla yapacağı kongreler de bu
şekilde ele alınır. Bunlar konfederal örgütlenme içindedirler. Bunun adı rejim
oluyor, yani bir nevi sistemdir, bu sistem içinde kendilerine yer buluyorlar.
Her yerin bir örgütlenmesi vardır. Bu Avrupa Demokratik Topluluğudur. Buna
Avrupa Demokratik Topluluklar Birliği de denilebilir. Bu şekilde
tanımlanabilir. Bunlar Avrupa’daki yasal örgütlenmelerdir. Yasal zemine göre
örgütlenirler ve oranın yasalarını dikkate alırlar. Her yerde bulundukları
yerin yasallığına göre örgütlenme olmalıdır.
Türkiye’deki model ise Demokratik Toplumdur. Merkezi
Diyarbakır’dadır. Oradaki hukukçu arkadaşlar da bu yasal zemin hakkında bilgi
sahibidirler, bu konuları biliyorlardır, ona göre örgütlenirler. Yoksa bu KCK
değildir. KCK tamamen ayrı bir şeydir. DTK bundan farklıdır. KCK kendi
örgütlenmesini kendi yapar, kendi alanını kendisi yaratır. DTK ise ayrı, yasal
zemine oturur. BDP de yasal zeminde siyaset yapar. BDP’nin alanı da yasal
siyaset alanıdır ve Türkiye’nin genelinde örgütlenir. Sadece Kürdistan’da değil
Batı’da her yerde örgütlenmesini yürütür ve Türkiye partisi olarak kendisini
inşa etmeye çalışır. Bu perspektife uygun bir örgütlenmeye gider. DTK bölgede
çalışma yürütebilir, hatta Türkiye ile birlikte İran, Irak, Suriye yani
Ortadoğu’da çalışma yürütebilir. Bu vesileyle İran’daki, Irak’taki, Suriye’deki
halkımıza selamlarımı gönderiyorum. Kendi demokratik birliklerini,
örgütlülüklerini geliştirme yönünde çaba sarfetmelidirler. Bu yönlü çalışmalar
yapabilirler, çalışmalarında başarılar diliyorum.
IRAK’TA KONGRE YAPILSIN
“Irak’ta Demokratik Ulus Kongresi yapılması yönündeki
önerimi yineliyorum. Bu Kongre’ye her taraftan, her kesimden katılım olmalıdır.
Evet bu Demokratik Ulus Kongresi’dir. Konferans şeklinde değil de Kongre
tarzında ele alınmalıdır. Bunun için daha önce belirttiğim beş teorik üç pratik
araçla Kongre yapılabilir. Bu beş teorik üç pratik araç Kongre’nin aracı
olmalıdır. Bu araçlarla Kongre’ye gidilmelidir. Bu şekliyle ele alınırsa
Kongrelerinde bir düzeyi, başarıyı yakalarlar. Onun için öneriyorum bu
araçları. Bu vesileyle tekrardan halkımızı selamlıyorum.
TÜM KADINLARI SELAMLIYORUM
“BDP’nin yerel yönetimler Konferansı yapıldı sanırım. Kendilerine
çalışmalarında başarılar diliyorum. Yine Kadın Konferansı yapılacakmış herhalde
bugünlerde. Bu vesileyle kadınlar için şunu söylemek istiyorum. Kadınlar, kadın
bilinci oldukça gelişti, bir düzeye geldi. Yine kadın özgürlük mücadelesinin
başarıya ulaşacağına olan inancımı belirtiyorum. Kadın özgürlük mücadelesi
başarıya ulaşacaktır. Kadın cinsi ekseninde yürüttüğümüz özgürlük mücadelemiz
de kadın özgürlük mücadelesinden aldığı güçle başarıya ulaşacaktır. Buna
inancım tamdır. Kadın özgürlük mücadelesi genel özgürlük mücadelesine güç
verecektir. Bu vesileyle bütün kadınları selamlıyorum. İzmir’deki kadınlara da
teşekkür ve selamlarımı iletiyorum. Avrupa’daki halkımıza, Roj Tv’ye,
çalışanlarına, Türkiye’de Günlük gazetesi çalışanlarına selamlarımı iletiyorum.
KOPANLARI MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUM
“Daha önce 21 Mart Newroz vesilesiyle bizden ayrılan,
kopanlara bir çağrım olmuştu. Ben bu çağrımı buradan yineliyorum. Bizi
eleştirebilirler. Bana dair de, düşüncelerime dair de eleştirileri olabilir. Bu
şekilde eleştirisi olanlar olabilir. Bu hususlar tartışılabilir, doğaldır.
Eleştiri yapabilirler. Kimilerinin çelişkileri olabilir, kimileri de bizzat
dönmek için benden çağrı bekliyor olabilir. Ben bir kez daha bir şekilde
bizimle bağını koparıp da aşırı bir şekilde bizimle çelişmemiş, uç çelişkiler
yaşamayanlara, yerinde oturanlara tekrar çağrı yapıyorum. Doğru, kazanımcı bir
tartışma sürecini kendi içlerinde yaşamalılar. Hareketimiz etrafında birleşmeyi
ve güç katmayı esas almalıdırlar. Aksi taktirde bu sürecin bu gelişmelerin
üstesinden tek başlarına gelemezler, ezilirler, bu sistem hepsini boğuntuya
getirir. O yüzden tekrardan bir katılımı esas almalılar. En azından bu çabanın
sahibi olmalıdırlar, diyorum. İran’da, Irak’ta, Suriye’de, Avrupa’da,
Türkiye’de, her tarafta bu durumda olanları tekrar mücadelemiz etrafında
birleşmeye çağırıyorum.
