Son dönemlerde özellikle Şengal ve Mexmur halkına karşı geliştirilen ambargo, kuşatmaların hızlı bir şekilde pratikleşmesini ve bu şekilde buradaki halkların bir kez daha soykırım ve katliamla yüz yüze gelmesinin arkasında her gün gittikçe daha fazla ortaya çıkan yapılan gizli anlaşmalar neticesinde olduğu görülmektedir.
Özellikle Êzidi halkını katliamla yüz yüze bırakan KDP, PKK’nin müdahelesiyle Êzidi halkı büyük bir katliamdan kurtulmuş ve Şengal halkı öz savunma ve öz yönetim temelinde halk inisiyatifleri, savunma güçleri ve yönetimlerini kurmuş, bu şekilde kendini örgütlemiştir. Bu yüzden buradaki etkinliğini kaybeden KDP, işgalci Türk devletinin de yardımıyla bir kara propaganda yarışına girmiştir. Şengal’in Daiş güçlerinden kurtulmasıyla beraber başlayan bu süreç halen çok farklı şekilde devam etmektedir.
Bilindiği üzere oranın güvenli bir yer haline gelmesinden sonra PKK oradaki bütün güçlerini çektiğini ve orada hiçbir askeri gücünün olmadığını açıklamıştı, buna rağmen KDP’nin öncülük ettiği ve birçok Êzidi halkının öncüsü PKK’li adı altında Türk işgalci devleti tarafından katledilmiş, bu saldırılardan dolayı onlarca sivil insan hayatını kaybetmiştir. Türk işgalci devleti halen KDP’nin verdiği bilgiler doğrultusunda Şengal’i her gün bombalamakta, halkın kendi iradesiyle yarattığı yönetimi ve huzuru bozmak ve parçalamak istemektedir.
Bu konuda KDP halkın kendi yaratmış olduğu tüm değerleri ve kazanımları yok etmek için, Kürtler’in deyişi ile ‘’Kurmên darê’’lerle sonuç almak istemektedir. Qasım Şeşo ve benzerleri şahsiyetler Êzidi kimliği altında Êzidi halkına karşı işledikleri ihanetler yetmezmiş gibi yine bu şahsiyetler ile Şengal ve Êzidi halkının kaderi konusunda anlaşmalar yapmaktadır. Şengal Anlaşması dışında pek çok anlaşmanın yapıldığı ve bu anlaşmaların sözde Êzidi halkının ileri gelenlerin yer aldığı iddia edilmektedir.
Fakat onca kirli politikadan ve Qasım Şeşo gibi kişilerden sonuç alamayacağını bilen KDP, son dönemlerde KDP ile yakınlığı ile bilinen ve sözde Êzidi Bloku Başkanı Nayif Xelef Seydo gibi kişiler üzerinde sonuç almak istemektedir. Nayif Xelef Seydo Irak hükümetiyle toplantılar yapmakta, Şengal’in iradesini Irak’a teslim etmek ve halkın kendi yarattığı iradeyi tamamen yok etmek istemektedir. En son Ninova’da Irak’ın üst düzeyden bazı sorumlu kişilerle gerçekleştirildiği iddia edilen anlaşmanın maddeleri ele alındığında yeni katliamın tamamen meşru ve haklı yollar üzerinden yapılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Bir anda Şengal’ın Irak’ın bir parçası olduğunu hatırlamaları, buranın korunması ve yönetimin ise tamamen Irak’ın insafında olması gerektiğini dile getirmeleri şimdiye kadar yürüttükleri politikaların hiçbir işe yaramadığını ve yeni yol yöntemlerin denendiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Anlaşmanın iki maddesi bu soykırım ve katliamın nasıl ince bir şekilde örgütlendirildiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu maddelerden biri olan, Şengal’in güvenliği tamamen Ordu, Polis, kontrolüne geçmesidir, zaten Daiş saldırılardan önce buranın güvenliğini sözde KDP güvenliği ve Irak Ordusu yapmaktaydı. KDP izlediği bu politikayla askeri anlamda Şengal’de asla kabul görmeyeceğini anlamış, burada gelişen öz savunma temelli ve halkın kendi kendini yönetmesi sistemini parçalamayı planlamaktadır.
Anlaşmanın diğer önemli bir maddesi ise Şengal’deki eğitim, sağlık ve kaymakamlık gibi kurumların KDP’nin kontrolüne geçme talebidir. Yıllardır Êzidi halkının yaşadığı eğitim sorunları ve Şengal’i terketmesinin ana nedeni olan KDP yönetimi, kendini örgütleyen, eğiten ve bilinçlenen Şengal halkını yeniden sindirmek ve Şengal’i tamamen kendi kanunlarına göre yönetmek istemektedir. Halen binlerce Êzidi’nin KDP’nin hakim olduğu kamplarda esir tutmakta ve geri dönüşlerine hiçbir şekilde izin vermemektedir, halkı ajanlığa, ihanete zorlamaktadır, bu şekilde KDP yönetimi halkı çaresizliğe itmektedir.
Nayif Xelef Seydo gibi sözde Êzidi halkının çıkarlarını koruduğunu söyleyen şahsiyetler, yaptıkları provokasyonlarla aslında Irak devletini, Türk işgalci devletinin desteğiyle Kürtlere düşman yaptıklarını, bu tür anlaşmaların Kürt ve Arap halkları arasında gelişen dostluğu ve birlikteliği kalıcı bir düşmanlığa çevirdiğini bilmelidir. Suriye ve Rojava’da yapılanlar göz önüne alındığında, Şengal ve Mexmûr’da yapılanları anlamak çok zor olmamaktadır.
KDP’nin tamamen Türk işgalci devletinin kontrolüne geçmesi Türk devletinin neredeyse Başûre Kurdistan’ın her yerinde karargahlar kurması ve PKK yandaşı altında tüm Kürt halkının yurtseverlerini suikast etmesiyle artık herkesçe bilinen bir gerçekliktir. Binlerce köyün boşalması ve Türk MİT’inin istediği şekilde Başûr’da volta atması KDP’yi rahatsız etmezken, işgalci Türk devletinin ‘’Yeni Osmanlı’’ hayali çerçevesinde onu bir maşa gibi kullanmasına razı olmaktadır. İşgalci Türk devleti bu plan çerçevesinde KDP’yi kullanarak buradaki planlarını hayata koymak için Kürt ve Arap halkları arasında düşmanlık yaratmak istemektedir.
Bu durum daha ne kadar devam edecek bilinmez ama hem Başûrê Kurdistan’daki halk hem Şengal hem de Mexmûr halkı bunların çok iyi bilincindedir, bunlara karşı her zaman direniş ile cevap vermektedir. Aslında sorulması gereken bazı sorular da var. Irak devleti yaşadığı onca toplumsal ve ekonomik krize rağmen Şengal ve Mexmûr gibi yerlerle neden ilgilenmektedir, oralara neden onca güç yığmaktadır? Türk devletinin ve KDP’nin oyununa neden gelmektedir? Daha açık bir şekilde Nayif Xelef Seydo gibi kişilerle ne tür anlaşmalar yapılmıştır?
Sonuç olarak; gerçekten Kürt halkının çıkarlarını düşünen, liderlik yapan, yurtsever insanların bu oyunlara gelmemesi çok önemlidir, basit çıkarlar uğruna dört parça Kürdistan’ı işgalcilere peşkeş çekmek doğru değildir. Evet şu an Kürt halkı zorlu dönemlerden geçmektedir, bu yönetimlerin halka yaşattıkları unutulmamalı, bu yüzyılda Kürt halkı ilk defa ulusal birlik etrafında büyük bir bilinç açığa çıkartmış ve irade sahibi olmuşken, bu anlaşmaların uzun vadede nasıl sonuçlar çıkaracağını hesaplamalıdır.
Andok ŞAHO
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi