05 Mart 2010 Cuma Saat 10:30
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
” ”
Bomba yüklü araçlarla yapılan saldırılar gölgesinde 7 Martta
gerçekleştirilecek Irak genel seçimlerinde yarışan partiler birbirinden ilginç
taktiklerle seçimi karşılayacak. İç dinamikler kadar, dış dinamiklerin de yoğun
bir şekilde müdahil olduğu seçimlerden ilginç sonuçlar çıkacağa benziyor. Bu
durum kıyasıya bir rekabeti ortaya çıkarmış durumda. Ortaya çıkan bu durum
Irak’la sınırlı seçim sürecini aşarak, adeta bölgesel güçlerin güç gösterisine
dönüşen bir sürece dönüştü.
İktidar gücünü ele geçirmek ve Irak üzerinde söz sahibi
olmak isteyen devletler bu amaçlarına ulaşmak için her yolu denemeyi mübah
gören politik bir çizgi izliyorlar. İrili ufaklı 165 liste bünyesinde 6172
adayın yarışacağı seçimlerde, birbirine ters gibi gözüken partilerin tek
listede ittifaka girmesi bunun sonucudur.
Seçim Kanunu Kürtler Aleyhine Düzenlendi
Seçimlerin belki de en önemli yönü, seçimlerden önce yapılan
değişiklik ile Kürtleri Bağdat’ta etkisizleştirilmeye dönük geliştirilen
düzenlemedir. Türkiye ve İran’ın dayatması yanında Şii ve Sünni Arapların
ortaklığıyla parlamentodan geçirilen yeni seçim yasasından önce 275 olan
parlamenter sayısı yapılan düzenleme ile 325’e çıkarıldı. Yeni düzenlemede Kürt
illerinin parlamenter sayısı artırılmadı, bu hile ile Federal Kürdistanlılara
böylece ilk darbe vuruldu.
İkinci darbe ise daha önceki seçim yasasında seçimlere
katılan listeler, Irak genelinde aldıkları oy oranına göre sandalye
kazanırlarken, yapılan son düzenleme ile bunun da önüne geçildi. Böylece
listelerin Irak genelinde aldıkları oylara göre değil, şehir sınırlarında
aldıkları oylara göre parlamenter çıkarılması kararlaştırıldı. Yeni düzenleme
ile Hewler, Süleymaniye ve Duhok dışında kalan bölgelerde Kürtlerin ciddi
sayıda parlamenter çıkarma şansı zora girdi. Musul, Kerkük, Diyala vb
bölgelerde Kürtlerin istedikleri sayıda parlamenter çıkarması zor görünüyor.
Bu seçim 2005 seçimlerini mumla aratıyor
7 Martta yapılacak seçimler, yapılan yeni düzenleme ve
Kürtlere karşı ulaşılan mutabakat nedeniyle 15 Aralık 2005 seçimlerini şimdiden
mumla aratmaya başladı. 15 Aralık 2005’te yapılan seçimlerde 12 liste
parlamentoya girerken, görece daha demokratik bir işleyişi esas alıyordu. O
seçimlerde Şii ittifakı geçerli oyların yüzde 41.2’ini alarak birinci çıkarken,
Kürdistan listesi yüzde 21.7 ile ikinci, Sünni ittifakı ise yüzde 15.1 ile
üçüncü oldu. 15 milyon kayıtlı seçmenden 12.396.631 kişinin oy kullandığı
seçimlere katılım oranı yüzde 79.9 olarak kayıtlara geçti.
Yapılan yeni düzenleme Kürlerin parlamenter sayısını
azaltacak gibi görünüyor. 2005 seçimlerinde kazandıkları 58 parlamenter
sayısına bu nedenle ulaşmaları düşünülmüyor.
Seçim Sistemi Demokratik, Ama…
Irak seçim kanunu Kürtler aleyhinde yeniden düzenlenmesine
rağmen, bu seçim kanununu yine de Ortadoğu ülkelerindeki en demokratik seçim
kanunu olarak ön plana çıkıyor. Farklı partilere bir liste bünyesinde ittifak
yapma koşulunu sağlaması ve seçmene liste içerisinde güven duyduğu adaya oy
verme tercihi tanıması açısından demokratik değeri yüksektir. Böylece seçmen
alternatifi bol tercihlerden anlayışına uyana oy verebiliyor. Seçilme sınırı
oranı üzerinden oy alan adayın fazla kalan diğer oyları aynı listeden bir
sonraki adaya devredilmesi oyların heba olmamasına yol açıyor.
165 listenin yarışacağı seçimlerde 12 liste ittifaklardan
oluşuyor. Bu seçimlerin önemli özelliği ise homojen bir listenin
bulunmamasıdır. Şii ağırlıklı ittifak listelerde Sünnileri, Şii mezhebinden
olan Feyli Kürtleri, Asurileri, Keldanileri ve bazı bölgelerde Türkmenleri
görmek mümkünken, Sünni ittifak listelerinde ise solcu Şiileri, bir kısım
Asurileri, Süryanileri, Keldanileri ve bazı bölgelerde Türkmenleri görmek
mümkündür.
Her ne kadar seçimlere 12’si ittifak toplam 165 liste ile
girilse de, esas olarak 6 liste belirleyici rol oynayacak gibi görünüyor.
Seçimlerin Favorisi Nuri Maliki Başkanlığındaki Şii
İttifakıdır
Irak seçimlerinin favorisi olarak Nuri Maliki
başkanlığındaki Kanuni Devlet listesi gösteriliyor. Hizbul Dava Partisi
etrafında ve Şiilere dayanan bu liste geniş bir ittifaktan oluşuyor. Bu listede
Hizbi Dava yanında, Şii aşiretler birliği, Şii teknokratlar, Sünni solcular,
Bağdat’taki Şii mezhebine mensup Feyli Kürtler, Keldani ve Süryaniler yanında
kendilerini bağımsız gösteren aydın-akademisyenler de bulunuyor. Kerkük
bölgesinde ise Türkmen Cephesi bir koluyla destek veriyor.
Seçimlerde ikinci sırayı alacağı düşünülen Irak Vatan
İttifakı listesi Şiilerin ağırlık teşkil ettiği ayrı bir listedir. Bu liste
güçlü bir koalisyondan oluşuyor. Başlıca bileşenleri İslami Yüksek Encümenler
Birliği, Mukteda El Sadır Hareketi, Fazilet Partisi, İbrahim Caferi Hareketi,
bazı Sünni güçler, Feyli Kürtlerden bir bölüm, Ahmet Çelebi, Muvaffak Rubaihi
ve Hıristiyan olan Keldani, Asuri, Süryanilerin bir kısmıdır. Kerkük’te Türkmen
Cephesi de ayrı bir koluyla bu listeye destek veriyor. Bu liste Nuri Maliki’nin
listesine en büyük rakip olarak gösteriliyor.
Kürdistan Listesi Üçüncülükle Yetinecek Gibi
Bağdat parlamentosunda üçüncü güç olarak Kürdistan
listesinin yer alacağı tahmin ediliyor. Kürdistan listesi 13 partinin
ittifakından oluşuyor. KDP ve YNK’nin başını çektiği listede, Zehmetkeşlerin
iki ayrı kolu, Kürdistan Komünist Partisi, Kürdistan Sosyalist Demokrat
Partisi, Hareketi İslamiya Kürdistan ve diğer birkaç küçük parti bulunuyor.
Dördüncü sırada Sünni listesi Irak İttifak Cephesine şans
tanınıyor. Bu liste İslam Partisi ve Sünni aşiret liderlerinin koalisyonundan
oluşuyor. Mevcut listeleri 2005 seçimlerine giren listenin aynısıdır, ufak
tefek değişiklikler dışında yeni bir farklılık göze çarpmıyor. Listenin en
tanınan şahsiyeti Dr. Eyad Samerai’dir,Samerai aynı zamanda liste başkanıdır.
Türkmen cephesi de bazı yerlerde bu listeye destek veriyor. Sünnilerin en
önemli listesi olarak değerlendiriliyor.
Seçimlerde beşinci sırada kendine şans tanınan liste, Irak
Ulusal Diyalog Grubu listesidir. Liste Şii solcular ve Sünnilerden oluşuyor. En
tanınmış simaları Eyad Allawi, Tarık Haşimi (Irak Cumhurbaşkanı Celal
Talabani’nin yardımcısı), Usama Nucefi, Rafih Hisawi, Salih Mutlag ve
cemaatinden –ki Baas’ın en etkili kadrolarındandır- oluşuyor. Bazı bölgelerde
Türkmen Cephesi de bu listeye destek veriyor. Programında Arap ulusal
bütünlüğünü savunan tez ön plana çıkıyor.
7 Mart seçimlerinde altıncı sırayı alacağı tahmin edilen
İtilafi Yekitiya Irak listesi yer alıyor. Irak İçişleri Bakanı Cevad Bolani’nin
liderliğini yaptığı liste, Ahmet El Fahir Semırahi, Ahmet Ebu Rişa -Ambar
ilinde güçlüdür- ile farklı Şii ve Sünni şahsiyetlerden oluşuyor. Bu liste Irak
ulusalcılığını ön plana çıkarıyor.
Belirtilen 6 liste dışında geriye kalan listelerin ciddi bir
varlık göstermesi mümkün görünmüyor, onlara ciddi bir şans da tanınmıyor.
Parlamentoda kilit role soyunacak kürsüye ulaşma başarısı göstermeleri
beklenmiyor.
Farklı Hesaplar, Farklı Oyunlar…
4 ayrı liste halinde seçimlere katılacak Kürtlerin oyları
önemli oranda bölünecektir. KDP, YNK öncülüğündeki Kürdistan listesi, Kürtlerin
en güçlü ve iddialı listesidir.
Ayrı bir liste ile seçimlere giren Goran listesinin bu
seçimde ne yapacağı, nasıl bir sürpriz gerçekleştireceği merakla bekleniyor.
Mevcut durumda Federal Kürdistan’da yaşanan her olumsuzluk Goran’ı daha da
güçlendiriyor.
Halkın değişime duyduğu yoğun ihtiyaç Goran’ı çekim merkezi
yapıyor. Daha tutarlı, demokrat, halkçı bir alternatif gelişmediği için,
değişim yanlıları kendilerini Goran listesi ile ifade etme dışında bir seçenek
sahibi değildir. Goran’ın en büyük avantajı, Federal Kürdistan sisteminin
bulaştığı yolsuzluk, rant, halktan kopukluk ve şeffaf olmayan yönetim
biçimidir.
Federal Kürdistan’ın AKP’si olarak değerlendirilen
Yekgirtiye İslami Partisi kendi listesiyle seçimlere giriyor. 2005 seçimlerinde
amaçları halk tarafından tam anlaşılmadığı için 5 parlamenter çıkarmıştı. Ancak
bu seçimlerde aynı başarıyı göstermesi pek olanaklı görünmüyor. Tüccar bir
zihniyete sahip olması kadar, AKP’ye yakın politik çizgi izlemesi tabanında
temel rahatsızlık konusudur. Bu açıdan ciddi bir varlık göstermesi beklenmiyor.
Komalen İslam listesi de seçimlere tek başına giren
partilerdendir. Liste, ismini Komelen İslam Partisinden alıyor. Ulusal birliği
istemeleri olumlanırken, İran’ın etkisinde olmaları temel eksiklikleridir.
Türkmen Cephesi Kerkük’e Yoğunlaşıyor
En kurnaz taktiklerle seçimlere hazırlanan Türkmen Cephesi
listesidir. Türkiye ve Kürt kamuoyu Türkmen cephesine yabancı değil. Federal
Kürdistan’da yaşanan birçok karanlık olayın ardında Türkmen cephesinin ismi
anılıyor. Türkiye ile çok yakın ilişkiler içerinde bulunması, hatta politikası
ve örgütlenmesine Ankara’dan yön verildiğine dair olan inanç bu kanıyı
güçlendiriyor.
Türkmen cephesinin en büyük yoğunlaşma alanı Kerkük’tür.
2005 seçimlerinde en iddialı olduğu ve tüm gücüyle yöneldiği Kerkük’te sadece 1
parlamenter çıkarabildi. Aradan geçen 5 yılda Türkiye ile birlikte hazırladığı
yeni girişimlerle örgütlenmesini geliştirmek için her türlü gizli kapaklı oyunu
oynamaktan geri durmadı. Bu seçimlere Kerkük’te daha farklı bir taktikle
giriyor. Kerkük’te dört ayrı liste ile anlaşma yaparak, 4 parlamenter çıkarmayı
esas alıyor. Kerkük’teki Türkmenleri 4 ayrı bölgeye bölüp, her bir bölgenin
oylarını başka listelerden belirlenen ortak adaylara verme perspektifini esas
alıyor.
Bu yöntemin ne kadar sonuç alıp almayacağı merakla
beklenirken, Türkmen ve Arap ittifakıyla seçilecek parlamenterlerin Kürt
karşıtlığı yaparak, Kerkük’ün en az 10 yıl boyunca statüsüz bırakılmasına dönük
politikalar izleyecekleri kesin gibidir.
Sandalye Sayısı İllere Göre Adaletli Dağıtılmadı
Yeni seçim kanununun düzenlenmesi ile 50 parlamenter
sayısının artırıldığı ülkede dağılım illere göre eşit yapılmadı. Artırılan 50
sandalyeden 15’inin kontenjandan azınlıklara verilmesi kararlaştırılırken,
geriye kalan 35 parlamenter Arap illeri arasında dağıtıldı.
Parlamenter sayısı olarak Bağdat 68 parlamenterle birinci
sırada yer alırken, Musul 31 parlamenterle ikinci sırada, Basra 24
parlamenterle üçüncü sırada yer alıyor.
Kürt illerinden Süleymaniye çıkaracağı 17 parlamenter sayısı
ile beşinci, Hewler 14 parlamenter ile sekizinci, Diyala 13 parlamenterle
dokuzuncu, Kerkük 12 parlamenterle onuncu, Duhok ise 10 parlamenterle on
altıncı sırada bulunuyor.
Boykot Yok, Manipülasyon Var
Mevcut durumda Araplar başta olmak üzere Irak’ta yaşayan tüm
etnik gruplar, seçimlerin sahip olduğu önemin farkındadırlar. İktidar ve gücün
parlamentodan geçtiğini gören tüm etnik gruplar bu nedenle tüm güçleriyle
seçimlere yükleniyorlar. Irak gibi ancak güç haline gelmekle yaşamın garanti altına
alındığı bir ülkede, dışarıda kalmak ölümle eşdeğerde görülmesi rekabeti
artıran en önemli etkendir.
Irak’ta hala aşiret sisteminin çok güçlü yaşaması bunun en
önemli göstergesidir. Yine farklı inanç ve etnik grupların dayanışma içinde
bulunması bu nedenledir.
Tablo bu şekilde olunca, yaklaşım da ona göre belirleniyor.
Bu açıdan seçimleri boykot etme kararı alan belirgin bir grup yoktur. Küçük,
etkisiz, marjinal ve halktan kopmuş bazı küçük grupların seçimi boykot ediyoruz
türünden ortaya attıkları söylemler, manipülasyondan öte bir yaklaşım değildir.
Seçim yaklaştıkça birbirine rakip olan listeler, karşıtının
moralini bozmak ve kuşku uyandırmak için seçim boykotu söylemini
dillendirebilir. Hilenin diğer bir biçimi olarak karşımıza çıkan bu durum gerçekleri
karşılamaktan uzak bir girişimden başka bir şey değildir.
Baasçılar Yeniden Devrede
Bu seçimlerin flaş gelişmelerinden biri Baasçıların siyaset
sahnesine çıkmaları önündeki engellerin kaldırılmasıdır. ABD müdahalesinden bu
yana, bombalı saldırılarla adlarını gündemde tutan bu çevreleri sisteme yeniden
entegre etme çabaları sürekli gündemde tutuldu.
ABD, dıştalamanın Baasçıları eylemlere yönlendirdiği
düşüncesiyle uzun süreden beri orta bir yol üzerinde çalışmalarını
sürdürüyordu. ABD’nin bu çıkmazını gören
Baasçılar, istediklerini koparmak için girişimlerini birçok çevre
üzerinden yoğunlaştırarak, yeniden sistem içerisinde güç olma politikaları
izlemeye başladı.
Baasçıları sisteme yeniden entegre etme çalışmaları esas
olarak Türkiye üzerinde yoğunlaştı. Türkiye’nin girişim ve direktifleriyle Irak
Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık Haşimi, Baasçıların siyaset yasağının kalkması
için ABD nezdindeki görüşmelerini sıklaştırdı. Bu kapsamda Haşimi’nin 2 Ocak
tarihinde gerçekleştirdiği ABD ziyaretinde Obama ile yaptığı görüşme bir dönüm
noktası oldu. Haşimi Baasçı oldukları için Irak seçimlerine girmelerine izin
verilmeyen 517 kişinin haksız yere seçimlere katılmalarının engellendiğini
belirterek, Sorgulama ve Adalet Komisyonunun yasal olmadığını, heyet üyelerinin
parlamentonun onayından geçmediğini, bu nedenle heyetin almış olduğu kararların
geçersiz olmasını gerektiği söylemesi işin rengini değiştirdi. Bu görüşmeler
ardından yasaklanan Baasçıların
seçimlere katılması önünde bir engel kalmadı.
Bu gelişme üzerine Irak Soruşturma ve Adalet Komisyonu
kendilerine verilen emir üzerine söz konusu 517 Baasçının seçim yasağını
yeniden görüşmeye açtı. Aynı zamanda kamuoyunun tepkilerinin de ne
olabileceğini kestirmek amacıyla önceden yanlış ve doğru bilgiler karıştırılarak
bilgi kirliliği yaratıldı. Irak Soruşturma ve Adalet Komisyonunun 517 kişi
hakkında açılan yeni soruşturma sonucunda 160 kişinin seçim yasağına devam
denilirken, 357 Baasçının ise seçim yasağı kaldırıldı.
Kürt ve Şiilerden bu karara tepki gecikmedi, kararın
adaletsiz ve tehlikeli olduğunun belirtilmesi, Baasçıların siyasete dönmesini
isteyen ABD, Türkiye gibi güçleri yeni yol arayışlarına itti. Bir ABD projesi
olması nedeniyle bu durum Kürtler arasında cılız tepkilerle geçiştirilince,
Şiiler daha aktif devreye girdi. Bundan sonraki süreçte esas pazarlık Şii ve
Sünni Araplar arasında yapıldı ve her iki cephe ortak mutabakata vardı.
Ulaşılan mutabakat gereği Irak Soruşturma ve Adalet Komisyonunun ulaştığı
kararın uygulanması bazı sorunlara ve yeni gerginliklere yol açabileceği
endişesiyle 357 Baasçının bizzat kendileri değil de, bunların belirleyeceği
kişilerin parlamenter adayı yapılması kararlaştırıldı.
Bulunan bu yeni formülle seçim yasaklı Baasçılardan söz
etmek artık mümkün değildir. Baasçı bireyler isim düzeyinde yasaklı olsalar da,
bizzat kendileri tarafından belirlenen adayların parlamentoda yer alacak olması
bu durumu doğruluyor. Bu gelişme yapılan planlamanın eksiksiz yürüğünü
göstermeye yetiyor.
Eylemcilerin Yoğun Olduğu Yerler de Seçimi Önemsiyor
7 Martta yapılacak seçimler Irak’ın bütün toplumsal
dinamikleri tarafından önemseniyor. Çünkü gelinen aşamada güç olmanın yolu
seçimlerden başarılı çıkmaya bağlıdır. Irak’taki tüm toplumsal dinamiklerin bu
durumun farkında olması, seçimlere yüklenen anlamı büyütüyor.
Bağdat, Necef ve Kerbela’da yoğun eylemlerin olması zaten
farklı yollardan güç olma ve iradesini diğerine kabul ettirmenin ayrı bir
yöntemi olarak anlam kazanıyor. Sünni ve Şiiler arasında bu biçimde karşılık
yapılan saldırılar bunun göstergesidir.
Tabi bu durum dış dinamikler olarak değerlendirilen komşu
ülkelerin Irak’ta istikrar istediği ya da eylemlerin arkasında olmadığını
göstermiyor. Tersine siyasi hesapların yoğun yapıldığı bir saha olması
nedeniyle toplu katliamlara yol açan eylemlerin durmaması için ellerinden gelen
her türlü çabayı göstermeden duramıyorlar. İrade ve güç olma isteminin açığa
çıkardığı çözümsüzlük ve komşu bazı devletlerin Şii-Sünni güç dengesi
çelişkisini kullanması olayları körüklemede ve tetiklemede önemli rol oynuyor.
Yapılan bu girişimlerin halkın sandık başına gidişini ne
kadar etkileyeceğine dair şimdiden bir şey söylemek için zaman erken ama 19
milyon kayıtlı seçmenin büyük çoğunluğu seçim öneminin farkında olduğunu
belirtmek yerinde bir yaklaşım olacaktır.
Şahan Dicle
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
Kürdistan
Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.org
– www.lekolin.net – www.lekolin.info