PKK DAHA GÜÇLÜ KONUMA GELMİŞTİR
“Yunanistan’da kendini yakan bir genç varmış. Adı Şiyar
Bozkurt. Benim durumum için kendini yakmış. Ama bu çok önceleri, daha önce olan
bir şey. Ben yeni duydum, çok üzüldüm. Üniversite son sınıftaymış hatta o sene
okulu bitirecekmiş. Tabi bu bu genç arkadaşı saygıyla anıyorum. Bu gencin,
Şiyar Bozkurt’un anısı yaşatılmalıdır. Hayatı, anısı bir kitapla
yaşatılmalıdır. Onun hayatını içeren, onu anlatan güzel bir kitap çalışması
yapılabilir. Böylece anısı yaşatılabilir. Bunlar önemli değerlerimizdir,
anlamları bilinmelidir. Yine Viyan adında bir arkadaş bedenini ateşe vermişti,
Güney Kürdistan’lı bir arkadaş oluyor galiba. Benden üç ay haber alınamadığı
zaman kendini yakıyor, bedenini ateşe veriyor. Viyan arkadaşı da bu vesileyle
saygıyla anıyorum. Yine daha önceki haftalarda da belirttim, Malatya’da Evrim
Alataş, Zeynep ve Müslüm’ü saygıyla anıyorum. Bu vesileyle hayatını kaybeden
bütün yoldaşları saygıyla anıyorum. Vedat Türkali’nin açık mektubu varmış
Başbakana. Türkiye’nin sorunlarının çözümüne ilişkin Vedat Türkali ve diğer
aydınların katkısı önemlidir. Bu çalışmalara görüşleriyle, önerileriyle
katılabilirler, destek sunabilirler. Değerlidirler, katkıları önemlidir. Bu
vesileyle selamlarımı iletiyorum. Ayşe Hür’ün tespiti doğru bir tespittir.
Çözüm yönünde adımlar atılmadığı için bu durum PKK’yi güçlendirdi. PKK her
zamankinden daha güçlü bir konuma gelmiştir.
DİPNOT DERGİSİNİ OLUMLU BULUYORUM
Öcalan, sözlerini şöyle tamamladı: “Andre Gunder Frank’ın
Yeniden Doğu kitabını istemiştim. Dipnot dergisi bana ulaştı. Düzeyini olumlu
buluyorum, İyi yazılar var. Daha önce Ermenilerle ilgili Üç Bin Yıllık Kavga
adlı kitabı istemiştim. Cumhuriyet Yayınevinden çıkmış bildiğim kadarıyla.
Çin’e ilişkin bir kitap almıştım. Rusya’ya ilişkin yeni bir kitap çıkmış. Yine
bu aralar böyle biyografi kitapları olabilir. Son dönemlerde Osmanlı’daki
padişahlara ilişkin işte o dönem saray çevresini anlatan kitaplar çıkmış. Türki
şahsiyetlere ilişkin kitapları önceden vermiyorlardı ama şimdilerde bu tarz
kitapları verebilirler. Yine İttihat Terakki ile ilgili bir kitap çıkmış. Bu
arada 21 Mart ve 4 Nisan vesilesiyle mektup gönderenlere ve cezaevindeki
yoldaşlara özel selamlarımı iletiyorum. Erzurum C.evinden Cahit İlboğa sık sık
mektup gönderiyor. Bayağı iyi ve içerikli yazıyor, düzeyi oldukça iyi,
çalışmalarını devam ettirmelidir, başarılar diliyorum, selamlarımı yolluyorum.
Adana Karataş c.evinden Ayfer Ayçiçek ve dört arkadaşının mektubunu aldım,
yoğunlaşmaları iyidir, yürüyüşlerine devam etsinler. Yürüyüşlerini zaferle
taçlandıracaklarına inanıyorum. Rize-Kalkandere’den yine mektup aldım,
selamlarımı iletiyorum. Diyarbakır c.evinde Nesimi Kalkan arkadaşın ekonomiye
ilişkin yazısını aldım, oldukça iyiydi. Yine ağır bir hasta bir arkadaş Vasiyet
gibi bir mektup kaleme almış. Kendisine şunları söyleyebilirim. Mücadelemizi
başarıyla yürüteceğiz. Mücadelemiz başarıya ulaşacaktır. Bunu böyle bilmesini,
bu konuda rahat olmasını istiyorum. Kendisine çok özel selamlarımı
gönderiyorum. Suriye Kürdistan’ında Türkiye’deki Hüseyin Musto adlı bir
arkadaşın mektubunu aldım. Onun şahsında tüm Suriye’deki halkımıza selamlarımı
iletiyorum. Bolu cezaeviden mektup var selamlarımı iletiyorum. Yine başta
Batman, Mardin, Siirt, Diyarbakır c.evleri olmak üzere bütün cezaevlerindeki
yoldaşlara selamlarımı iletiyorum. Yine 4 Nisan ve 21 Mart vesilesiyle mektup
gönderenlere selamlarımı iletiyorum. C.evlerinden oldukça düzeyli, gelişkin
mektuplar alıyorum. Suat ve dört arkadaşı, oldukça gelişkin mektuplar
yazıyorlar. Onların da bahsettiğim arkadaşların mektupları ve bu gibi mektuplar
da dergilerde yer alabilir. Onların bu konulardaki düşüncelerini ifade imkanı
verilebilir. Bu konularda oldukça yetkin değerlendirmeleri var. Kars-Göle ve
Dersim halkımıza özel selamlarımı iletiyorum. – ANF
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info