Rus devletinin Ukrayna devletine karşı açtığı savaşın 15. Gününe girmiş bulunuyoruz. Söz konusu savaş Ruslar ile Ukrayna arasında bir savaş değildir. Rusya ve NATO güçleri arasında bir paylaşım savaşıdır. NATO’nun son toplantısında önümüzdeki otuz yıla ilişkin ortaya koyduğu stratejik planlamaya bir giriş niteliğindedir. Hiçbir emperyalist güç hangi gerekçeye sığınırsa sığınsın medyasını bağırtıp çağırtsın haklı olamaz. Dolayısıyla şu önce başlattı, bu önce başlattı tartışması yersiz ve anlamsızdır. Asıl olan kendi güçlerine göre dünyayı yeniden dizayn etme girişimidir. Hegemonya mücadelesi özünde sömürüden pay alma ve hegemonlarının sınırlarını genişletme mücadelesidir. Daha fazla kölesi olan ile daha az kölesi olan arasında tercih yapılmamalıdır. Sonuçta her ikisidir köleci sistemdir.
Hangi televizyon kanalı izlense çok yoğun bir Rus devleti karşıtlığı, Ukrayna savunuculuğu temelinde barışı savunma, gözyaşlarını önemseme, özellikle de kadınların, çocukların yaşadıkları sorun ve sıkıntıları tekrar tekrar dile getirme temel bir yayın anlayışı olarak öne çıkmaktadır. Bu yayınları yapanlar ABD, İspanya, Kanada, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa ve sömürgeci- soykırımcı Türkiye devletidir. Derler ya dinime küfür eden Müslüman olsa. Bunların sayıları daha da artırılabilir. Dünyanın önemli merkezlerinden savaşa ve işgale karşı, insanlık suçlarına karşı yüzbinlerin katıldığı eylem ve etkinlikler bol bol boy göstermektedir. Emperyalist işgalci, ilhakçı ve sömürgeci savaşlara karşı ve bu savaşların, bu saldırganlığa karşı sesini yükseltmeyen, tavır almayan insanlığından kuşku duymak gerekir.
Karşı çıkılmalı, laletlenmeli ve durdurulması için herkes elinden geleni yapmalıdır. Bunun için eldeki imkanlar en iyi ve örgütlü bir şekilde harekete geçirilmelidir. Bunun için ülkeler, bölgeler ve dünya genelinde her türlü emperyalist, sömürgeci, soykırımcı, baskıcı; hakları, kültürleri, inançları, kadınları ve emekçileri baskı altına alan her türlü zülme karşı durulmalıdır. Bu konuda en ufak bir tereddüt dahi yaşanmamalıdır.
Fakat…
Şu an da başta sömürgeci soykırımcı Türk devleti olmak üzere yukarıda adlarını verdiğimiz devletler ve daha nicelerinin bu kadar insanlık sevgisi ile yanıp tutuşuyormuş gibi bir hava yaratmaları yani Rus emperyalist devletine karşı adeta dünyayı ayağa kaldırma gayretleri tümüyle aldatıcı ve sahtekarcadır. Amaçları kendilerinin yüz yıllarca yürüttükleri sömürgeciliği, emperyalist, işgalci ve soykırımcı politikaları örtmek, kendilerini temizlemek ve işledikleri insanlık suçlarını unutturmaya çalışmaktır. Bu sahte insan sever görünenlerin başında İngiltere ve İngiliz medyası geliyor. Ki İngiliz emperyalist devletinin yeryüzünde direkt ve dolaylı katliam işlemediği tek bir karış toprak bile gösterilemez. ABD’nin de Ortadoğu’da ve yine dünyanın her tarafında son yüz yıl içerisinde suç dosyaları İngiltere’ninkinden daha az değildir. Kanada hala masum çocukların mezarlığı gibidir. Son zamanlarda neredeyse her eski yerleşim yeri ve sömürgeci devlet kurumlarının etrafı kazıldığında altında çocuk mezarlıkları çıkmaktadır. İtalya, Almanya birisi Mussolini’nin, diğeri Hitler’in peşine takılmış milyonlarca Alman ve İtalya’nın işledikleri suçlar daha mı azdır. Kolonya semalarında kremataryumla yükselen başta Yahudi halkı olmak üzere devrimci, ilerici, sosyalist insanların dumanları tütmektedir. Peki Fransa’ya ne demeli. Cezayir ve daha birçok Kuzey Afrika ülkesinde işledikleri suçlar az mıdır? Ömer Muhtar’ın Libya’daki çığlıkları hala dinmemiştir. İspanya kapitalist modernite devletleri arasında insanlık tarihi içerisinde işlenen soykırımların en büyüğünü Güney Amerika’da yapmıştır. Özetle, şimdi ‘’büyük savaş karşıtları’’, ‘’insan hakları savunucuları’’ olarak sahnede boy gösterenler hepsi bu insanlık suçlarının failleridirler. Ve insanlığın vicdanında onlar hala yargılanmayı bekleyen büyük soykırımcılardır. Şu anda eğer bu devletlerin vatandaşları kişi başına gelir dağılımında düşen paydan yüksek miktardan faydalanıyorlarsa ve çılgınca bir tüketim yarışı içerisinde tepiniyorlarsa onların yedikleri her yemek bu insanlığın etleri ve içtikleri her kadeh de insanların kanlarıdır. Merhum Aşık İhsani bir türküsünde şöyle diyordu. ‘’ Yediğin her yemek bir yıllık aşım, içtiğin her kadeh dolu göz yaşım. Utan da şu asıra bak asıra.’’ diyordu. Hemen hemen her gün nasıl Rus oligarklarına karşı yaptırım uyguladıkları, yatlarına, mallarına el koydukları servis edilmektedir. İyi de bunlar Robin Hood’luk mu yapıyorlar? Ruslarınki oligark da sizinki olan Elon Musk, Bill Gates gibi milyarderlerin mal varlığı tanrı vergisi mi?
Ve gelelim büyük barışçı, insanlık sever, yüreği Rusların savaşı sonucu savaştan zarar gören, kadın ve çocukların çektiği acılardan sızlayan Türk milletine(!) Başta Kürtlerin büyük katili Tayyip Erdoğan ve Emine Erdoğan. Siz değil miydiniz şimdi büyük barış havarisi ve arabulucu olmaya can atan Tayyip Erdoğan. Sen değil miydin, Önder APO’nun büyük zorluklar içerisinde esaret ve rehin konumunda iken bile çözüm geliştiren Önder Apo’nun barış projesini elinin tersiyle iten ve ardından Kürtlerin tarihi hafızası, kültürü, öfkeleri, sevgileri, nakış nakış işlenen Sur’u yerle bir eden? Kocaman bir uygarlık merkezini yakıp yıkan? Sen değil miydin, Mem u Zin’in mekanı sırf bir halk olarak özgürce yaşamak istiyorum diyen Mehmet Tunçları, Asya Yükselleri, Mehmet Yavuzelleri ve yüzlercesini Hitlere rahmet okutturacak tarzda mahzenlerde yakan sen değil miydin? Silopi’de Sêvê, Pakize ve Fatmaları vahşice katleden sen değil miydin? Werxelê’de, Tepê Sor’da, Mam Reşo’da, Zendura’da ve Garê’de savaş suçu sayılan gazları kullanan sen değil miydin? Daha dün Serekani’de fosfor bombasıyla bebek yakıp çığlıklarını göğe yükselten sen değil miydin?
Sömürgeci Türk devletinin kuruluşunun temelinde başta Kürtler, Ermeniler, Suryaniler, Asuriler, Alevilerin kanları vardır. Soykırım plan ve uygulamaları vardır. Yani sahibinin sesi Türk basını, birkaç istisnayı dışında tutarak, onların hepsi büyük maharetler göstererek, büyük paralar dökerek Ukrayna’da Rusların işgali sonucunda yaşanan insanlık tradejilerini yirmi dört saat boyunca canlı olarak servis etmektedirler. İyi de Koçgiri, Palu, Genç, Hani, Zilan, Dersim şurda kalsın. Sömürgeci devletin Sur, Cizre, Nisebin, Şırnak’taki soykırımına hepiniz tanıklık ettiniz. Kendi devletinizin işlediği bu soykırım suçlarını gizlemek suretiyle yardım ve yataklık yaptınız. Yardım ve yataklık yaparak suç işlediniz. Suç delillerini karartmakla belki de suç dosyanızı daha da kabarttınız. Ukrayna’yı bu kadar gündemde tutarken sahi işlediğiniz suçlar hiç aklınıza gelmiyor mu? O kadar suçüstü dosyanız var ki, bunları yazıp çizmek ömürler boyu sürecek bir çalışmayı gerektirir. Her şeyi burada söylemenin ne imkanı ne de zamanı var. Fakat Ukrayna için aktığınız sahte gözyaşlarınız ve acıyormuş gibi haller sergilemeniz artık işlediğiniz bu suçların üstünü örtemez, Kürtlere unutturamaz.
Birkaç sözle bazı sol, sosyalist geçinen, PKK ile, HDP ile, Kürtler ile birlikte görünmek istenmeyen, kendi devletlerinin işledikleri suçlar için içten gelen tek bir protesto sloganı haykırmayan, pankartı taşımayan, eylemi yapmayanların durumuna gelelim… sömürgeci, soykırımcı Türk devletinin Kürdistan’daki soykırımını, işgalini, katliamlarını meşru gören Kemalist zihniyetli bu grupların ne kadar anti emperyalist, ne kadar anti işgalci ve ne kadar barışçı olduklarını görmek bizim de gözlerimizi yaşartıyor! Sömürgeci, soykırımcı Türk devletinin Kürdistan’daki soykırımlarına hiçbir şey demeyeceksin, sessizce görmezden geleceksin, fakat şöyle anti emperyalist, anti işgalci olduğunu söyleyecek ve insanları eylemlere çağıracaksın? Sahiden siz kendi dediklerinize inanıyor musunuz?
Yasal bağla bağlı bulunduğu devletin işgaline sömürgeciliğine, soykırımcılığına, yayılmacılığına, talancılığına karşı sesini yükseltmeyen, buna açıkça tavır koymayan, kendi devletinin emperyalist yönetiminin sloganlarının ve stratejisinin peşinden bir sürü gibi yürüyenler adlarına ne dense densinler onlar kendi egemenlerinin uzantıları, uşakları ve çanak yalayıcıları olmaktan kurtulamazlar. Eğer savaş karşıtlığıysa Rusya’da hergün binlercesi Putin diktatörlük ve yayılmacılığına karşı tavır koyan Rus aydınları, kadınları, gençleri ve emekçileridir. Gerçek savaş karşıtlığından mı söz edeceğiz? ABD’nin Vietnam işgaline karşı ayağa kalkan yüzbinlerce Amerikalıyı hatırlamalıyız. Savaş karşıtlığına ölçü mü arıyoruz? Fransa’nın Cezayir işgaline karşı sesini yükselterek ‘’Hepimiz Katiliz’’ erdemliliğini gösteren büyük varoluşçu Jean Paul Sartre’yi hatırlayacağız. Türk devletinin Kürdistan’daki sömürgeciliğine karşı tavırda ölçü mü arayacağız? Ölçü aranacaksa Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, Orhan Yılmazkaya, Ulaş Bayraktaroğlu, Mustafa Suphi Ağırnaslı’yı esas alacağız. Haki Karer’den başlayıp Kemal Pirlere uzanan çizgide sömürgeci Türk devletine karşı en önde savaşan ve direnen Türk halkının yiğit evlatlarını esas alacağız. Ve son olarak Barış Akademisyenleri sayıları belki de az, sömürgeci Türk devletinin işgaline karşı aldıkları tutum tarihe sığmayacak büyüklüktedir.
Lenin ve yoldaşları, birinci emperyalist savaşı sürecinde Kautsky’ler gibi kendi emperyalist işgalci devletlerin yanında yer alarak başka emperyalistlere küfür etmedi. Tam tersine Çar emperyalizmine karşı devrimi örgütledi ve başardı. Yetersizlikleriyle, eksiklikleriyle ve başarılarıyla tarihe mal olmuş bir tutumdur. Şimdi Putin diktatörlüğünün Ukrayna’ya karşı başlattığı işgal saldırısı karşısında hemen hemen büyük emperyalist devletler ve sol sosyalist geçinenler, barışçıl geçinenler, kendilerine, kendi devletlerinin yaptıklarına bakmadan, ona karşı tek bir söz ve tavır sahibi olmadan Rus devletine saldırarak kendini temizlemeye çalışmaları nafile bir çabadır. O kadar kirlisiniz ki okyanuslar bile sizleri temizleyemez.
Yasin KILIÇKAYA
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi