10 Mayıs 2016 Salı Saat 09:51
Dünya üzerinde söz sahibi olmak isteyen bloklaşan güçler ile
hegemonya kurmak isteyen devletler Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme çabası ve
planlaması içerisindeler. Bu planlamalar içerisinde Ortadoğu’da yeni bazı
bölünme ve parçalanmaların yaşanması kaçınılmazdır. Yeni bölünmenin ‘dizayn
tarzının adını’ Sünnilik ve Şiilik olarak koyabiliriz.
‘İslam Birliği’ Mi?
Sünni Birliği Mi?
Irak ve Güneyli güçlerin ve bu iki dinamiği yönlendirmeye
çalışan ‘büyük dinamikler/emperyal güçlerin’ gündemini meşgul eden DAİŞ çete
gündemi, hali hazırda Sünni-Şii bloklaşmasını ikincil plana itmiştir.
Ortadoğu’da parçalı bir duruş sergileyen sünni blok ABD’nin Mısır’dan sonra
misyon biçtiği Türkiye’de ‘ılımlı islam’ politikasının da etkisiyle ‘islam
birliği’ adı altında 57 islam ülkesi bir araya geldi. ‘İslam Birliği
Toplantısı’ sembolik lider olarak Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı seçerken bir
İslam Birliğine değil yeşil/dolar birliğine imza atmış oldu, toplantıya
bilindiği üzere üyeliği askıya alınan Suriye devleti ve üyeliği red edilmiş
olan Hindistan dışında 57 devlet katıldı.
İran Şii Bloğu
Genişletmek İstiyor!
Ortadoğu’da kendi kliğini sürdürmek ve sünni blok karşısında
elini güçlendirmek isteyen İran’ın tavrı ise Suriye’ye silahlı gücünü daha
yoğun kaydırmak ve ayın zamanda oluşturulan sünni bloğu ticari, siyasi, sınır
vb olmak üzere çok sayıda anlaşma ile aşmak oldu. Sünni cephenin İslam
gerekçeli konferans ve toplantılar adı altında birliğini sağlama toplantıları
gerçekleştirmiştir. İran merkezli Şii güçler de girip örgütlenebildikleri
alanlarda güç gösterilerini yapmaktadırlar. İran, özellikle Suriye ve Irak’ta
tüm gelişme ve Sünni blokun hamlelerini boşa çıkaran tüm komplo ve provokatif
eylemleri örgütlemektedir. Yine en son Germîyan Düzxurmato hattında
çatışmaların çıkmasına sebebiyet vermişlerdir. Haşdi Şabi isimli Şii güçlerden
oluşan silahlı örgütü şuan Irak sınırları içinde DAİŞ’i aratmayan tarzda
yönelim ve eylemler gerçekleştirmektedir. Bu örgütleme ile insan kaçırma ve
suikastler ayrıca halka dönük baskı ile korku yaymaktadırlar.
Sünni-Şii
Parçalanmasının Eşiğinde Irak
Bu sebeplerle de Sünni-Şii parçalanmasında en çabuk gündeme
giren ve parçalanmayı yaşama ihtimali olan Irak’tır. Irak Parlamentosu
içerisinde bir süredir başlamış olan sorunlar her geçen gün artarak devam
etmektedir. Gerek Parlamentonun kendisinde siyasi açıdan, gerekse de bazı
alanlarda askeri olarak varlığını ve rahatsız ediciliğini konuşturmaktadır.
Parlamentoya yapılan darbe ve Düzxurmato’daki çatışmalar bunun somutlaşmış
halidir.
Bu sorunlar kendisi ile şuan gündemi teşkil eden diğer sorun
olan Musul sorununu da askıya almaktadır. Operasyon sonrasında idarenin
şekillenmesi konusunda bir birliğin halen sağlanamamış olması operasyonun
ilerlemesine büyük bir engel olmaktadır. İdarede söz sahibi olmak isteyen
KDP-TC-Amerika-Irak-Rusya-İran anlaşamadıkları gibi anlaşmalarında önünde her
fırsatta gerekçeler ile engeller oluşturmaktadır. Ayrıca halen güçlü olduğunu
ve operasyonu sürdürebilecek gücünün olduğunu ispatlamaya çalışan Irak
yönetiminin gücünün gerçek boyutu da yaptığı operasyonlarla açığa çıkmaktadır.
Irak’a yapılabilecek darbe ile beraber Haziran ayına denk
gelebilecek bir şekilde Muktedir El Sadr başkanlığında yeni bir oluşum ile
İran’ın hamle yapma olasılığı ve şii güçlerin operasyona aktif katılımı olma
ihtimaline karşı KDP cephesinde de yeni arayışlar bulunmaktadır. Bu arayışında
Goran hariç diğer Başurê Kürdistan partileri ile toplantılar ve ittifak ile ABD
öncülüğünde Musul’a operasyon gündeme alınmıştır. ABD güçleri halen Başurê
Kürdistan’ında Hristiyan halkın güvenliği gerekçeleri ile güçlerini
artırmaktadır. Goran’ın özellikle bu ittifakta yer almamasının sebebi olarak
Irak Parlamentosunda 3 Kürt parlamenterin olması fikrine ‘%20 olsun’ görüşünü
şart koşması ve toplantıyı terk etmesi gerekçe gösterilmektedir.
Neçirvan Barzani Irak Parlamentosunda meydana gelen
gelişmelere tavrını ise Bağdat’taki merkezi yönetimin yaşadığı sorunlar
karşısında Başbakan Haydar el-İbadi’ye destek verdikleri şeklinde açıklamıştı. Parlamentoda
sorunlar öncesi Şii cephe Kürt Bölgesine ve parlamenterlerine bu sorun ve
tartışmalardan uzak kalması gerektiği ayrıca taraf olmaması gerektiğini
belirtmişti. Buna rağmen böyle bir açıklama kendisi ile beraber Başurê Kürdistan’ın
da yeni sorunları açığa çıkarabilecek bir nedendir. Bu taraf oluşunu yaşanan
krizler karşısında en önemli çözüm yolu olarak gördüğü yönünde ifade etmişse de
pek olası bir çare olarak da görünmüyor.
ABD Para Desteği ile
Musul Operasyonu’na Hazırlanan KDP
Yaşanan bu mezhep çatışması Başurê Kürdistan’ını birebir
etkilemiyor olsa da KDP’nin Musul operasyonu konusunda söz sahibi olmasına
evrilme durumu yaşanmaktadır. KDP-Barzani uzun bir süredir sürekli Musul
operasyonu hakkında Peşmergesiz olamayacağının propagandasını yapıyor olması
ciddi bir etki yaratmaktadır. Görünen o ki Peşmerge operasyonda etkili bir rol
üstlenecektir. Peşmergenin operasyona dahil olmasının bir diğer yönü
HPG-YJAStar güçlerinin operasyon için gündeme girmiş olmalarıdır. PKK’nin silahlı
gücü HPG-YJAStar’ın meşruiyetinin Şengal’in kurtarılması sonrasında yükselmiş
olması sonucu Güneyli güçler bu konuda ciddi kaygılar gütmektedir. Bu konuda kaygılanmakta haklı olan Güneyli
güçler KDP/YNK elbette kendi Peşmerge güçlerini daha çok ön plana sürmekteler.
Yine, bu sebeple de KDP buna engel oluşturmayı hedefleyen bir tarzda Musul
operasyonu hazırlıklarını sürdürmektedir. Bu yönlü Amerika’nın da Peşmergeye
operasyon amaçlı para desteğinde bulunacağını belirtmesi ve ilk para desteğinin
gelmesi KDP güçlerinin daha da ‘iştahını kabartmıştır’.
KDP’nin Hayali
Bağımsız Değil ‘Aşiret/Aile Küçük Kürdistan’ı!
Parçalanmış bir Irak’ta Kürdistan devletinin de yeri
bulunmaktadır! Adı Küçük Kürdistan! KDP’nin propagandasını yaptığı Bağımsız
Kürdistan! Dışarıya bu kadar bağımlı hale gelen KDP ve türevi Güneyli Güçlerin
‘Bağımsız Kürdistan’ın sınırları ancak kendi ‘iktidar/ailelerinin bulunduğu
coğrafyayı kapsamaktadır ve tam anlamıyla ‘Kürdistan’ denildiğinde bu
dinamiklerin akıl ve pratiklerinde yerini bulan bugün dört parçaya bölünmüş bir
Kürdistan’ın tam bağımsız ve birleşik hali maalesef değildir!
KDP, Şengal’de Şengal
Halk Meclisi, YBŞ-HPG’ye Yönelecek İddiası!
KDP’nin Şengal’e dönük haz etmeyen duruşlarına da bir
müddettir ara vermiş olmaları kabullendikleri değil yeni planları olduğu ve bu
şekilde yorumlanması daha doğru olacaktır. Aslında, diyebiliriz ki KDP kendi
gücünü görebilmek için Musul Operasyonu’nu beklemektedir ve DAİŞ çetelerinin
durumunun netleştirilip Musul Operasyonuyla alınacak olası sonuçlar sonrası
Şengal’de halkın kendi öz gücü ile kurduğu yerel Şengal Meclis’ine ve askeri
örgütlenmesi HPG ve YBŞ’ye yönelik darbe girişimi kurgulandığı kulislerde
tartışılmaktadır.
Güney’de Ekonomik
Kriz İkinci Plana Atıldı!
KDP yönetiminin ekonomik krizi bir süredir Musul Sorunu,
Şengal Sorunu gibi gündemler ile arka plana atma girişimleri bulunmaktadır.
Ekonomik krizi aşma başlıklı yapılan toplantılarda hayata geçirilmek üzere
alınan hiçbir karar bugüne kadar yerine getirilmemiştir. Ekonomik gelir giderlerin
denetimlerinin daha sıkı yapılması, hakkında yolsuzluk yaptığı iddiası
olanların soruşturulmasına henüz adım dahi atılmamıştır. Ancak, yapılan
toplantının ardından hükümet adına Barzani tarafından çok sayıda yabancı heyet
ile yapılan toplantıların sonuçlarından, ‘ekonomik yardım’ kararı çıkarken bu
yapılan yardımların hiç birisinin de halka yansıması olmaması dikkat çekicidir.
Türkiye’den Para Alan
KDP, Bakurê Kürdistanlıları Baskı Uyguluyor!
Türkiye’den ise 200 milyon dolar civarı para desteğinin
gelmiş olması AKP-KDP arasında yeni bazı anlaşmaların olmuş olma ihtimalini
düşündürtüyor! Başurê Kürdistan’da yaşamlarını idame ettiren çok sayıda
yurttaşın AKP/KDP’nin arasında gelişen son para trafiği sonrasında
üzerlerindeki baskıların arttığını söylemek, ev alımları ve değiştirmelerine
yasak konulduğunu belirtmek konuyu buraya bağlamakta zorluk çektirmeyecektir.
Savaşan Halk
Gerçekliği ve Musul’un Özgürleştirilmesi
Son süreçte özellikle ‘Bağımsız Kürdistan’ adı altında kendi
aile hayallerinin gerçekleşmesi amacıyla gerek Neçirvan Barzani gerekse de
Mesud Barzani birçok devlet ile ilişkiler geliştiriyor/diplomatik
faaliyetlerini arttırıyorlar. Meşruiyetini daha da güçlendirmiş olan PKK’nin
bugünlerde Musul savaşında yerel güçlerle işbirliği içinde yer alması AKP-KDP
politikalarını boşa çıkaracağı gibi Başur Kürdistan’ında ki geleceği için
olumlu sonuçlar doğuracaktır. Ayrıca Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın
yaratmak istediği ‘Savaşan Halk Gerçekliği’ için Musul’un özgürlüğü ve Musul’un
Savaşan Halk Gerçekliği adımı olacaktır.
Bêwar Ardalan
Kürdistan Stratejik
Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com –
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info – www.navendalekolin.com –
http://kursam.com/index.html