• Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Bölümler Makaleler

SORUNUN KAYNAĞINDA HESAPLAŞMAK

Yayınlayan Cemal Şerik
27 Ocak 2021
Kategori: Makaleler
275 14
Kürtlerin En Doğal ve Demokratik Hakkı
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın

Bugün Türkiye’de olup-bitenlere, yaşananlara anlam verilmeye çalışılırken İkinci Dünya Savaşı ve öncesi döneminin Almanya’sından örnekler verilmektedir. Türkiye’de yaşanmakta olanların anlaşılması için verilen bu örneklerin öğretici yanları vardır. Daha çok da bu konuda faşist NAZİ partisi ve Hitler örneğine başvurulmaktadır. Tabi verilen bu örnekler yaşanmışlıklardan sonuç çıkarmak mümkün olduğu gibi tekrarlarıyla karşılaşmamak ve alınması gereken tedbirler için de büyük bir öneme sahiptirler.

Tarih için en büyük öğretmen belirlemesinde bulunulmasının ve bugünün içerisinde varlığını korumakta olmasının en önemli nedenlerinden birini de bu gerçeklik oluşturmaktadır. Eğer yaşanmışlıklar belleklerdeki yerini korur ve bugün yaşanmakta olanlara anlam verilirse bugün yaşanmakta olanlara anlam vermek o kadar olanaklı bir hale gelmiş olacaktır. Türkiye’de yaşanmakta olanlara da ancak bu şekilde anlam vermek mümkündür.

Türkiye’de bugün iktidar koltuğunda oturmakta olan Erdoğan-Bahçeli faşist ikilisinin icraatları daha çok Hitler faşizminin Almanya’da iktidar olduğu dönemde yaptıkları ile karşılaştırılarak bir yargıya ulaşılmaktadır. Elbette bulunulan bu çıkarsamaların gerçeklikle ilgisi ve doğru olan yönleri vardır. Her iki dönem arasındaki benzerlikler, uygulanan politikalar ve yapılanlar karşılaştırıldığında yapılan değerlendirmelerin doğru olduğunu yadsımak mümkün değildir. Devleti yönetme biçimleri, kullandıkları argümanlar, esas aldıkları ölçüler vb. hep aynıdır. Su katılmamış faşist bir karaktere sahiptirler, Doğa, kadın, toplum, insan düşmanıdırlar. Her şeyden intikam alırcasına saldırmakta, ruhsuz, kuru, tamamen kurulmuş bir makina gibi hareket etmeyi esas alan ‘ilişki’ ve ‘yaşam’ biçimini esas almışlardır. Hitler dönemini anlatan belgeler ile Erdoğan-Bahçeli faşizmi döneminde yaşananlar karşılaştırıldığında bu pekala görülmüş olacaktır.

Ancak bu gerçeklik, bir doğruyu anlatmak için yeterli değildir. Bu benzerliklerle birlikte, bunlara temel teşkil eden dayanaklarının olduğu unutulmamalıdır. Özellikle de Osmanlı ve Prusya İmparatorluklarından devralınan siyasal, psikolojik miras ve İttihat Terakki Fıkra’sının bu her iki imparatorluğun mirasını devralan, siyasal ve ideolojik yapılanmalar, partiler ve bunların iktidarları arasındaki olan bağların/ortaklıkların da doğru tahlili gerekmektedir. Yapılan bu belirleme daha çok bugün Türkiye’de yaşananları ve olup-bitenleri anlamak için önem kazanmaktadır.

Burada çok basit bir şekilde, Erdoğan-Bahçeli faşizmini Hitler faşizmine benzeterek, günümüzde yaşananları Hitler döneminin Almanya’sıyla karşılaştırarak izah edebiliriz. Erdoğan ve Bahçeli faşizminin yaptıklarının, Hitler faşizmini aratmayacak bir düzeye varmış olması da bu konuda yeterince kolaylık sağlamaktadır.

Türkiye’de yapılan değerlendirmelerde öne çıkan daha çok bu yaklaşım olmaktadır. Tüm melanetler dışardan Türkiye’ye taşınan olarak görülmektedir. Böyle olunca iyi olan kendileriyle, kötü olan da dışarıyla açıklanmış olmaktadır. Oluşturulan bu algıyla iç hesaplaşmadan kaçınarak, ‘kol kırılır yen içerisinde kalır’ misali dışa kapalı; milliyetçi duygulara, ön yargılara dayalı tepki gösterilerek harekete geçilmektedir. Genellikle gerek iç gerekse dış politikada öne çıkan yaklaşımlar, geliştirilen politika ve sergilenen davranışlar hep bu temelde belirlenmekte, ‘mili politika’ ve ‘ülkenin bekası’ olarak adlandırılmaktadır. Böyle olunca her türlü ırkçı, faşist, işgalci politikalar, dayatmalar, saldırılar karşısında ses çıkarabilecek hiç bir kimse ortada kalmamaktadır, ses çıkaracak olsa bile ağzını açmaya cesaret edemez hale getirilmektedir.

Hitler, Mussolin, Franko vb. gibi faşistler gerek ortaya çıktığı ülke gerekse de dünya halklarına, insanlığa karşı büyük kötülükler yapmıştır. Bunları, onların dışında dünyada savunmayan hiç bir kimse yoktur. Hatta bu faşist kişiliklere dair, daha fazlasını söylemektedirler. Bu konuda hiçbir kimsenin söyleyeceği daha farklı bir şey olamaz.

Fakat bugüne kadar yaşanmış olan tüm kötülükler, adı geçen bu faşist kişiliklerle mi başlamıştır. Tüm kötülüklerin mucidi bunlar mıdır? Bunların dayandıkları temel, devraldıkları bir miras yok mudur? Bunlar beş bin yıllık erkek egemenlikli sistemin neresindedirler? Tarihte yaşanmış soykırımlar, işlenmiş büyük suçlar ve günahlar var. Adı zikredilen kişiliklerin bu kötülüklerle hiç mi ilişkisi yok? Beş bin yıllık tarih bir yana yakın geçmiş içerisinde yaşanmış olanlarla hiç mi bağlantıları yok?

Nedense Türkiye’de yapılmayan, ısrarla kaçınılan da bu gerçekliktir. En aleni olan Hitler faşizmi üzerinde İttihat Terakki Fıkrası ve iktidarının, Kemalist Cumhuriyet döneminin etkileri tamamen görünmezden gelinmektedir. Yahudi soykırımı bunlardan biridir. Öncesi Abdulhamit’e kadar giden bir geçmişi olsa da en büyük Ermeni Soykırımı 1915’de İttihat Terakki’nin iktidar döneminde yaşanmıştır. Hitlerin NAZİ partisinin içerisinde özel bölümlerin yer aldığı derin gizli örgütlenmesi, İttihat Terakki Fırkasının kendini üzerinde var ettiği temelleri oluşturmuştur. Nasıl Göbels Hitlerin ‘Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı’ olma göreviyle sorumlu kılınmışsa İttihat Terakki Fıkrası da Ziya Gökalp, Mehmet Akif Ersoy vb.lerini benzeri bir görev sorumlu kılmıştı, Ayrıca gizli örgütlenme, suikast, sabotaj vb.leri için özel birlikler oluşturmuş ‘Teşkilat-ı Mahsusa’ adıyla bir örgüt kurmuştu. Osmanlının dağılmasından sonra daha yerine TC Devleti resmen kurulmadan Asuri-Süryani, Anadolu-Grek(Rum), Çerkez ve Kürt halkları Kemalistler tarafından hedef haline getirilmişler, soykırım saldırılarına uğramışlardır. Korporatizm Mussolini’den önce Mustafa Kemal tarafından yeni kurulan TC Devleti tarafından ön görülmüştür.

Bunlar bilinmeden ya da cesaretle dile getirilmeden, bugünde Türkiye’de olup-bitenleri, yaşananları doğru bir şekilde anlamlandırmak ve ona karşı bir mücadelenin sahibi olmak mümkün değildir. Hele hele başka ülkelerden verilen örneklerle Türkiye’de geliştirilen ırkçı, faşist, soykırımcı politikaları, düşünceleri, ruhsal davranış biçimlerini açıklayarak çözüm bulmaya çalışmanın hiçbir şekilde olanağı yoktur. Onun içindir ki, sorunlarının kaynağıyla mutlaka karşılaşma gücünü/cesaretini  göstermek gerekmektedir. Bu yapılmadan Erdoğan-Bahçeli faşizmini yenilgiye mahkum etmenin olanağı bulunmamaktadır. Hadi diyelim bunlar iktidardan uzaklaştırılsalar da, bugüne kadar olduğu gibi kökleri kurutulmadıkları için ortalıkta dolaşmaya, ayaklara bağ olmaya, ihtiyaç duyulduğunda ortalığa salınarak kullanılmaya devam edileceklerdir.

 Cemal ŞERİK

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Önceki yazı

ZINDAN DİRENİŞLERİNİN BİZE ANLATTIKLARI

Sonraki Haber

SİZ TÜRKLERLE NEYİ GÖRÜŞÜYORSUNUZ?

Benzer Haberler

Erdoğan İçin Oyunun Sonu
Makaleler

Erdoğan İçin Oyunun Sonu

2 Temmuz 2022
Kürdistan’da Yer İsimlerinde Soykırım Uygulamaları
Makaleler

Kürdistan’da Yer İsimlerinde Soykırım Uygulamaları

27 Haziran 2022
Düşmana saldırırken Binevş Egal’lerin gülüşünü düşünün!
Makaleler

Düşmana saldırırken Binevş Egal’lerin gülüşünü düşünün!

9 Haziran 2022
Sonraki Haber
SİZ TÜRKLERLE NEYİ GÖRÜŞÜYORSUNUZ?

SİZ TÜRKLERLE NEYİ GÖRÜŞÜYORSUNUZ?

Öne Çıkan Yazılar

  • NATO, İsveç-Finlandiya ve Kürt Soykırımı

    NATO, İsveç-Finlandiya ve Kürt Soykırımı

    531 Paylaşım
    Paylaş 212 Paylaş 133
  • Erdoğan İçin Oyunun Sonu

    544 Paylaşım
    Paylaş 218 Paylaş 136
  • Özel Savaş Oyunları Ancak Gerilla Öncülüğünde Mücadele Ederek Bozulur- YAZI DİZİSİ 1

    513 Paylaşım
    Paylaş 205 Paylaş 128
  • Sistem İçi Muhalefet Özel Savaş Hükümetinin Koltuk Değneğidir- YAZI DİZİSİ 2 SON

    499 Paylaşım
    Paylaş 200 Paylaş 125
  • PKK Her Türlü Sömürgeciliğe Ve İhanete Karşı Asla Yenilmeyen Tarihi İntikam Hareketidir -YAZI DİZİSİ 1

    550 Paylaşım
    Paylaş 220 Paylaş 138

Önerilenler

Sistem İçi Muhalefet Özel Savaş Hükümetinin Koltuk Değneğidir- YAZI DİZİSİ 2 SON

Özel Savaş Oyunları Ancak Gerilla Öncülüğünde Mücadele Ederek Bozulur- YAZI DİZİSİ 1

NATO, İsveç-Finlandiya ve Kürt Soykırımı

Erdoğan İçin Oyunun Sonu

PKK Her Türlü Sömürgeciliğe Ve İhanete Karşı Asla Yenilmeyen Tarihi İntikam Hareketidir – YAZI DİZİ 2 SON

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Araştırmalar
  • Basın Bültenleri
  • Basından Seçmeler
  • Belgeler
  • Dizi Yazı
  • Dış Basından
  • Duyurular
  • Ekoloji
  • Ekonomi
  • Gençlik
  • Haberler
  • Kadın
  • Kim Kimdir?
  • Kronoloji
  • Kürdistan Tarihi ve Dili
  • Makaleler
  • Okuyucudan
  • Özgürlük Perspektifleri
  • Politik Analiz
  • Röportajlar
  • Serbest Yazılar
  • Teknoloji

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Kayıt için formu doldurun

Tüm alanlar zorunludur Oturum aç

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç