Günlerdir Kuzey-Doğu Suriye’deki ekili alanlar alevler içinde. Şüphesiz bu yangınlar kendiliğinden olmuyor. Faşist TC devleti bölge halkını korkutmak için bir savaş stratejisi olarak ekili alanları yakıyor. Yani o Türk faşizminin genlerindeki talan ve yıkım davranışları bölge halkının ekonomisine saldırarak kendini gösteriyor. Kuzey-Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi, 11 Haziran seçimlerine hazırlanırken, faşist TC’nin bu saldırıları iyi okunmalıdır.
Orta Asya’dan beri yola çıkmış ve geçtiği yerleri yakıp yıkan Moğol artıkları bugün yine aynı taktiklerle halklara saldırıyor. Talan, yıkım, katliam bir Türk geleneğidir. Emek hırsızlığına dayanarak günümüze kadar yaşamış olan ırkçı, faşist gelenek bugün de tarihten gelen kültür ile ayakta kalmaya çalışıyor.
2011’den beri devam eden savaştan dolayı, Suriye halkı ekonomik olarak zorlanmaktadır. Savaş yıkımdır, talandır, göçtür. Bölgenin sanayi alanları Türk devletine bağlı çeteler tarafından talan edilmiş. Tüm fabrika parçaları tek tek çalınarak Türkiye’ye götürülmüş. Yine birçok şehirde alt yapı ve üretim tesisleri yok edilmiş. YPG ve YPJ’nin ilk müdahale ettiği şehirler ayakta kalmayı başarmış. Sınırlı miktarda kalan üretim araçları ile bölge halkının yaşamı düzenlenmeye çalışılmaktadır. Bölgenin temel üretim alanı da ziraattır. Ziraatta da buğday her zaman öncelikli ekim ürünü olmuştur.
Bu saldırılar ile bölgenin temel ekonomisi hedef alınıyor. Tarım arazileri yakılıyor. Kuzey-doğu Suriye bölgesi Ortadoğu’nun buğday ambarıdır. Geniş ve düz arazilerde yüzbinlerce hektarlık buğday ekimi yapılıyor. Bölge halkının temel geçim kaynağı buğdaydır. İklim koşulları uygun olduğu için de bu bölgede yetişen buğdayın kalitesi de dünya standartlarının çok çok üstündedir.
Buradaki araziler Rojava Devrimi sürecine kadar Baas Rejiminin tekelinde işletiliyordu. Devrim sonrası Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi toprakları gerçek sahipleri olan halka pay etti. Yine birçok hükümet arazisini de halka vererek halkı üretime kattı. Böylece bölgede yaşayan Kürt, Arap, Asuri, Ermeni, Türkmen halkları aktif olarak ekonomiye katılmış oldu.
İşgalci TC devletinin bu saldırılar ile hedefi nedir? Öncelikli olarak bölgede yetişen özgürlük umudu kırılmak istenmektedir. Bir özel savaş taktiği olarak gerçekleşen saldırılar ile halk yerinde göçertilmeye zorlanmaktadır. Saldırılar ile halkın adeta nefesi kesilmek istenmektedir.
Hatırlanırsa 2019 yazında da bölgedeki ekili alanlar yine TC devleti ve DAIŞ çeteleri tarafından yakılmıştı. Günlerce süren yangınlarda binlerce hektarlık tarım arazileri kül olmuştu. Tabii daha sonraki yıllarda da bu tür saldırılar devam etti. Yani bugün yapılan bu saldırılar yeni başlamadı. Her fırsatta TC devleti ve çeteleri bölge halkının değerlerine saldırdı.
Tabii saldırılar sadece tarım alanlarına olmuyor. 31 Mayıs günü Qamışlo ve Tilhemis alanlarına yapılan saldırılarda 4 QSD savaşçısı şehid düşmüş, içinde çocuk ve kadınların da olduğu 11 sivil vatandaş da yaralanmıştı.
Diğer yandan işgalci TC devleti 11 Haziran’da bölgede yapılacak olan yerel seçimleri de gerekçe yaparak tarım arazilerini yakmaktadır. Derik’ten başlayarak Qamışlo, Amudê, Eyn-isa, Kobani, Minbiç ve Şehba alanlarına kadar tarım arazilerinin yakılması ile seçimler sabote edilmek istenmektedir. Zaten günlerdir bölge TC’nin ağzı salyalı tetikçileri tarafından tehdit edilmektedir. Öyle görünüyor ki Kuzey-Doğu Suriye yerel seçimleri TC devletinden ciddi bir paniğe neden olmuş. Eğer faşizmde bir panik varsa, Özerk Yönetim doğru işler yapıyor demektir. Bir de halkın seçimleri sahiplenmesi işgalcileri daha da kaygılandırmaktadır.
Yüz yıldır bu coğrafyada demokratik bir seçim yapılmamış. İlk defa yapılacak seçimlere halkın ilgisi büyük. Halk kendi kendine bir demokratik sistem inşa ediyor. Bu seçimler sadece Suriye’de değil tüm Ortadoğu’da demokrasi kültürünün gelişimi için önemli ve devrim niteliğinde bir girişim olmaktadır.
TC devleti 11 Haziran seçimlerinden neden rahatsız oluyor? Herkesin sorması gereken temel bir soru budur. Beş milyondan fazla insanın günlük yaşam ihtiyaçlarını karşılayacak yerel yönetim çalışmaları neden bir devleti rahatsız etsin ki? Seçimler askeri bir oluşuma gitmiyor ki, tamamen sivil yapının kendini inşa çalışmasıdır. Demokrasinin inşasıdır.
Her yerde olduğu gibi faşizm demokrasiden korkar. Halklar bilinçlenip aydınlandıkça faşizmin yaşam alanı yok olacaktır. TC bugün gerçekleştirdiği saldırılar ile bölgenin gerici güçlerinin hamiliğini yapmaktadır. DAIŞ’i ve birçok çete örgütünü de kullanan TC devleti bölge halklarına saldırmaktadır. Savaşta başarılı olamayan faşizm en ahlaksız yollara başvurmakta. Yenilgisini namert saldırılar ile telafi etmeye çalışmaktadır. Ekili alanların yakılması faşizmin yangın yüzü olarak görülmektedir.
Demhat TOLHİLDAN