09 Şubat 2010 Salı Saat 16:18
12.00
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
” ”
12.00
0
21
TR
 
Kürt sorununun çözümü tartışmalarında eksik kalan sorulmamış
bir soruda gerillanın ‘kırmızı çizgisi’ nerede başlar nerede biter?
Kürdistan’ın çok önemli ve stratejik coğrafyasına yayılmış, uzun yıllardır bu
alanlarda üstlenmiş bu silahlı gücün kırmızı çizgileri, yalnızca bu gücün
yatıştırılması bakımından değil, gerillanın sorunun çözümüne katkısı bakımından
da önemli bir husus olmaktadır.
Böyle bir soruya yanıt ararken Kürt toplumu ile gerilla
güçleri arısındaki ilişkinin sosyolojik bakımdan da incelenmesi önem
kazanmaktadır. Gerillanın bir halkın kabul ve red ölçülerini, tahammül
sınırlarını belirlemesi bakımından belirleyiciliği görülürse eğer, gerillanın
sorunda bir taraf ve mağdur taraf olan bir halkın olurunu almak bakımında
gözetilmesi zorunlu bir unsur olarak görülmesi muhtemeldir.
“Gelinen noktada, Kürt sorunuyla PKK’yı birbirinden ayırmak,
ikisinin arasına duvar çekmek olanaksız gibidir. Tersini düşünmek gerçekleri
zorlamaktır.
Ve 1990’larda yapılabilecek olan bugün artık mümkün
değildir. Yani hem PKK’ya karşı silahlı mücadele, hem de eşzamanlı olarak Kürt
meselesini çözüm rayına oturtmak uzak ihtimaldir.
Böyle bir fırsat 1990’larda vardı ama bugün kaçırılmış
durumda.
PKK ile Kürt sorunu bugün artık birbirinin içine geçtiği
için kaçtı bu fırsat. PKK, Kürtlerin önemli bir bölümünde kabul gördüğü için
kaçtı. Dağda PKK’ya vurmaya başladığında, bunun sesi ve tepkisi büyük
şehirlerden de geleceği için kaçtı. Dağdaki savaşın şehirleri de hareketlendireceği
için, dağın yolunu daha fazla açacağı için de kaçtı.
Bu paragraflar Kürt sorunun açılım başlığı altında uzun bir
süredir tartışılmasında sık sık adını işittiğimiz Hasan Cemal’in 14 ocak
tarihli bir yazısından alıntıdır. Hasan Cemal’in de yazısında işaret ettiği
içiçeliğin gerçek nedeni işte gerillanın kendisi oluyor. PKK’nin Kürdistan’da
geliştirdiği mücadeleyle yarattığı önemli kazanımlar ve PKK’nin geliştirdiği
gerilla hareketinin bu gün bir halkın kurtuluş umudu olması bu içiçeliğin asıl
nedenleri oluyor.
GERİLLA GERÇEĞİ HALK GERÇEĞİNE DÖNÜŞTÜ
Eski adıyla Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu adında
anlaşılacağı gibi bir halkın evlatlarının neferi olduğu bir kuvvet. Bu bakımdan
tüm siyasal ideolojik politik nedenler bir tarafa bırakılırsa bile neredeyse en
az bir kişinin mensubu olduğu bir ailede gerilla yaşatılıyor. Halk evladıyla,
gerilla evladıyla yaşıyor. Hem de kısa bir dönem, gelip geçici bir süreç değil
artık hayatının bir parçası haline gelen bir gerçek olarak yaşıyor. Yeniden
evladı ile bir arada yaşamanın sıklıkla altını çizdikleri ‘onurluca’ bir
çözümün olması dahilinde gerçekleşebileceği gerçeğiyle yaşıyor. Yani gerilla
başta da ifade ettiğimiz gibi konunun ideolojik siyasal toplumsal yönleri bir
tarafa dahi bırakılırsa dahi bu nedenden dolayı bir halkın gerçeğine dönüşmüş
durumda.
Konumuza tekrardan dönecek olarsak ‘kırmızı çizgiler’ diye
ifade ettiğimiz şeyin toplamının bir ‘sınır’ çizdiği tartışma götürmez. Bu
sınır tabi ki kabul edilebilirliklerin ve kabul edilemeyeceklerin sınırı.
Konumuz itibariyle de gerillanın kırmızı çizgilerinin –ki aslında buna aynı
zamanda PKK’nin kırmızı çizgileri demek mümkün- açılım tartışmalarının bir
tarafı olan PKK’nin tartışma mecrasının sınırları anlamına geldiği açık. Ama
bugüne kadar özel bir çabayla tartışmaların bu mecranın dışında geliştiği de
kuşku götürmez. Hasan Cemal’in de yazısından anlaşıldığı kadarıyla açılımın
geldiği aşama itibariyle hem gerillaya karşı askeri operasyon ve saldırılar
yapıp bir taraftan da AKP patentli açılımın adım adım uygulanması bir seçenek
olarak varlığını koruyor.
‘Kırmızı çizgiler’ kavramının konuyla ilgili yürütülen
tartışmalardan da bildiğimiz gibi aslında çok pozitif karşılanmıyor artık.
Sorunun çözümünde gerekli olan soğuk kanlılığın üzerine serpiştirilmiş
ideolojik politik gerginlik, veya faturası ‘toplumun bizden beklentileri…’
sözcükleri ile halka çıkarılan gerginlik yaratıcı bir baskılama olarak
görülebilir. Bunu böyle değerlendirenlerin çıkış noktasının Ordunun kırmızı
çizgileri, muhalefetin halk adına ortaya koyduğu kırmızı çizgiler, MHP’nin
kırmızı çizgileri, hükümetin kırmızı çizgileri olduğu düşünülürse yanlış bir
değerlendirme olmadığı açıktır. Çıkış noktasının buralar olmasının nedeni yani
bu örnekten feyz alınarak kırmızı çizgiler tu-kaka ediliyor olmasının nedeni
ise bugüne dek başkalarının kırmızı çizgilerinin yansımamasıdır.
Kırmızı çizgilerin bu tip süreçlerde gözetilen hususlar
olması yanlış değildir. Ancak gerekli olan ortaya konulan bu çizgilerin hangi
sorumlulukla ne gibi olgular üzerinde ortaya konulduğudur. Örneğin Türkiye’de
bugüne dek ortaya konan çizgilerin neler olduğu gözden geçirilirse bir tarafı
tümden reddettiği esasın kendisi olmadığı görülecektir. Bu zaman zaman Türkiye
iç siyasetinde dengelere göre yaratılırken, sıcakkanlı çözümsüz negatif ve bir
devlet politikasından uzak bir parti politikası niteliğindedir. Ayrıca bazı
‘pembe’ çizgilerin de ağır kışkırtıcılık ve tahrikçi bir propaganda
bombardımanı altında tırtıklanıp kırmızılaştırıldığı, iyi birer siyaset
malzemesi haline getirildiği de Türkiye için söylenebilecek hususlardır. Bunun
apaçık bir örneği Türkiye toplumunun hassasiyeti olarak yansıtılan ‘PKK ile
Kürt sorununun çözümü konusunda toplumun ikna edilemeyeceği, toplumun buna rıza
göstermeyeceği’ propagandalarının, gerçeği yansıtmadığı bu geçtiğimiz süreçte
ortaya çıkmıştır.
GERİLLANIN ÜÇ KIRMIZI ÇİZGİSİ
Gerillanın kırmızı çizgilerini HPG Askeri Konsey Üyesi Şahin
Cilo’ya sorduk.
* Gerillanın kırmızı çizgisi nedir?
Gerillanın kırmızı çizgisi üç tanedir. Başkan Apo, Kürt
halkı, gerillaya karşı saldırı.
Gerilla Başkan Apo’nun savunma gücüdür. HPG Başkan Apo’nun
fedaisidir ve bütün çalışmalarını bu esasa göre yürütmektedir. Başkan Apo’ya
saldırı gerilla için savaş gerekçesidir. Kürt halkına yönelik gelişen
saldırılar. Gerilla örgütlenmemizin adı Halk Savunma Gücü (HPG)’dir, ve halkın
savunmasına göre kendini örgütlemektedir. Halka yapılan her saldırı gerillaya
yapılmış olarak kabul ediyoruz. Halka karşı gelişen şiddete karşı gerilla da
savunma gücü olarak devreye girer.
Diğer husus, gerillanın kendisine karşı gelişen saldırılar
olmaktadır. Gerilla bir halkı temsil ediyor ve halkın öncülüğünü yapmaktadır.
Gerillaya yapılan her saldırı Önderliğimize ve halkımıza yapılmış bir saldırı
olarak kabul edilmektedir. Gerilla zayıfladı mı Önderliğimize ve halkımıza
karşı gelişen saldırılar artmaktadır. Gerilla dar bir çerçeveden bakmıyor,
kendi misyonunu bildiği için gelişen saldırıları kabul etmiyor. Gelişen her
saldırıya karşı gerillanın misilleme yapma hakkı vardır. Topyekün gelişecek
imhaya karşı topyekün direniş de gelişir. Gerilla açısından bu üç husus kırmızı
çizgi olmaktadır.
Şahin Cilo’nun da üç başlık altında özce ifade ettiği
kırmızı çizgiler, bir bakıma bunlar gerillanın savaş nedenleri de oluyor. Şahin
Cilo’nun sözleri Türkiye’nin son dönemde yürüttüğü tartışmalarda en fazla
gözardı ettiği ve bugün saldırı odağı haline gelen noktalar oluyor. Yani özetle
anlaşılacağı gibi Türkiye tam da gerillanın kırmızı çizgilerine parmağı basarak
yarayı kanatma denilen tehlikeli politikayı izliyor. Gerillanın bir
provokasyona çekildiği savaşı daha fazla yaymaya mecbur kılınmaya çalışıldığı
türünden değerlendirmelerin de altında işte “arı kovanına çomak sokmak
deyimine karşılık gelen, sonuçları ağır bu politikadan başka bir şey değil.
‘GERİLLAYI ÖCALAN FRENLİYOR’
Aynı soruyu yönettiğimiz bir başka gerilla komutanı Kasım
Engin ise Şahin Cilo’nun belirttiklerini doğrulayarak bunları biraz daha
açımlıyor. Biz Engin’den saldırı altında olduğu ifade edilen bu kırmızı
çizgilerin gerilla da ne gibi reaksiyonlara yol açtığı hususu üzerinde
duruyoruz. Engin’e göre gerillayı Öcalan frenliyor.
* Size göre nedir Gerillanın kırmızı çizgileri? Bu
kırmızı çizgileri nasıl oluştu?
– Her şeyden önce gerilla, yok olmayla karşı karşıya kalan
bir halkın yeniden yaratılması için mücadele eden bir güçtür. Bu tümden bir
halkın yeniden yaratılma olayıdır. Gerillanın kırmızı çizgileri dile
getirilecekse tabi ki bunlardan biri halkımızın var olma mücadelesidir.
Halkımıza olumsuz bir yaklaşım gerilla tarafından en sert tepki ile karşılaşır.
Kürt halkına yapılan bir müdahale gerillaya yapılmış demektir. Yani toplum
olarak varolma sorununa yaklaşım bir kırmızı hattır. Bu halk ortak ve kolektif
yaşamak istiyor. Halkın kolektif yaşam istemine yapılan herhangi bir saldırı
bir savunma gerekçesidir, bir tepki gösterme gerekçesidir. Tabi halka yaklaşım
derken çok yönlü belirtiyoruz. Sosyal siyasal ekonomik kültürel tüm yönleriyle
belirtiyoruz. Örneğin halk olarak yaşadığımız bir coğrafyamız var, coğrafyamıza
karşı yapılacak herhangi bir yaklaşım ve girişim, ekonomisinin talanından
tutalım coğrafyasının değiştirilmesine, tarihi kültürel değerlerine saldırı ve
imha etme girişimlerinin hepsi halkımıza yaklaşım çerçevesinde kırmızı bir
hattır.
İkincisi ve en önemli olanı gerillayı ve Kürt halkını
dirilten Başkan Apo’dur. Başkan Apo sıfırdan bir halkı ve gerillayı yarattı.
Kürt halkının değerli şehidi Ape Musa demişti ki ‘biz sıfırın altından sıfıra
geldik’. Bizim asırlık çınarlarımız Kürt halkının sıfırın altında yaşamış
olduğunu dile getiriyorlardı. Önderliğimiz ise sıfırdan bugüne getirdi. Bir
halkın tümden var olmasının yaratımını yapıyor. Zaten Başkan Apo da bir birey
değildir. Ölüm döşeğinde olan bir halkı yeniden ayağa kaldıran bir Önderlik
gerçeğinden bahsediyoruz. Bu bağlamda Önder Apo’ya yapılan yaklaşım bireye
yapılan yaklaşım değildir, yeniden yaratılan halka ya da özgür kimliğe karşı
yapılan bir girişimdir.
Şunu belirtmekte yarar var açıkça söyleyelim Başkan Apo
gerillayı frenlemese, gerilla bu kadar tahammül edemez. Gerilla öyle çok sakin
durabilecek yerinde durabilecek bir güç değil. Dağa çıkan her gerillanın bir
çıkış gerekçesi var. Öncelikle onun kimliğine saygı gösterilecek, hakaret
edilmeyecek. Ama Türkiye ortamında her gün hakaret yapılıyor. Medyada gerillaya
ilişkin konuşulduğunda terörist diye hitap ediliyor. Bunu da bırakalım resmen
küfür ediliyor. Hakaret var. Her gerillanın dağa geliş noktaları ayrı olabilir
ama ortak noktaları var ve bu kimliğe saygı gösterilecek. Gerillanın çok sert
tepki vermemesinin temel nedeni Önder Apo’nun çok özel bir biçimde gerillayı
frenleme çabasıdır.
Biz gerillayız ve silahlarla donatılmışız. Ölümü göze almış
kelle koltukta dağa çıkan bir insanı durdurmak mümkün mü?
DAĞA GELEN GEMİLERİ YAKMIŞTIR
* Öcalan sizin deyiminizle ‘ayağını bu frenden çekerse’
ne olur?
– Serbest bırakılsa gerilla her gün kendini on yerde
patlatır. Bu hareketin her bir gerillası bir fedaidir ve fedaice yaşıyor. Dağa
da bunun için gelmiş ve dağa gelen hiçbir gerilla geri gideceğini hesaplamıyor,
gemilerini yakmış, köprüleri uçurmuş. Böyle dağa gelen bir gerilla gücünü
durdurmak mümkün mü? Bunu durduran tek güç Önderliktir. Bugün yüzlerce
arkadaşın fedai eylem yapma önerisi var.
Eylemsizlik sürecini yaşıyoruz ve 94 arkadaşımız şehit
düşmüş. Bunu tahammül etmek kolay mı? Kendinizi gerillanın yerine koyun.
TV‘lerde gencecik insanlarımıza 15 tane polis tekme, tokat saldırıyor ve bu
alçakça saldırı karşısında durmak mümkün değil. Halkların kardeşliği olmasa
durmak imkansızdır. Buradaki yaklaşımımız halkların kardeşliğine zarar
gelmemesi ve kardeşlik zemininin ortadan kalkmaması için verilen çabadır. Yoksa
bu olaylara karşı tahammül gösterilemez. Böyle bir güç dağlara bir amaç için gelmiş
ise durdurulması zordur.
Bir de unutulmamalı bizler Ortadoğu insanıyız ve Ortadoğu
insanları sıcakkanlıdırlar ve akıldan önce duygular gelir. Günlük olarak
duygularına hakaret vardır ve orada durman zordur. Akıl olarak çok gelişkin de
olsan durman hiç kolay değildir. Farklı yaklaşımlar içine girmek çok daha
rahattır. Gerillanın da anlaşılması gerek ve gerilla kendini zor tutuyor. Ama
gerillanın da sınırı var ve bir çok yerde tahammül sınırımız aşılmıştır.
Halkımıza bakalım, geçmişte bu halk bir tavuk için dokuz
insan vuran bir gerçekliğe sahip iken bugün yaşanan bu kadar olay sonrası
halkın tepkisi makul ölçülerde kalıyor ise nedeni Önderliktir. Gerilla tüm
provakatif yaklaşımlara rağmen kardeşliği isteyen bir güçtür ama belirttiğin
hususlar devam ederse gerillayı tutmak imkansızdır.
SOKAĞIN SESİ
Kasım Engin’in konuşmaları arasında detay gibi duran Biz
Ortadoğuluyuz… diye başladığı sözler dikkat çekici. Engin’in gerillanın da
politik bir güç olmasına karşın gelişmelerden duygusal açıdan etkilendiğini
anlatan bu sözleri gerilla ile kırmızı çizgiler olarak ifade edilen hususlar
arasındaki duygusal etkileşime dikkat çekmemize yol açıyor. Bunların
belirleyiciliğinin olmadığını düşünmek yanlış bir varsayım. Çünkü gerillanın
kendisini koşullandırdığı gerçeklik zaten bu etki tepki sürecinin bir sonucu.
Gerilla kendi tepkisini ve ne yapması gerektiğini bu etkiler üzerine inşa
ediyor ki halk ile arasında inşa ettiği bu kopmaz ilişkiyi sürdürebilsin.
Sokaktan haykırılan sesin kamelyadan yankısı da bize bunları kanıtlıyor.
Son dönemde insanların akıllarını durduracak bir biçimde
Kürt toplumu ayakta. Yılları alan bir süreçtir Kürt halkının dinmeyen
mücadelesiyle sokaklar dolsa da geçtiğimiz iki yıl bu alabildiğine artmış
durumda. Neredeyse sokağı evi haline getirmiş Kürtler. Ve tüm mesajlar bu sokak
meydanlarından haykırılıyor. Türk devleti için bu mesajlar atılan gaz ve sis
bombalarının toz bulutu altında kaybolsa da gerillanın kamelyasında çarpıcı bir
biçimde yankı buluyor. Kürt toplumu sokaktan pankartlarıyla sloganlarıyla
haykırıyorlar. Bu arada bu mesajların gün geçtikçe çok daha çarpıcılaştığını
politikleştiğini de belirtmek gerekiyor. Örneğin DTP’nin kapanması ardından
koca bir pankartın ardından yürüyen on binler bir pankartta şu sözleri
nakşetmiş “DTP’yi kapattınız Ya PKK?
Devamla Öcalan’a karşı geliştirilen saldırılarda öndeki
pankart ilgililere şu soruyu soruyor “Sahipsiz mi sandınız? Son yapılan
tutuklamalar ise halkı şöyle bir benzetmeye itmiş “Dün Halepçe Bu gün Kelepçe .
Sloganlar da çarpıcı ve oldukça düşündürücü. “Gençler
Botan’a Özür vatana “Her Kürt Gerilla Doğar “ İntikam intikam En çarpıcı
olan ise gerilla bir sesleniş olan şu slogan “gerilla cepheye misillemeye
Bunlar meydanlarda polisin askerin saldırılarına maruz kalan
halkın hem mesajları hem de çağırıları. Aynı sloganları ayrıca kolu kırılan
küçük bir çocuk, onlarca polisin bir genci köşeye sıkıştırıp öldüresiye
dövmesi, silah dipçikleri ile kafaların darma dağın edilmesi, yerlerde
sürüklenmesi görüntüleri eşliğinde izliyoruz. Ve gerilla da böyle izliyor.
Bunlar sokağı yıllardır terk etmeyen halkın sesi.
İşte bu sokaktaki ses gerillanın ortak toplantı yemek ve tv
izleme alanı olan kamelyada yankısını buluyor. Kamelya basit mekan değil.
Gerilla için hayatın daha dingin daha serbest yaşandığı anlar. Böyle olunca en
rafine en gerçekçi gerilla tepkisi ile burada karşılaşmak mümkün hale geliyor.
HANGİSİ KAZANDIRIR
Gerillanın kırmızı çizgilerini gerillayı anlamak açısından
bilmek oldukça önemli. Ancak mesele başkalarının kırmızı çizgisi karşısına bir
başkasının kırmızı çizgisini dikip ‘olmadı baştan alalım’a dönüştürmek değil.
Aksine gerilla komutanlarının anlattıkları aslında makul hatta birilerinin
çizgisi olmasına gerek duyulamayacak temel hususlar. Bir hukuk devletinde,
birazcık demokrasiden nasibini almış bir devlette gözetilmesi lütuf olmaktan
ziyade bir mecburiyet olan asgarilikler.
Örneğin bir halkın referandumla bir halk Önderi olarak kabul
ettiği bir insana gerektiği gibi yaklaşmak, bir saldırı odağı haline
getirmemek. Kürt sorunu gibi tarihi bir sorunda sonuçları çok önemli etki ve
tepkilere yol açacak birine bir lider olma sorumluluğuyla yaklaşıp bunun
gereklerini yapmak. Örneğin bir halka bunca acı ve işkence altında tarihin bu
büyük haksızlığıyla boğuşup bu günlere gelen bir kadim halka bir çırpıda sorunu
çözemesek bile çocuklarını zindanlara tıkmayıp kollarını kırmamak, sokak
ortalarında öldürmemek, yöneticilerini öncülerini kendi toplumsal sistemlerinin
öncülerini zindanlara tıkmamak, tenha bir kuytulukta yakalanan birkaç ferdini
milliyetçilik zehrini içmiş hayvansı bir şölen eşliğinde linç etmemek. Yine
örneğin hiçbir çağrı hiçbir karşılık olmamasına rağmen dağların derinliklerine
çekilen, silahlarını susturanların üzerine bir kilosu ile bir binayı havaya
uçurabilecek güçteki C-4 patlayıcıdan oluşan tonluk bombaları atmamak çok mu
zor? Bunları yapmamak çok mu zor? Bunu yapmamanın kazandıracakları karşısında
yapılması için Türkiye’yi zorlayan kırmızı çizgilerin kazandırdıkları neler?
Hangi kırmızı çizgiler Türkiye’ye kazandırıyor?- ANF
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info