18 Eylül 2014 Perşembe Saat 13:01
Kürdistan’da sivil toplum kuruluşları Kürtçe okullar
açıyorlar. Ancak idare, yargı ve polis harekete geçiyor. Aileleri, halkı ve
öğrencileri dışarı çıkarıp kapıya kilit vurup mühürlüyorlar. Bu tutum, Türk
devletinin Kürt diline yaklaşımını ortaya koyuyor. Çünkü dil günümüzde ancak
anadilde eğitimle varlığını koruyabilir. Tüm bu saldırılar dilin, dolayısıyla
Kürt kültürünün ve Kürt’ün varlığına yönelik saldırılardır
İzin alınmamış, bürokratik işlemler yapılmamış gibi
gerekçeler ileri sürerek kapatıyorlar, halka saldırıyorlar. Anadilde eğitim
için devlet izni gerekir demek, günümüzde hiçbir demokratik ve insani vicdan
tarafından kabul edilemez. Kaldı ki birinci sınıflarda eğitim alfabe ve
okuma-yazma öğretmedir. Böyle bir eğitimin fazla bir mevzuatı olmaz. Kaldı ki
anlayışla sorunlar çözülebilir ve okullar devam edebilirdi. Ancak zihniyet
asimilasyoncu ve kültürel soykırımcı olunca ilk akla gelen saldırı yapmak
oluyor. Türkiye hala eski paradigma ve zihniyette çakılıdır. Tüm olaylara eski
zihniyet ve paradigmayla yaklaşıyor. Kesinlikle her sorunda refleksler eski
devlet refleksleridir. Sadece yöntem değişiklikleri vardır.
Türkiye cumhuriyetinin ilk yıllarında okuma yazma bilenleri
eğitmen yapıyorlarmış. Bunlar üç sınıf eğitim verirmiş. Yıllarca birçok köyde eğitim
böyle üç yıl okuma yazma öğretmeyle gerçekleşmiş. Şimdiki imkanlar o dönemin
yüz katıdır. Kürtçe ilköğretim eğitimi verecek binlerce öğretmen vardır.
Birinci, ikinci, üçüncü sınıf için on binlerce öğretmen bulunur. Birinci sınıf
başlatılırsa arkası çorap söküğü gibi gelir. Gelecek sene ikinci sınıf, sonra
üçüncü sınıf olur. Sonrası ise rahatlıkla yapılır. Kürtlerde böyle bir
potansiyel oluşmuştur. Kesinlikle
öğretmen sorunu çıkmaz. Çobanın niyeti olursa tekkeden bile süt çıkarır diye
bir deyim vardır. Türk devleti anadilde eğitim özgürlüğünü tanısın, eğitim
vermenin önünde hiçbir engel kalmaz.
Maxmurlular bile hiçbir yerden destek almadan Kürtçe eğitim
yaptılar. Artık liseler Maxmur’da
bitiriliyor. Daha sonra üniversiteye gidiyorlar. Şu anda Maxmur’da yüksek okul
bile açılmıştır. Maxmur imkansızlıklar içinde bunu başardıysa Kuzey Kürdistan
daha kolay başarır.
Aslında bu saldırılarla hem okul açanları, hem de
çocuklarını okullara göndermek isteyenleri sindirmek istiyorlar. Bu okulların
meşru olmadığını göstermek istiyorlar. Zaten keklik soylu Hüseyin Çelik “Kürtçe
eğitim görseler neye yarayacak! diyordu. Yani devlet memuru olmazlar demek
istiyordu. Böylece daha baştan Kürtçe eğitimin önünü kesmek istiyordu. Kaldı ki
ekonomik, sosyal, kültürel yaşam sadece devlet memuru olmak değildir. Devlet
dışındaki toplum alanları daha geniştir. Bu açıdan Hüseyin Çelik’in Kürtçe ne
işe yarayacak demesinin hiç bir anlamı yoktur.
Günümüzde kapitalist modernist ülkelerde bile devlet
memurluğu okuma yazma bilenlerin çok azını istihdam etmektedir. Kaldı ki
Kürdistan’da demokratik özerklik, tüm yaşam Kürtçe ile yapılacaktır. Giderek
Kürtçe eğitim görmeyenler yaşam içinde zorlanacaktır. Özgürlük Hareketi’nin
mücadelesinin hedefi budur. Dokuz boyutta yaşamı örgütleyecek ve demokratik
özerkliği inşa edecektir.
Türk devletinin dile, Kürdün varlığına yaptığı bu saldırıya
tüm Kürt halkı tavır koymalıdır. Demokratik siyasetin de, tüm sivil toplum
örgütlerinin de görevi budur. Kürdistan’da bu sorunlarla ilgilenmeyen, bu yönlü
mücadeleye öncülük etmeyeneler
demokratik siyaset de yapmıyordur, yerel demokrasi çalışması da yapmıyordur.
Anadil eğitimi ve sorunu siyasetin işi değilse ne siyasetin işi olabilir ki!
Bu, esas ve birincil görevini yapamayanlar hangi görevi yapabilirler?!
Anadil Kürdün onur ve namusudur. Anadile saldırı, onura ve
namusa saldırıdır. Kürtler çocuklarına Kürtçe öğretemiyorsa, Kürtçe eğitim
yaptıramıyorsa hangi onur ve namustan söz edilebilir?! Anadili savunmadan onurlu ve namuslu yaşamak ve dolaşmak mümkün
değildir. Kürt sorununa böyle bakılmıyorsa bu bitmiş Kürtlük olur. Bu açıdan bu
konuya gösterilen duyarsızlık bırakılmalıdır. Halk okullarına sahip çıkmalı,
boykota daha güçlü katılım sağlamalıdır. Çocuklarını devlet okullarına
gönderenler ayıplanmalıdır. Yurtseverliğin, hatta Kürt olmanın ilk ölçütü,
boykota katılarak asimilasyona ve kültürel soykırıma tavır koymaktır.
Dil varlıktır, dil onurdur, dil namustur. Bu nedenle
varlığımıza, onurumuza ve namusumuza sahip çıktığımızı çok güçlü bir biçimde
gösterelim.
Cemil Bayık
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info
0
21
JA
:” ”
:””
“Cambria”,”serif”
mso-ascii- Cambria
mso-hansi- Cambria