04 Kasım 2011 Cuma Saat 14:14
İlk kez 1927 yılında Kürdistan’a giden ve uzun yıllarını bölgede geçiren Fransız din adamı Thomas Bois’in kaleme aldığı “Kürtler adlı kitabı halen birçok Batılı araştırmacının başucu kaynaklarından biri.
Kitabı en ilginç kılan bölümlerden biri ise Kürtlerin batıl inançları ve pagan topluluklar döneminden miras özelliklerin değerlendirildiği bölüm. Kitapta, bir din adamı olmasından hareketle, Bois’in, 20. yüzyılın ikinci çeyreğindeki Kürt toplumunun inanç sistemlerini daha yakından incelediği görülüyor.
O dönemdeki Kürt toplumunun batıl inançları konusunda Bois’in gözlemlerini derledik. Bu gözlemlerde oldukça ilginç belirlemeler de bulunuyor.
Bois’e göre Kürtler doğadaki güzelliklerin perilerin dokunuşuyla olduğuna inanır. Cinler ise Asuri, Kürt ve Ezidilerin ortak inancıdır. Cinler kendilerini görünmez kılan kırmızı bir başlık giyerler. Bazıları çirkin, bazıları güzel, bazıları kötü bazılarıysa iyidir. Vadi derinliklerinde, mağaraların kuytularında saklanırlar.
Bazı Kürtler evlerinin eşiklerine sıcak su dökmez çünkü cinler orada otururlar. Kimi inanışlara göre cinler her ne kadar ateşten yaratılmış olsalar da yemeğe ihtiyaç duyar. İnsanlarla iletişim kurabilirler. Hatta 1750 yılında ölen Botan Emiri Muhammed bir periyle evliydi. Hayaletlere olan inanç ise son derece derindi. Öyle ki bir Ezidi şeyhi olan Şeyh Gamo bu yüzden aklını yitirip intihar etti.
Kürtler horozun yeni evlilere uğur getirdiğine inanırdı. Ezidiler için tavus kuşu kutsalken yılan ise korkulan bir canlıdır. Ezidiler arasında yılanları deliğinden çıkaran avcılar, yılan yutanlar vardı. Birçok Kürt de gökyüzünde yaşadığı söylenen “mara ezman adı verilen bir efsanevi hayvana inanırdı. Henüz hiç kimsenin görmediği bu hayvanın bir gün yeryüzüne düşeceği inancı hâkimdi.
Bazı Kürtlere göre ay tutulması da dev bir balinanın ya da ejderhanın onu yutmaya çalışması sonucunda oluyordu. Bunu engellemek için ay tutulması olduğunda Kürtler mümkün olduğunca çok gürültü çıkararak ayı yutmaya çalışan hayvanı kovarlardı.
Kürtler kuyrukluyıldızların uğursuzluk getirdiğine inanırken tüm insanların gökyüzünde bir yıldız olarak temsil edildiğini ve insan öldüğünde onunla beraber yıldızının da öldüğünü düşünürlerdi.
Bois’e göre en köklü batıl inanç nazara ilişkindi. Kürtler hemen hemen tüm kötülükleri nazara bağlıyordu. Bu yüzden çocuklar ve bebeklerin omuzlarına nazar boncuğu iliştirilirdi. Yine evlerin görünür bir yerinde nazar boncuğu asılı olurdu.
Eskiden bazı Kürtler arasında yaygın tuhaf büyüler de vardı. Misal kocasını eve bağlamak isteyen bir kadın onun yemeğine gizlice eşek beyni koyardı. Bu şekilde erkeğin bir eşek gibi idare edebileceği düşünülürdü.
Yerde etrafına çember çizmek ise kötü ruhlardan korunma amacını taşırdı. Bir cinin ya da kötü ruhun varlığını hisseden biri hemen kendi etrafına bir çubukla çember çizer böylece kendini sakınırdı.
Yağmur getirmek için ise Hıristiyanların haçına benzer tahtadan bir cisim yapılır ve bunun her iki kolundan tutularak dualar edilirdi.
Kürtlerde Zerdüştlükten kalma pagan ibadetlerinin etkisi de görülürdü. Güneş ve ateşin Kürt toplumlarındaki kutsallığı buna delalettir. Ateşe tükürmek neredeyse ölümcül bir günahtır. Bebek ilk doğduğunda ateş çevresinde dolaştırılır, genç kız evlenirken yine ateşin çevresinde bir daire çizer. Elde ateşle bir sürünün içinden geçilmez.
Kürtlerde doğaya tapınmanın sembolleri olan uygulamalar da vardı. Örneğin tepebaşlarındaki kayalardaki ziyaretler, bazı ağaçlar, kuru dallar dahi kutsal sayılabiliyordu. Yine birçok Kürt aşiretleri su kaynaklarını kutsal sayar ve ziyaret ederek dualar ederdi. Ve bunlar İslam’ın tüm yasaklamalarına rağmen yüzyıllar boyunca sürmüş geleneklerdi.
Serdar Eroğlu
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info