Irak cumhurbaşkanlığı seçimi KDP’nin yaklaşımlarından kaynaklı, derinlemesine anlaşılması gereken yeni gelişmelere yol açmıştır. Bu tüm Kürtlerin, en başta da YNK ve destekçilerinin geleceği üzerinde hayati sonuçlara yol açabilecek bir gelişmedir. Dolayısıyla Irak cumhurbaşkanlığı seçimi, Irak devletinden çok Kürtlerin geleceğini ilgilendiren bir seçim olmaya başlamıştır. Konuya bu pencereden bakmadan yaşanan tehlikenin büyüklüğü görülemez.
Nedir bu mesele? Nasıl anlaşılmalıdır? KDP neden YNK ile aralarındaki stratejik anlaşmayı hiçe sayarak, YNK’yi güçsüzleştirmeye çalışıyor? KDP daha doğrusu Barzani ailesi ne yapmaya çalışıyor, ne elde etmek istiyor?
Şimdi bu sorulara cevap olacak değerlendirmeye geçelim.
KDP 10 ekim seçimlerinden sonra Kürtlerin yüzde on beşinden de az bir kesimin oyunu aldığı halde, büyük zafer kazanmış havası yaratmak istedi. Aldığı büyük hezimete rağmen yine de ‘ben büyük zafer kazandım’ demesi daha ilk günden itibaren büyük ve tehlikeli oyunlar peşinde olduğunu göstermişti. Zaten Barzani ailesi içindeki bazıları için halkın kendilerini destekleyip desteklememesi pek önemli olmamıştır. Fakat yine de seçim sonuçlarını manipüle ederek ve ikinci gün Bağdat’a giderek her şeyi oldu bittiye getirmeye çalışmıştı. Sonraki gelişmeler KDP’nin çok tehlikeli bir oyun peşinde olduğunu daha iyi göstermiştir.
Anlaşılması gereken ilk mesele, KDP’nin 10 ekim seçim sonuçlarını kendi içinde birtakım sorunlar yaşayan YNK’yi tasfiye etmek için kullandığıdır. İşte KDP, Irak Cumhurbaşkanlığı seçimini YNK’yi tümden tasfiye etmek için bir arenaya çevirmiştir. KDP, Irak devletinde etkinliğini artırıp YNK’yi tasfiye ederek, güney Kürdistan’ın tek hakim gücü olmak istiyor. Böylece güneyi ve Kürtleri aile çıkarları için daha kolay ve ucuz satacağının hesabını yapıyor. Seçimde aldığı vekil sayısının çokluğunu buna gerekçe olarak gösteriyor.
İkinci mesle, KDP’nin amacı sadece örgüt olarak YNK’yi tasfiye etmek değildir. YNK tabanını teşkil eden yurtsever, demokrat ve aydın Kürtleri de tasfiye ederek tabiri caizse güneyi Kürdistan’ın Afganistan’ı yapmak istiyor.
Peki neden? Bununla neyi amaçlıyor? Ona bu görevi kim neden verdi? Bence anlaşılması gereken temel nokta tam olarak burasıdır. Ve bu nedenler YNK’nin de meseleye sadece kendi cephesinden dar yaklaşarak, KDP’nin tüm Kürtleri tehdit eden hain planlarını deşifre etmesini engellememelidir. YNK yönetimi olup bitenleri sadece cumhurbaşkanı seçimiyle ele alırsa kendisini de tüm Kürtleri de çok büyük tehlikelerle yüz yüze getireceğini bilmek zorundadır. KDP, şimdiye kadar yaptığı gibi Kürt halkının kazanımlarını, kazanma olanaklarını Barzani ailesi için heba etmeye çalışıyor. YNK tıpkı 1975’deki çıkışında olduğu gibi bu gerçeği 2022’de de görmek zorundadır. YNK yönetimi Mam Celal’in çizgisini, politik zekasını temsil edecekse KDP’nin kendisine ve kendi şahsında tüm Kürtlere kurmaya çalıştığı hain planı görmek zorundadır. YNK, KDP’nin Kürtleri ve Kürdistanı intihara götürdüğünü görmez, buna karşı temelinde olan yurtseverlikle karşı durmazsa, bu suça ortak olmazsa da hain planın sonuç almasına zemin sunmuş olur.
KDP özellikle de son yedi yıldır, Türk devletinin değişmekte olan Ortadoğu’da yeniden güç olmak için uyguladığı stratejinin Kürtler içindeki aracıdır. KDP Türklerin neo-Osmanlıcı emelleri için kullandığı baş işbirlikçi ve haindir. Bu durum Kürt hainliğinde yeni bir durumdur. YNK, KDP’nin 2014’den sonra içine girdiği bu yeni hainlik tarzını iyi görmez ve anlamazsa büyük bir tehlike ile yüz yüze gelir. Hatta tasfiyesinin önüne bile geçemeyebilir. Bu yeni hainlik durumunu anlamak için yaşanan gelişmeleri ve özellikle de güneydeki Kürt halkının ulusal bilinçlenmede vardığı düzeyi çok iyi bilmek gerekiyor. Güneydeki halk bilinçlenmesi ya siyasette demokratikleşme ile yönetilir ya da ancak ve ancak Mesrur Barzani’nin yapabileceği en iğrenç ihanete yatarak Türk sopasıyla Kürtleri döverek biraz ömür uzatılabilir. Ki bu sopa Kürtleri ülkesinden kaçırtmaya yol açmıştır.
KDP’nin içine girdiği yeni hainlik biçimi ve bu hainliğin günceldeki en büyük hedefi olan YNK’yi tasfiye ya da teslim alma siyasetini anlamak içini kısaca da olsa siyasi gelişmeleri hatırlatmak da fayda vardır.
Giderek farklı bir seyir almış olan ABD-AB-Rusya-Çin arasındaki gerginlikler, çıkar ve çelişkiler, kısa ve orta vadede yeni politik ilişkiler gündeme getirmiştir.
ABD Rojava’da Türk işgaline ön açarak defalarca gösterdiği gibi Kürtleri kurban etmekten vazgeçmiştir. ABD, özellikle de İran ve Arap devletlerine karşı halen de Türk devletini kullanacağını düşünmektedir. Bunun için Kürt inkar ve imhasından sorumlu Türk devletine Kürtlere karşı her türlü desteği veriyor. Kürtleri Türk devletine kurban edeceği politikadan vazgeçmediğini söylemekten de geri durmuyor. Aynı yaklaşım başta Almanya olmak üzere kimi Avrupa devletlerinde de vardır. Rusya ve Çin’in bir Kürt politikasının olup olmadığını halen de bilmiyoruz.
ABD ve müttefikleri İran’ı, Ortadoğu çıkarları için tehlikeli görüyor. ABD Çin gerginliğinin yaşandığı bir süreçte İran’ın Çin ile ilişkilerini güçlendirmesi, ABD tarafından tehlikeli bir gelişme olarak görülüyor. İran’ın güçlenmesi en çok da ABD’nin Irak çıkarlarına zarar veriyor. Daha doğrusu ABD İran’ın güçlenmesini böyle okuyor. İşte tam böylesi bir ortamda ABD, Irak’ta güçlenerek Ortadoğu’daki varlığını sağlamlaştırmak istiyor. Irak’ta ikinci bir Afganistan faciası yaşamak istemiyor.
ABD’nin Ortadoğu’da güçlenmesi stratejisi Türkiye üzerine kurulmuştur. Soğuk savaş politikası olan bu yaklaşımın devam etmesi halinde, en başta Kürt soykırımına yol açacağını söylemek için kahin olmak gerekmiyor. Türkiye’de tam bir çete ve mafya düzeni olmasına rağmen ‘demokrasi şampiyonu’ ABD ve AB’nin adeta maçı uzatarak bitirmek istemeyen bir hakem gibi ‘Türkiye’deki gelişmelerden kaygılıyız, yakından izliyoruz, eleştirilerimizi ilettik’ sözlerini çocukları kandıran niniler gibi tekrarlaması da bu gerçeği yeterince göstermektedir.
Şimdi bu izahın Irak Cumhurbaşkanlığı seçimi ve KDP’nin YNK’yi tasfiye etmesiyle ilişkisi nedir konusuna geçelim.
ABD Türkiye’nin KDP ve Sünni Araplar üzerinden Irak’da güç olmasını ve yanında yer almasını istiyor. Dikkat edelim KDP üzerinden Kürtler güç olsun, Kürt siyasi tecrübesiyle Kürtler ve Sünni Araplar güç olsun denmiyor. Bu iki yapı üzerinden Türk devleti Irak’ta güç olsun istiyor. Kürtlerin her şeyine düşman bir devletin ABD eliyle güçlendirilmesi demek, kurulmakta olan yeni Ortadoğu sisteminde Kürtlerin payına tıpkı 1920’den sonra başlatılan Kürt soykırımının daha yıkıcı ve yok edici biçiminin düşmesi demektir. İşte KDP ya da Barzani ailesi, Türk devletinin ABD ve AB’de den sürekli izin alarak tamamlamak istediği böyle bir katliamın gerçekleşmesi için çalışıyor. Üç ya da dört Barzani ailesinin çıkarı için bir halk yok edilmek isteniyor.
KDP, Türk devletinin güney Kürdistan’a yerleşmek suretiyle Irak’da güçlenmesini ve ABD için İran’a karşı daha rahat ve yasal çalışmasına zemin ve ortam hazırlıyor. PKK’ye karşı Türk devletiyle ortak savaşmasına Irak seçimlerinden aldığı sonucu gerekçe yaparak YNK’yi de dahil etmiş görünüyor.
Açığa çıkan sonuçlardan hareketle KDP’nin, YNK’yi tasfiye ederek Halepçe ve Süleymaniye alanını ele geçirmekle görevlendirildiğini çok rahat belirte biliriz. Görevlendirilmiştir diyorum çünkü bu alanı Türk devletinin çetelerini yerleştirilecek bir bölge yapmaya dönük ABD ve Türk devletinin çok ciddi planları vardır. Daha önce Afganistan sahası için kurulan bu plan, Talibanın Kabil’i ele geçirip diğer güçleri kendine mecbur etmesiyle tutmayınca Halepçe hattı gündeme gelmiştir. YNK’ye dönük KDP saldırısının bir de böyle bir arka planı olduğu da anlaşılmaktadır. Türk devletinin NATO üyesi olmasına rağmen ordusunun yanında çekinmeden binlerce cihadist çeteyi konumlandırmasının, savaştırmasının nedenleri şimdi daha iyi anlaşılıyor.
KDP ve TC daha doğrusu Barzani ailesinden birkaç kişi ile Erdoğan ve adamları birlikte ABD için çalışıyor. Bunlar Libya ve Suriye’deki çeteleri Irak getirip
1-Kürdistanı Afganistan yapmak istiyor
2-Kürtleri ABD’nin çıkarlarına kurban etmek istiyor
3-Kürdistan’da Kürtleri tümden yok edecek Türk soykırımına kapı açmak istiyor
4-Tüm Kürtleri üç beş Barzani’nin Türk ve ABD bankalarındaki dolarlarına kurban etmek istiyor
5-İdrisi Bitlisi gibi Türk-Acem savaşında Kürtleri köle bile denilmeyecek biçimde kullanmak istiyor
İşte son günlerde KDP’nin Irak cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden YNK’ye uyguladığı baskının derin nedenleri arasında bu gerçek yatıyor. KDP malum seçim taktiğinde YNK’ye ya bana teslim olursun ya da seni yok ederim diyor. Oysaki YNK tasfiye olan KDP’den sonra daha ulusal ve yurtsever bir hareket olarak mücadele etmeye başlamış bir güçtür. Fakat KDP hainliği bir çizgi olarak kabul ettiği için sahipleri tarafından Kürtlerin başına bela edilmeye devam ediliyor.
Kürt halkı bu hain takımını son yıllarda çok daha iyi tandı. Ufak bir kıpırdamayla tüm Kürtlerin bu hainlere silah çekeceğinden zerre kadar kuşkum yoktur. YNK birde Kürt halkının KDP’ye karşı olan öfkesini anlayarak hareket etmelidir. Özellikle güney halkının Barzani ailesine karşı ne düşündüğünü çok iyi bilen YNK’nin demokrat, aydın ve yurtsever yönetimi, halkın bu öfkesini doğru siyasi taktiklerle değerlendirebilirse KDP’yi çok kolay tasfiye edebilir. Ve böylece Kürtleri büyük bir beladan kurtarmış olur. Bunun için YNK kendi iç çelişki ve tartışmalarını demokratik temelde çözüp sonlandırır, ‘elbisesi yeşil elinde sarı bayrak’ olanları da hesaba katarak mücadele ederse güney Kürdistan tüm Irak için demokrasi modeli olur. Ve Kürt halkı için bundan daha büyük kazanım da zor olur.
Mehmet GÖREN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi