18 Mayıs 2016 Çarşamba Saat 10:48
0
21
Kürtler ‘tarihten
kovulmuş’ bir halk olarak tarihte hak ettikleri yeri alamamış, her zaman onun
adına başkaları konuşmuş ve ona kendi kaderini tayin etme hakkı hiç bir zaman
tanınmamıştır. Yazılı egemen tarihte Kürtlere dair fazla bir bilgiye
rastlanmamaktadır. Çünkü tarihi ya yazılmamış ya da çarpıtarak yazılmıştır.
Kürtler tarihin öksüz
halkıdır. Kürtlerin anavatanı Kürdistan’a komşu güçler tarafından sömürülmüş,
yağma edilmiş, iradesi elinden alınmış ve en sonunda da parçalanmıştır.
Kürtlerin anavatanını parçalayanlar, Kürtlerin öz gücü ile imparatorluklar,
sultanlıklar ve büyük savaş zaferleri kazanan komşularıdırlar. Zor durumda
kaldıklarında kalkıp “Kürt-Türk, kardeştir, Kürt-Fars aynı ırktandır, Kürt-Arap
dindaştır palavralarıyla yardım isteyen komşular, zor zamanları geçtikten
sonrada Kürtleri imha ve inkar politikalarıyla bitirmek istemişlerdir.
Erzurum-Sivas kongrelerinde Kürtlerden yardım isteyen Sömürgeci-faşist Türk
iktidar aklı, Kürtlerin yardımıyla Anadolu’yu düşmanlardan temizlemiş, ama rahata
kavuşan faşist Türk yönetimi Kürtlerin yardımının karşılığını Dêrsim, Zilan
Deresi, Amed ve daha nice yerlerde Kürtleri katletmekle ödemişler. Kürtlere
yardımlarının karşılığını fazlasıyla ödetiyorlardı.
Kurtuluş Savaşı diye
dillendirilen savaştan sonra Türkler İngilizlerle anlaşma yapıp Kürtleri
bölüyorlar. Sanki Çanakkale’de çatışan-çarpışan güçler onlar değilmiş gibi,
sanki Kürtlere karşı savaşmışlar gibi ittifak kuruyor ve Kürtlere yöneliyorlar.
Kürtler temiz duygularının karşılığını hep sırtından hançerlenmekle ödemişler.
“Hayali Kürdistan burada meftundur diye de Ağrı Dağı’nda Kürdistan mezarı
yaptılar. Kürdistan üzerine yapılan kirli anlaşmaları tekrar hatırlayacak
olursak
– Qesrûşîrîn Antlaşması – 1639 – Osmanlı ve Safevi
İmparatorlukları tarafından Qesrûşirin şehrinde yapılmış ve bunun sonucunda
Kürdistan iki parçaya bölünmüş.
– Sykes-Picot Antlaşması – 16 Mayıs 1916 yılında,
Fransız, İngilizler ve Ruslar tarafından Kürdistan’ın bir kısmını da içine alan
bir bölgeyi kendi aralarında bölüyorlar. Buna göre Rojava, Bakur’un bir kısmı,
Suriye ve Lübnan Fransız güçlerine, Başûr, Irak, Kuveyt, Ürdün’den Sina
Yarımadasına kadar İngiliz, Doğu Karadeniz ve Serhat bölgesi de Ruslara
verilecekti. Bunun sonucunda Fransız ve İngilizler tarafından bugünkü Irak,
Suriye, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan arasındaki sınırlar çizildi.
– Sevr Antlaşması – 20 Ağustos 1920 – Fransa’nın
başkentinde, Müttefik güçler tarafından imzalandı. Bu antlaşmaya göre bağımsız
bir Kürdistan’ın kurulmasına olanak sağlıyordu. Ama bu antlaşma kısa süreli
kaldı ve geçersiz kılındı.
Lozan Antlaşması, Cezayir
Antlaşmaları Kürdistan’da sömürgecilik ve parçalamanın devamcısı nitelikte
devam eden antlaşmalar olmuşlardır.
Günümüzde Kürtlerin
ulusal bir uyanış ve devrimsel süreç yaşıyor. Kürtler yaşadıkları her yerde
hakları için haykırıyor ve mücadele veriyorlar. Kürtler Kürt Özgürlük Hareketi
PKK öncülüğünde bu direnişini gün be gün zafere biraz daha yaklaştırıyor.
Kürdistan’ın her bir bölümünde mücadele bir şekilde devam etmekte.
Kürtler Rojava Devrimi
ile üzerindeki tüm kirli oyunları boşa çıkarttı ve çıkartmaya devam ediyor,
dengeleri sarsıp değiştiriyor. Kürtler Lozan ve Sykes-Picot’ta çizilen
sınırları kaldırıyor ve bu anlaşmaların günümüzde meşruluğu kalmıyor. Diğer
parçadaki Kürtlerle gönül bağını kuruyorlar. Ama maalesef devrimin ve direnişin
bu kadar dorukta yaşandığı günümüzde egemenlerin çizdiği sınırlara sıkı sıkı
sarılan bazı kesimler var. Bu kesimler maalesef düşmanın koltuk değneği görevi
gören, Kürtler katledilirken düşman ağzıyla tepki gösteren, Kürt kanı üzerinden
kirli ticari anlaşmalar yapan, Rojava Devriminin anlamını çarpıtan PDK ‘Partî Dîmokratî
Kurdistan’ yani Kürdistan Demokratik Partisi’dir.
