Soner Yalçın Türk medyasında devletin karanlık çekirdeği ile ilişkileri ile bilinen bir isim. Beyaz Türk faşizminin yani Ergenekoncu grubuyla ilişkileri derin olan Soner Yalçın’ın gazeteciliğe faşist Doğu Perinçek’in yayın organlarında başlamış olması bu açıdan tesadüf değil. Bu kişi bu dönemde kongerillla komutanı katil Cem Ersever ile röportajları ile bilinen biri haline geldi. Daha sonra Doğu Perinçek ekibinden ayrılıp merkez medyaya terfi ettirilen Yalçın yine faşist katillerle ilgili kitaplar(Reis, Bay Pipo) yazdı. Bu kitaplarda eleştirel bir ton olsa da esas önemli kitaplardaki istihbari bilgilerdi. Bu Soner Yalçın’ın devlet içinde bir grubun adamı olduğunu açıklıkla gösteriyordu.
2000’lerle birlikte bu özelliği netleşti. Keza AKP’nin iktidarının ilk döneminde Ergenekoncu grubun düşünsel silahşörlüğünü önce Hüriyyet gazetesinde sonra bu grup mevzi kaybedince kendi kurduğu ODA TV sitesinde yaptı. Nitekim AKP-Fethullahçı ittifakının operasyonlarında tutuklanıp kısa süre cezaevinde de kaldı. Bu süreçten sonra fazla AKP karşıtlığı yapmaması da dikkatten kaçmadı. 2015 sonrası AKP-Ergenekon ittifakının coşkulu bir taraftarı olmaktan uzak, orta karar bir duruşla faşizm dönemini geçirdi, geçiriyor. Belli ki Silivri’de geçirdiği 22 ay ona AKP’yi fazla eleştirmemesi gerektiğini öğretmiş fakat faşizm devlet içinde tam kurumsallaşmadığı için tam biat etme gereği de hissetmiyor. Bu kişinin baştan itibaren Kürt sorununa dair söylemleri kendi grubu gibi ırkçı tonlar taşımıyordu. Fakat devlet savunucusu olarak bu kişinin Özgürlük hareketine düşmanlığı barizdi. Zaten İttihat ve Terakki sevdalısı bu kişiden başka bir tutum da beklemek yanlış olurdu.
İşte bu adam faşizmin Garê bozgunundan sonra bir yazdı. Bu yazıda Özgürlük Hareketini karalayarak, PKK’nin gerilla savaşını kazanamayacağını çünkü gelişen teknolojiye karşı koymasının mümkün olmadığını ifade etmiş. TC’nin elinde ne denli gelişmiş teknolojinin olduğunu ballandıra ballandıra anlatmış. Vardığı sonuç bu teknolojiye karşı gerilla savaşının yürütülemeyeceği. Aslında geçmişte Maocu bir hareket içerisinde bulunan Soner Yalçın’ın gerilla savaşı ile ilgili temel noktaları bilmemesi mümkün değil ama belli ki bu sefer bir görev olarak önüne bu konmuş. Garê yenilgisini çarpıtmayı, onu bir zafer gibi göstermeyi kendine gaye edinen, bunun için türlü türlü manipülasyona başvuran Yalçın bakın ne diyor:
“Elli yıl önce PKK insan öldürmeye başladığında Türk Ordusu’nun elinde derme çatma telsizler vardı. Son yıllardaki teknolojinin devrim niteliğinde gelişmesiyle robot teknolojisi, nano teknoloji, biyo-teknoloji ve sinir bilim alanındaki ileri düzeyde gelişmeler savaşın boyutunu çok değiştirdi/değiştiriyor!”
Bu durumda sormak gerekir elli yıl önce Türk Ordusunun elinde derme çatma telsizler varken PKK’nin elinde ne vardı? Gelişmiş füzeler mi? Yoksa Tansu Çiller’in dediği gibi helikopterler mi? Gerilla savaşında silah üstünlüğü ne zaman gerillada olmuş? Ya da gerilla savaşının başarısı teknik üstünlüğe mi bağlıdır?
Soner Yalçın bilir bilmesine ama biz yine de soralım Fidel Castro ve Che Guevera Granma yatıyla Küba’ya çıktıklarında ellerinde hangi silahlar vardı? Biz söyleyelim 3 yarı otomatik silah ve derme çatma 20 tüfek vardı. Buna karşı faşist Batista ordusunda binlerce tam teçhizatlı askerin yanında onlarca uçak vardı. Peki, Vietnam yıllarca ABD’ye kök söktürürken elinde ABD’de de olan teknolojinin 100’de 1’i var mıydı? Yoktu.
Teknolojinin savaşı kazanmaya yetmediğini en açık Soner Yalçın’ın çarpıtmaya çalıştığı Garê operasyonu göstermektedir. Türk devletinin kendisi bu operasyonda 42 savaş uçağı, onlarca keşif uçağı ve bir o kadar helikopter kullandığını açıklıyor. Peki, bir devletle savaşa gider gibi gittikleri Garê seferinden arkalarında yiyeceklerinden, kazma küreklerine kadar araç gereçlerini bırakıp gece yarısı kaçmadılar mı? Bu operasyonda ne yapmak istiyorlardı. Neyi başardılar?
Eğer Soner Yalçın’ın dediği gibi teknik savaşta her şey olsa Türk ordusu niye kazanamıyor? Bu tekniği yeni mi elde ettiler? Hayır. Daha önce PKK’nin teknolojisi daha mı gelişkindi? Hayır.
Türk Devletinin özel savaş yöntemleriyle Kürt halkına karşı yürüttüğü soykırım savaşını insanların beyninde yanlış algılar yaratarak kazanmaya çalıştığı açık. Bunun için her yönteme başvuruyorlar. Teknolojinin özellikle silah teknolojisinin savaş taktiklerinde değişimlere yol açtığı doğrudur. Bu açıdan 50 yılda büyük değişimler de olmuştur. Aynı durum gerilla savaşı içinde geçerlidir. Gerilla da kendine her zaman yeni duruma göre uyarlar. Bu açıdan HPG yeni dönem gerillacılığı ile ilgili açıklamaları sürekli yapmaktadır. Fakat gerilla savaşının esası hiçbir zaman teknoloji ile ilgili olmamıştır. Çünkü her zaman devletçi güçler teknik olarak da sayı olarak da gerilla güçlerinden üstündürler. Buna rağmen savaşı kazanmaları buna bağlı değildir. Gerilla savaşının belirleyici unsuru halk desteği ve gerillanın iradesidir. Halkıyla bütünleşen iradeli bir gerilla gücünü hiçbir güç yenemez. Dün de bu şekildeydi, bugün de böyledir ve yarın da bu şekilde olacaktır.
Kendal BAGOK
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi