Kürt sorununun çözümünün Türkiye’nin demokratikleşmesi temelinde gerçekleşmesi için Önder Apo yeni ve tarihi bir çağrı yaptı. Bu çağrının, yüz yıldır inkâr edilen Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için büyük önem taşıdığı kadar, sorunların çözümünde şiddeti sonlandırmak için ve devleti demokrasiye açık hale getirmek ve halka hizmet edecek bir noktaya getirmek için önemlidir. Devletin demokratik olup toplum üzerinde egemenlik kuran bir araç olmaktan çıkıp, halkın doğrudan kendi kendini yönetmesi açısından oldukça önemlidir. Halkın irade sahibi olması, kendi sorunlarını çözmede inisiyatifli olması devletin toplum üzerindeki etkisini azaltır demokratik toplumun oluşumuna yol açar. Onlarca yıldır yürütülen demokrasi ve özgürlük mücadelesi toplumsal temelde meyvelerini vermiş, özellikle Kürt halkı demokrasiyi geliştirme konusunda büyük bir gelişme sağlamış, Kürt kadınları bile sadece kadın olarak bile bir toplumu ve ülkeyi temsil edecek yönetecek duruma gelmiştir. Sosyal ve kültürel olarak Kürt halkı büyük bir gelişme yaşadı ve demokratik toplumu inşa etmenin bütün imkânlarına kavuştu. Bu konuda örgütlü ve bilinçli toplum olmayı başarmıştır.
Önder Apo’nun çağrısına dar yaklaşımlar olduğu kadar, bazı aklı başında olmayanlar bu tarihi çağrıyı teslim olma gibi algılıyorlar. Ulus devletçi ve geleneksel milliyetçi zihniyetle Önder Apo’nun demokratik toplum çağrısı kesinlikle anlaşılmaz. Çünkü ulus devletçi zihniyetin bakış açısı sadece ilgili ulusun klasik kimliğini görür ve ulusun sözde koruyucusu gücü olan devleti de var olmanın ve ulusal özgürlüğün teminatı olarak görür. Önder Apo, ulus devleti değil, halklar için özgürlüğü ve gerçek demokrasiyi kurmak istiyor. Ulus devletin etkisini hala derin bir şekilde yaşayanlar Önder Apo’nun demokratik toplum paradigmasının önemini anlayamazlar. Özgürlük ulus devletle değil demokratik toplumun gelişmesiyle kazanılır. Şimdi, Türkiye’de devleti demokratikleşmeye zorlamak, Kürt sorununun ve Türkiye’nin bütün sorunlarının çözümünü gerçekleştirmek için harıl harıl çalışmak gerekiyor. Demokratik siyasi mücadele silahlı mücadele gibi teknik olarak zor olmasa da toplumu sosyal ve kültürel olarak değiştirmek çokta kolay değildir. Bu açıdan, Önder Apo’nun demokratik toplum çağrısının pratik gereklerini doğru kavramak gerekiyor.
Bazıları, PKK’nin feshini mücadeleden uzaklaşma gidip evinde oturma ve Kürt halkı için hiçbir talepte bulunmama olarak düşünüyorlar. Oysaki Parti’nin feshi demek partiyi dağıtmak yok etmek, örgütlü olmaktan çıkarmak değildir, mücadelede yeni paradigmaya uygun olarak kendini değiştirmek, yeni araç ve gereçlerle demokratik toplumun oluşumunu sağlamaktır. PKK karşıtı bazı ulus devletçi Kürtlere göre “PKK Kürt halkı için hiçbir kazanım elde etmedi Türkiye’ye hizmet olsun diye bütün bunları yapıyor.” Belli ki bu çevreler demokrasinin ne olduğunu ve demokratik toplumun halkların kardeşliğinin ne olduğunu hiç bilmiyorlar. Her şeyi oldu bittiye getirenlerde var, sanki PKK bitmiş, mücadele etmekten vazgeçmiş gibi. Önder Apo ve PKK yeni bir mücadele dönemi diyor ve elbette ki yeni mücadele döneminin yolları ve araçları farklı olacaktır. Bütün mücadele özgürlük içinse ve eğer demokratik zeminde mücadele etme imkânı doğarsa şiddette ısrar etmek bir şey kazandırmaz ve kör sokak döğüşüne yol açar. Yapılması gereken, devleti Kürt halkının ulusal varlığını kabul edecek bir noktaya getirmek. Her ne kadar Kürt diye bir millet yoktur diyemez duruma getirilmiş olsa da, resmi ve hukuki olarak TC devleti Kürtleri hukukî ve anayasal olarak, ulus olarak kabul etmiş değildir ve hala soykırımda ısrar ediyor. Soykırımda ısrar ettiği gibi, PKK’yi de Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden bir örgüt olarak görüyor ve ‘terör örgütü’ diyor.
İşte Önder Apo öyle bir çağrı yaptı ki, uluslararası alanda büyük ses getirdi ve olumlu karşılandı ve PKK’nin kendisini fes ederek silahı bırakacağını söyledi, ancak bütün bunların olması için yasal ve hukuki yolların açık hale gelmesinin ve yasal demokratik zeminde siyaset yapabilmenin imkânlarının olması gerektiğini önemle belirtti. Önder Apo’nun çağrısı PKK’yi Kürtlerin yasal resmi temsilcisi haline getirebilmektir. PKK Kürt halkının resmi yasal temsilcisi haline gelirse işte o zaman Türkiye devleti Kürt halkına soykırımı uygulayamaz ve PKK’ye de terör örgütü diyemez. Önder Apo’nun demokratik toplum çağrısı işte PKK’yi Kürt halkının ulusal temsil gücü ve halkların demokratik gücü haline getirmektir. Bazı yeminli Kürt düşmanları da, PKK artık örgüt olarak güçten düşmüşte, silahlı savaşım yürütecek durumda olmadığı için siyasetle yoluna devam etmek istiyormuş. Silahı güçlü olmayanın siyaseti zayıf olur ve dikkate alınmaz. Önder Apo’nun ayağına kadar gidiyorlarsa bu, PKK’nin silahlı güçlerinin hala çok iyi savaştığı ve düşmana kök söktürdüğü içindir. PKK silahlı mücadele yürütmeyecek durumda olsaydı ve zayıf duruma gelmeseydi Önder Apo’nun ayağına kadar gitmezler, kimseyle görüşme bile yaptırmazlardı. Devlet askeri olarak PKK karşısında başarısız olduğu gibi siyasi olarak zaten çoktan iflas etti. Belediyelere kayyum atamaları bu iflasın bir sonucu değil midir? İnkârcı rejim her yönüyle bir çözülme içine girmiş, nefes alamaz haldedir. Artık oyun oynamanın Türkiye’ye daha çok zarar vereceğini sanıyorum… Türkiye’yi yönetenlerin bunu daha iyi biliyor olmaları lazım. İktidar ve oy hesapları yaparak, ömrünü biraz daha uzatmanın kurnazlığını yaparak bindikleri dalı keserler. Türkiye’yi demokratikleştirecek ve ayağa kaldıracak Önder Apo’nun demokratik toplum paradigmasıdır. Demokrasiye ve halkların kardeşliğine inanan ve bunun yaşamsal hale gelmesini isteyen herkesin Önder Apo’yu doğru anlamaları ve mücadeleyi daha farklı araçlarla yürütmek gerektiğini anlamalılar ve bunun gereklerini yerine getirmek için canla başla çalışmalılar.
Kemal SÖBE