16 Mayıs 2016’da
Sykes-Picot Antlaşmasının 100. yıldönümüdür. Bu antlaşmanın en büyük zararı
Kürtlere olmuştur. Anavatanımız düşmanlar tarafından parçalanmış ve
kendilerince sınırlar çizmişler. Doğal olarak en büyük tepkide Kürtlerden
gelmesi gerekirken PDK çizgisindeki Kürt anlayışı bu sınırların varlığına sıkı
sıkı sarılmış ve bu sınırları korumak için elinden gelen her şeyi yapmıştır ve
bugün de yapmaya devam etmektedir. Söz meclisine gelindiğinde “biz Bağımsız ve
Özgür bir Kürdistan kuracağız diyorlar ama Kürdistan’ın kalbine çizilen
sınırları canı pahasına savunmaktalar. Sınırın öteki tarafındaki Kürtler yani
Rojavalı Kürtler Başûrlu Kürtlere en zor zamanlarında kucak açmış ve aşlarını
bölüşmüşler. Ama bugün PDK çizgisi Rojava-Başûr arasındaki sınırı ve sınır
kapısını Kürtlerin kazanımlarına karşı kullanmakta. Sözde federal sistemi
kendileri için öngörenler bunu Rojava’daki Kürtler uyguladığında Sêmelka Sınır
Kapısı kapatılıyor.
Batı Almanya ve Doğu
Almanya’da taraflar birbirilerine karşıyken bile sınırdan insani yardımlar
geçiyor ve savaş mağduru halkın azda olsa ihtiyaçları karşılanıyordu. Ama
Kürdistan’da PDK’nin Kürt Düşmanlığı DAIŞ ile arasındaki bölgeden günde
yüzlerce tanker kaçak benzin Güney üzerinden Türkiye’ye geçiyor ama medyasında “DAIŞ’e
karşı en etkin mücadeleyi biz veriyoruz imajını vermek istiyor. Rojavalı Kürtler
DAIŞ ile mücadelede verdikleri destansı mücadeleyi görmeyip onları maddi olarak
çökertmek için Rojava-Başûr sınırına hendekler kazmakta, sıkı güvenlik uygulamakta,
bahane göstermeden sınırı kapatmaktadır.
Sêmelka Sınır Kapısı’nda Yaralı Orta Oyunu!
Qamişlo’daki saldırıda
ağır yaralıları günlerce sınır kapısında bekleten zihniyet TV kameraları
yoluyla şov yapmayı da ihmal etmemektedir. Saldırılar yaşanırken, kapalı olan Sêmelka
Sınır Kapısından orta oyununu aratmayan görüntüler Kürdistan 24 televizyon
kanalında cereyan etti. Yaralıların geçişlerini kabul etmeyen KDP yönetimi,
hala nerede olduğu bilinmeyen sözde ‘yaralıları’ Hewlêr’de hastanelere sevk
etti mesele ise yaralıların ‘Yahu bizim geçişimize izin vermediler biz Qamişlo’dayız
diye açıklama yapmak zorunda kaldılar. Düzmece bu ‘yaralı taşıma’ meselesi
günlerce sosyal medya da ve basında KDP’nin alay konusu olmasına vesile oldu.
Sêmalka Sınır Kapısı’nda
bekletilen yardım kamyonlarındaki gıda ve ilaç malzemeleri bozulmuş durumda. PDK
neden bu kadar Rojava Devrimi’ne kindar yaklaşıyor? Acaba PDK Rojava Sınırını
koruduğu kadar DAIŞ ile arasındaki sınırı da koruyor mu? Yoksa PDK’nin gördüğü
en büyük düşman Rojavalı Kürtler midir? PDK’nin tüm komşularla sınır kapıları
açık bir tek Rojava ile arasındaki sınır kapası kapalı! Rojava’ya gidecek olan
bir çocuk sütünü, ilacı da kesen bir zihniyet ne kadar düşmüş olduğunu
göstermektedir.
Sykes-Picot’un çizdiği
sınırlara sıkı sıkı sarılanlar sınırların kaldırılmasından sonra tarihte hakkettikleri
yeri alacaklardır. Zor zamanlarda Rojavalı Kürtlerin yüzüne kapı kapatanlar, 75’te
ilk yardımlarına kimlerin koştuğunu unutmuşlardır! Rojavalı Kürtlerin sizinle
aşını ve ekmeğini bölüştüğü günleri ne kadar da çabuk unutmuşa benziyorsunuz.
Üstelik, kadim Kürt halkının misafir ağırlama kültüründe düşmanına dahi açık
olurken kapıları insan kardeşine nasıl insani yardım kapılarını kapatabilir? PDK
temel Kürt kültürel değerlerini dahi geride bırakmıştır ve unutmuştur.
Aynı PDK daha dün
Sykes-Picot’u protesto etmek isteyen demokrasi güçlerine engel olmamış mıdır? Kahrolsun
Sykes-Picot Antlaşması zihniyeti ve bu antlaşmalara bel bağlayan-umut bağlayan
zihniyet!
Gabar Roj
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net
– www.lekolin.info – www.navendalekolin.com
:” ”
:””
” “,” ”
Sêmelka Sınır Kapısı’nda Yaralı Orta Oyunu!Gabar RojKürdistan Stratejik Araştırmalar Merkeziwww.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net
– www.lekolin.info – www.navendalekolin.com