25 Şubat 2019 Pazartesi Saat 07:02
0
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:TR
Olaylar geliştikçe nasıl dört başı mamur bir
özel savaş sistemiyle kuşatılmış olduğumuz gerçeği çok daha iyi açığa çıkıyor. Aslında
İmralı’daki işkence ve ağır tecrit uygulamaları da bunun bir parçası oluyor. Parça
olmaktan da öteye, İmralı işkence ve tecrit sistemi aslında Türkiye ve
Kürdistan’da tüm topluma uygulanan yönetim sistemini belirliyor. Dolayısıyla
İmralı’daki ağır tecrit ve işkence esas olarak tüm topluma uygulanıyor.
İmralı’da ağırlaştırılarak sürdürülen rehine politikası genelde tüm toplum
üzerinde yürütülüyor. Toplum, AKP-MHP faşizmi tarafından adeta rehin alınmış ve
geleceği ipotek edilmiş bur durumu yaşıyor.
Çok iyi biliyoruz ki, özel savaş demek yalan,
aldatma, hile ve oyun demektir. Dolayısıyla gerçeklerden korkanlar ve güçsüz
olanlar özel savaşa başvururlar. Yüzlerindeki maske düşmesin ve yalanları
ortaya çıkmasın diye sürekli psikolojik savaş uygularlar. Psikolojik savaş,
yalan ve hilelerle gerçekleri saptırmak, karşıdakileri sürekli aldatmaya
çalışmak demektir. Mayasında yalan, hile ve oyun olduğu için, özel savaş
aslında zayıf ve tehlikeli bir savaş türüdür. Tehlikesi şuradan gelir: Eğer
yerinde ve zamanında inandırıcı bir tarzda yalan söyleyemez veya hile
yapamazsan, o zaman işler tersine döner ve sen yenilirsin. Yani kendini vurmuş
olursun. Aynı şey, karşıtların yürüteceği mücadele açısından da geçerlidir.
Eğer karşı taraf zamanlı ve güçlü davranarak yalan ve hileleri açığa
çıkartırsa, işte o zaman da özel savaş sahibini vurur.
Kürdistan’da gerilla öncülüğünde gelişen
özgürlük mücadelesi karşısında TC Devletinin giderek tümüyle bir özel savaş
sistemi haline geldiği bilinmektedir. Aslında öncesinde özel savaş uygulamaları
zayıf ve sınırlıydı, bazı özel çete örgütlenmeleri tarafından yürütülüyordu.
Örneğin İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin “Teşkilatı Mahsusa sı vardı. Kemalist
hareket de bunun kalıntılarını benzer çete örgütlenmeleri biçiminde kullandı.
TC Devleti 1952’de NATO’ya girdikten sonra aynı amaçla “Seferberlik Tetkik
Kurulu örgütlendi. Ordu içindeki “Özel Harp Dairesi tarafından örgütlenip
yürütülen bu yapı, daha sonra “Özel Kuvvetler Komutanlığı olarak kendini
örgütledi.
PKK’nin 15 Ağustos 1984 tarihinde gerilla
savaşını başlattığı zamana kadar Türk özel savaş örgütlenmesi, esas olarak
ayaklanmaya karşı koyma sistemine sahipti. 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinde ve
Kıbrıs savaşında Özel Harp Dairesine bağlı kontrgerilla çete örgütlenmesi
kullanılmıştı. Ancak 15 Ağustos 1984 tarihinde Kürdistan’da gerilla savaşı
başlayınca, buna karşı söz konusu çete örgütlenmesi ve ayaklanmaya karşı koyma
sistemi yeterli olmadı. Bunun sonucunda 1985 yılından itibaren “Gayri Nizami
Harp uygulamasını geliştirdiler ve 1987 Temmuz’unda Kürdistan’da “Olağanüstü
Hal ilan ederek bunu örgütlü bir sisteme kavuşturdular. Söz konusu OHAL rejimi
tepeden tırnağa bir özel savaş uygulaması oldu ve Kürdistan’da başlatılan bu
sistem giderek tüm Türkiye’nin gerçek yönetimi haline geldi. 15 Şubat 1999
komplosundan itibaren ise, söz konusu özel savaş uygulamalarını İmralı işkence
ve tecrit sistemi belirler oldu.
İşte 12 Eylül 1980 faşist-askeri darbesi ve 15
Şubat 1999 uluslararası komplosu üzerinde yükselen günümüz AKP-MHP faşist
diktatörlüğü, bu temelde şekillenmiş dört başı mamur bir özel savaş rejimidir.
Her şeyini özel savaş teorisi ve taktiği temelinde yürütmekte ve böyle bir
savaşa dayanarak ayakta kalmaya çalışmaktadır. Gerilla öncülüğündeki Kürdistan
özgürlük mücadelesi karşısında ancak topyekûn özel savaş sistemiyle ömrünü
uzatabilmektedir. Bu savaşın Türkiye’deki teorisyeni ve kuramcısı
Ergenekoncuların başı olan İlker Başbuğ’dur. Söz konusu savaşın ideoloğu ve
taktisyeni ise Türk faşizminin başı olan Devlet Bahçeli’dir. Daha önce bu
görevi Alpaslan Türkeş yürütüyordu, ölünce aynı görev Devlet Bahçeli’ye
yüklendi. Günümüz özel savaşının propagandacısı ve uygulayıcısı ise, yeşil
gladyoyu ele geçirmeyi başaran Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bugün bu üçlü, ittifak
halinde özel savaş uygulamalarını zirveye taşımış durumdadır.
Günümüz Türkiye’sinde yapılanların tümü özel
savaş kapsamındadır ve söylenenlerin yüzde doksan dokuzu da gerçek dışıdır.
Yani Türkiye ve Kürdistan toplumlarını ve dış kamuoyunu aldatmaya yönelik
söylenen yalanlardır. Tayyip Erdoğan ve AKP Yönetiminin medyaya bu kadar önem
vermesi ve tümünü tekeline almaya çalışması bunun içindir. Öyle istemektedir
ki, yalan ve demogojilerini açığa çıkartıp toplumu bilinçlendirecek hiçbir
medya organı kalmasın! Bu nedenle, mevcut AKP-MHP Yönetiminin yaptıklarına ve
söylediklerine hep kuşkuyla bakmak ve öncelikle irdeleyip test etmek gerekir.
AKP-MHP Yönetiminin özel savaş kapsamındaki yalan, aldatma, hile ve oyunlarına
karşı hep uyanık ve dikkatli olmak zorunludur.
Örneğin Kürdistan’daki yaptıkları ve
söyledikleri hep özel savaş kapsamındadır. Yani yalan ve hileye dayalıdır. 30
Ekim 2014 tarihli MGK toplantısında kararlaştırılan “Çöktürme Eylem Planı nda
bunlar açıkça yazılıdır. Örneğin savaşta vurulan askerlerin ilanı özel savaşa
hizmet edip etmemesine bağlıdır. Eğer ırkçı-şoven milliyetçiliği geliştirecekse
ilan edilmekte ve cenaze töreni yapılmakta, yoksa habersiz törensiz
gömülmektedir. Özel savaş medyası istediği sayıda gerillanın vurulduğunu
yazabilmektedir. Bu konuda gerçeğe bağlılık diye bir derdi ve ölçüsü yoktur.
Aslında her şeyde ölçü bu biçimdedir.
Örneğin 12 Ocak günü kardeşi İmralı’ya
götürülerek Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüştürülmesi Leyla Güven’e
açlık grevini hile ile bıraktırma amaçlıdır. Yine Leyla Güven’in cezaevinden
bırakılması da benzer amaçlı olmuştur. Daha sonra da benzer yöntemlere
başvurmaya çalışmış, ancak Tecridi Kıralım ve Faşizmi Yıkalım direnişçilerinin
duyarlılığı nedeniyle boşa çıkartılmıştır. Fakat AKP-MHP faşizmi benzer özel
savaş oyunlarından vazgeçmemiştir. Yeni yeni hile ve oyunlar icat ederek
toplumu aldatmaya çalışmaktadır. Bunu herkesin bilmesi ve özel savaşın
oyunlarına gelmemek için dikkatli olması gerekir.
Örneğin
denmektedir ki, gerilla ailelerini çeşitli yollarla örgütleyerek, aileler
aracılığıyla gerillaları kaçırtmaya çalışacaktır. Yine benzer yöntemlerle
gençliğin gerillaya katılımını engellemek istemektedir. Zindan direnişçilerinin
ailelerini hile ile yönlendirip açlık grevi direnişlerini kırmak isteyecektir. Bu
konularda kendisine yardımcı olmaları için KDP ve YNK Yönetimlerini de
zorlamaktadır. MİT marifetiyle yaygın bir ajanlaştırma faaliyeti yürütülmekte,
geniş bir ajan-ihbarcı ağı örgütlemeye çalışmaktadır. Yalan ve hileye dayanan
özel savaş uygulayıcıları belli ki her türlü yönteme başvurur. Bu bir
gerçektir. Ancak tüm demokrat ve yurtsever güçlerin ve özellikle de devrimci
ailelerinin de bu gerçeği bilerek dikkatli davranması ve hiçbir biçimde özel
savaş rejiminin oyun ve hilelerine düşmemesi gerekir. Bu da devrimci ve yurtsever
olmanın gereği ve gerçeğidir.
ATAKAN ÇETİN
0
TR
KO
:” ”
:””
” “,” ”
:TR
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org –
www.lekolin.net – www.lekolin.info -www.navendalekolin.com
-http://kursam.org/index.html- http://kursam.net/index.html
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkeziwww.lekolin.com – www.lekolin.org –
www.lekolin.net – www.lekolin.info -www.navendalekolin.com
-http://kursam.org/index.html- http://kursam.net/index.html